Çoğu yönetici çalışanların hem bireysel hem de ekip olarak daha başarılı olacağını bilir —özellikle de aralarında bir topluluk hissi oluştuğunda. Bu his, ekip uyumunu ve aidiyet duygusunu besler, yani çalışan bağlılığını artırır.Bu nedenle birçok şirket, çalışanlar arasında aidiyet duygusunu güçlendirmek için etkinlik tadında çeşitli ekip çalışmaları yapar. Bunlar bazen resmidir (“Yıllık toplantıda hep birlikte halat çekeceğiz.”), bazense daha gayriresmidir (“Cuma akşamı köşe başındaki barda buluşuyoruz, kaçırmayın!”).Ancak bu tür etkinliklerin resmi olanları çoğu zaman yapay ve zorlama hissettirirken, gayriresmi olanlarsa bu tarz sosyal ortamlardan hoşlanmayan çalışanları dışarıda bırakabilir.Neyse ki ekip uyumunu ve çalışan bağlılığını artıracak topluluk hissini oluşturmanın basit ve nispeten düşük maliyetli bir yolu var: Bir kafeyi andıran mola alanları oluşturmak.Florida Eyalet Üniversitesi İç Mimarlık Bölüm Başkanı Lisa Kinch Waxman’a göre kafeler aidiyet duygusu, alan sahiplenme, üretkenlik ve kişisel gelişim, sosyalleşme imkânı, destek ve iletişim ağı kurma gibi unsurlar etrafında şekillenen, kendine özgü bir sosyal iklim ve kültüre sahip. Müdavimlerle yapılan anketler de bu görüşü destekliyor: Bir kafeye ne kadar sık ve düzenli gidiyorsak, diğer müdavimlere duyduğumuz aidiyet de bir o kadar güçleniyor.Her ofiste insanların kısa molalar verdiği, ayaküstü sohbet ettiği alanlar bulunur —yemekhane, dinlenme odaları, kahve köşeleri, su sebilinin başı…Ancak bir kafenin atmosferi bambaşkadır. Bu mekânlarda yalnızca içecek satın almayız; oturup, rahatlar ve derin sohbetler ederiz. Yemekhanelerdeyse genellikle bir an önce yemeğimizi bitirip işe geri dönmeye programlanmışızdır. Dinlenme odaları da aynı aceleci ruhu taşır.Waxman’ın araştırmasına göre topluluk hissi yaratan kafelerin beş temel özelliği var: 1) temizlik, 2) hoş kokular, 3) iyi aydınlatma, 4) konforlu mobilyalar ve 5) açık hava manzarası. Bu özellikleri göz önünde bulundurarak, şimdi sıradan bir açık ofiste kafe atmosferi nasıl oluşturulur, birlikte bakalım.İlk adım olarak ofisinizde dışarıyı gören bir bölümü ayırın —tercihen boydan boya camla kaplı ya da en azından yüksek bölmelerle ayrılmış bir alan olsun.Bu detay oldukça kritik. Çünkü kafe atmosferini doğrudan açık ofis düzeninin içine yerleştirirseniz sadece gürültü ve görsel karmaşayı artırmış olursunuz. Maalesef oluşturmak istediğiniz alan kendi başına bir “mekân” kimliği kazanamaz.İkinci olarak, yemekhane ya da toplantı odası düzenindeki klasik oturma alanları yerine, rahat sandalyeler ve alçak sehpalar tercih edin.İç mekânda aydınlatmayı bir miktar yumuşatarak bu alanın, ofisin çalışma bölümlerinden farklı bir atmosfere sahip olmasını sağlayın.Ayrıca bu alanı ofisin kurumsal havasından sıyıracak, kendine özgü bir karakteri olacak şekilde dekore edin.Son olarak —ve belki de en kritik detay— bu alanı elektronik cihazlardan arındırılmış bir “dinlenme bölgesi” olarak tasarlayın.. Bilgisayar ve cep telefonları engellenmezse, üst düzey çalışanlar bu alanı bir tür çalışma odasına dönüştürebilir. Bu da sosyal etkileşimi teşvik etmek yerine, alanın statü göstergesi olarak algılanmasına neden olur. Oysa temel hedef neydi? İşbirliğini artıracak diyaloglar kurulmasını sağlamak ve topluluk hissini güçlendirmekti.Waxman’ın araştırması bu noktaya doğrudan değinmiyor olsa da, kahve —ve genel olarak kafeinli içecekler— insanları konuşturan ve ortamın havasını yumuşatan güçlü bir etkendir. Bu nedenle kafelerde karşılaştığımız “hoş koku”, birçoğumuzda sıcacık bir mekân hissi yaratır. Bu kokular kahve içmenin beraberinde getirdiği olumlu çağrışımları tetikler. Bu yaklaşıma bütçe ayırabiliyor ve kurumsal stratejinize entegre etmek istiyorsanız, baristaların çalıştığı tam donanımlı bir kahve alanı kurmak da mümkün. Nitekim bunu tercih eden pek çok kurum var. Ancak çoğu şirket için bu adım; doğru alanı belirlemek, yerleşim planında ufak değişiklikler yapmak, kahve ekipmanlarının yerini değiştiriverimek ve kafelerdekine benzer birkaç mobilya edinmekten fazlasını gerektirmiyor. Yani elinizi korkak alıştırmayın.Orijinal yayın tarihi: 01.05.2019Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir. Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.