Çok da uzak bir zamandan bahsetmiyorum. Bundan 47 yıl sonra zarar görmüş ekosistemden bize neler kalacağını görebileceğimiz bir kütüphane olduğunu biliyor muydunuz? Dubai’de ancak aylar sonrasına giriş bileti bulabildiğiniz, Türkçe’ye Geleceğin Müzesi olarak çevrilen “Future of Museum”, dünyanın biyolojik çeşitliliğinin dünü, bugünü ve yarınına dair büyüleyici bir sergiye ev sahipliği yapıyor. İçeride tamı tamına 2 bin 400 kristal örnek kavanozu var. 375 metrekarelik bir alana yayılmış bu örnek kavanozlarının içinde bitkiler, mantarlar, ağaçlar ve tüm memeli hayvanlara yer verilmiş. Her bir kavanozdaki türün özelliğini, adını, kaç yılına kadar ekosistemde var olacağına dair tüm bilgileri elinizdeki terminalle QR kodunu okutarak öğrenebiliyorsunuz. Bu müzede, kanser gibi insanlığı derinden etkileyen hastalıkların tedavisinde kullanılan bitkilerin soylarının tükendiğini öğrenmek ekosistemimizin karşı karşıya kaldığı gerçekliği bir kez daha gözler önüne seriyor. Bitki bazlı beslenme diyetinde önemli bir yeri olan protein kaynağı mantarların da bizlere veda ettiğini görüyoruz. Geleceğin Müzesi, dünyamızın ekolojik mirasını koruma konusunda insan yaratıcılığının ve işbirliğinin gücünü gösteren çok güzel bir örnek. Bu müze, iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı gibi zorluklarla mücadele ettiğimiz dönemde, bir umut ışığı ve insanlıkla doğanın uyum içinde geliştiği bir gelecek vizyonu sunuyor. Peki gelecekte ne yiyeceğiz?Gelecekte ne yiyeceğiz sorusunu bundan yaklaşık altı ay önce ChatGPT’ye sorduğumda aldığım cevap şuydu: “Gelecekte insanların ne yiyeceği konusunda kesin tahminlerde bulunmak zor olsa da gıda teknolojilerindeki ilerlemeler, değişen iklim koşulları, nüfus artışı ve kültürel faktörler gibi birçok etken beslenme alışkanlıklarını etkileyecek.”Bu soruyu şimdi sorduğumdaysa bu cevaba ek olarak “bitki bazlı beslenme, sentetik alternatif protein kaynakları, kişiselleştirilmiş beslenme, sürdürülebilirlik ve yerel gıda” başlıklarının eklendiğini görüyorum. Cevaptaki değişiklik bu konuda yapılan çalışmaların ve girilen verilerin arttığını gösteriyor.Gelecekte nasıl yiyeceğiz?Ekosistemin sürdürülebilirliğiyle ilgili değişimlerin hızındansa, teknolojinin gıda sektörüne etkisi ve sonuçları, çok daha yakın gelecekte, hatta günümüzde ortaya çıkıyor. Yapay zekânın hayatımıza hızla girişiyle birlikte temassız restoran örneklerini görmeye başladık. Brooklyn Dumpling, Asya mutfağının ana yemeklerinden biri olan “mantının” birbirinden farklı çeşitlerini müşterileriye buluşturuyor. Hem de bir tane bile insan çalışan olmadan sipariş alıyor, hazırlıyor ve henüz dumanı tüterken servis ediyor. Amerika ve Kanada’da 32 tane şubeye ulaşan bu konseptin ülkemizde henüz bir benzeri yok. Fakat çok yakında bir restoran girişimcisi tarafından karşımıza çıkacağından da eminim. Yani belki de asıl soru gelecekte ne yiyeceğiz değil, nasıl yiyeceğiz olmalı.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.