İşinin ehli kadınlar için bile çalışma hayatının yolları çetrefilli olabilir.Deloitte’un raporuna göre kadınların stres seviyesi her geçen yıl artıyor. Ankete katılan kadınların neredeyse yarısı zihinsel sağlıkları konusunda “endişeli” ya da “çok endişeli”r. Tabii ki kadın çalışanların tek sorunu giderek kötüleşen ruh sağlıkları değil. Bir de fiziksel sağlık boyutu var. Katılımcıların büyük kısmı menstrüasyon, menopoz ve gebelik dönemlerinde ofiste olmanın onları zorladığı yönünde görüş bildirmiş. Çalışanların zihin sağlığını iyileştirmeyi hedefleyen liderler koalisyonu One Mind at Work’ün icra direktörü Christina McCarthy bakın ne diyor: “Çocuk yapmaya karar verdiğiniz ya da menopoza girdiğiniz o dönemde yaşadığınız stresi hatırlayın. Bunları konuşmanın zorluklarına değinmiyorum bile. Bu meseleleri dillendirmeyi yeterince normalleştirmemiş işletmelerde çalışan kadınlar için durumun vehametini varın siz düşünün.” New York merkezli halkla ilişkiler firması DKC’nin düzenlediği panelde Carrot Fertility, Here We Flo, SoulCycle ve NYU Langone Health’ten liderlerle konuşan McCarthy, kadınların iş dünyasında yaşadığı zorlukları masaya yatırdı. Konuşmacıların gündeminde iş-yaşam dengesi, stres ve sağlıklı yaşam gibi bir çok konu vardı.İş hayatında kadınları desteklemenin sadece vicdani bir mesele değil, şirkete yapılan bir yatırım olduğunu dile getiren McCarthy “Kadın çalışanlarınızın zihinsel sağlıklarını koruma konusundaki ihtiyaçlarını anlayıp önceliklendirmek, potansiyel fırsatları kaçırmamanız için elzem.” diye söze başladı. Ayrıca hem McCarthy hem de diğer konuşmacılar kadın çalışanlarına verdikleri desteği arttırmak isteyen işletme sahipleri ve yöneticilerle şu üç stratejiyi paylaştı. 1. Yöneticileri güçlendirinKonuşmacıların hepsinin ilk işaret ettiği nokta kadın çalışanların güçlendirilmesinde yöneticilerin oynadığı rol. McCarthy de işletmenin günlük akışının getirdiği zorlukların yanı sıra Covid 19’la gelen yeni çalışma şartları ve çalışan devirleri gibi sorunların yöneticilerin sırtında giderek kamburlaşan yükün farkında. Fakat yöneticileri “En değerli kaynağınızı, yani yeteneklerinizi kaybetmemeye özen gösterin.” demekten de kendini alamıyor. McCarthy’e göre insanlar nerede çalışacaklarına ve işyerindeki muameleye göre iş seçiyor. Kaliforniya merkezli üreme sağlığı merkezi Carrot Fertility’nin kurucu ortağı ve baş sağlık sorumlusu Asima Ahmad çalışanların sağlık hizmetlerine erişiminde yöneticilerin kritik rol oynadığını belirtiyor: “Mesela tüp bebek tedavisi gören bir kadının haftada en az üç ila dört gün kliniğe gitmesi gerek. Üstelik tedavinin sonuna doğru bu ziyaretler her güne çıkabilir.”Buradan çıkarılacak ders şu: Çalışanlar da yöneticiler de gerektiğinde esnemeyi bilmeli. Çözüm yolu bulmak zor değil. Çalışma saatleri değiştirilebilir. Çalışan daha erken saatlerde işe başlayabilir ya da tedaviden döndükten sonra işlerini tamamlayabilir. Hak dilince konuşup çözülemeyecek hiçbir sorun yok. 2. Deneyimlerinizi paylaşınYöneticiler tabii ki çalışanlarını desteklemeli. Ama çalışanların kendi aralarında da birbirini kollaması gerek. Bunun için bir destek mekanizması olmalı. En iyi yol Türkiye’de hâlâ çok karşılık bulmamış olsa da bir nevi grup terapisi manasına gelen, aynı dertten mustarip insanların bir araya gelip deneyim paylaşması. McCarthy “Evde üstlendiği sorumluluklar, kısırlık gibi sağlık sorunları ya da sadece etnik kökeni nedeniyle işyerinde sorun yaşayan kadınların dertleştiği ve çözüm ürettiği alanlar yaratmak, işyerinde güven ortamı oluşturma konusunda büyük bir fark yaratabilir.” diyor. Regl dönemi bakım hizmetleri sunan Londra merkezli Here We Flo markasının kurucu ortağı ve marka sorumlusu Susan C. Allen, şirket genelinde destek ve bağlılık duygusunu aşılamaya çalışıyor. Allen’ın paylaştığı harika bir örnek de var. Yöneticilerden biri şu anda ikinci kez tüp bebek tedavisi görüyormuş. Ekip arkadaşları da WhatsApp gruplarından bu yöneticiye altın yumurta meme’leri ve teşvik edici mesajlar gönderiyormuş. Allen “Şirket içi açık iletişim kültürü büyük fark yaratıyor. Böyle bir ortamda her çalışan ihtiyaç duyduğu desteği güvenle alabiliyor.” diyor. 3. Erkekleri de işin bir parçasıMcCarty “Kadın çalışanların ruhsal ve bedensel sağlığı sadece kadınları ilgilendiren bir mesele değil.” diyerek erkek çalışanları da bu sürece dahil etmeyi öneriyor. Zira bu diyaloğun bir parçası da onlar. McCarty sözlerini şu şekilde noktalıyor: “Ebeveyn izni kullanan ve bu deneyimi bizimle paylaşan erkek çalışanlara ihtiyacımız var. Mesela çocuğunun futbol antrenmanına yetişmeye çalışmanın yarattığı stresi duymak istiyoruz. Sadece işyerindeki kadın çalışanlara odaklanarak değil, herkesin dahil olduğu geniş ve kapsayıcı bir ortam yaratarak sorunları çözebiliriz.”Orijinal yayın tarihi: 15 Mayıs 2024Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.(*) Bu yazının çevirisinde Türk okura hitap etmek için birtakım değişiklikler yapılmıştır.