Tüm TED konuşmacıları ya da kıymeti kendinden menkul kanaat önderleri eninde sonunda başarısızlık konusuna değinir. Yok başarısızlık nasıl da olmazsa olmazdır, yok nasıl benimsersiniz, hatta nasıl göğe çıkarırsınız… Pek çoğu, sırf sizi başarısızlığın fırsat olduğuna ikna etmek için “bir kapı kapanır, öbürü açılır” gibi basmakalıp deyimleri tekrarlar da tekrarlar. Eh, ne de olsa motivasyon konuşmacısı onlar. Ne deselerdi? Bir yıl boyunca evinizde kös kös oturun mu?Bense şunu söyleyebilirim: “Eğer başarısızlıkla karşılaşmıyorsanız, yeterince sıkı çalışmıyorsunuz demektir.” Kurduğum ilk şirket başarısız olmadıysa da epey debelendi. Hiçbir zaman izin yapmama müsaade edecek kadar büyümediği için bana başarısız olduğu hissiyatını verdi. Zaten istatistikler de bize, işletmeciliğe soyunan hemen herkesin (tartışmasız bir gerçek olarak) günün birinde başarısızlıkla yüzleşeceğini söylüyor. Buna rağmen girişimciler her yıl milyonlarca şirket kuruyor. Amerikan Nüfus İdaresi verilerine göre, 2019’a kıyasla yüzde 24 artışla tam 4,3 milyon Amerikalı yeni bir işletmenin kuruluş evraklarına imza attı. Türkiye’deki veriler bizde de olumlu gelişmeler yaşandığını gösteriyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 2022 yılında açıkladığı rapora göre kurulan şirket sayısı 2021’e kıyasla yüzde 27,8 artarak 140 bin 229'a çıktı.Öyle görünüyor ki girişimcilerin içindeki iyimserliğe dur diyecek bir güç yok.Elbette iyimserlik gayet iyi bir özellik. Bunu onlarca yıllık tecrübeme dayanarak söylüyorum. Ancak bir girişimci başarıyı hedefliyorsa bir o kadar değerli olan başka özellikleri de haiz olması gerek. En başta da işletmenin karşılaşacağı bütün iniş çıkışların sorumluluğunu üstlenmeye gönüllü olmayı. Ne de olsa hayattan ders almanın başka yolu yok.Azı Karar Çoğu ZararAraştırma şirketi CB Insights kısa süre önce, kurucuların gözünden girişimlerin neden başarısız olduğuna dair 12 maddelik bir liste yayınladı. Bilin bakalım birinci sırada ne yer alıyor? “Nakitin bitmesi”. Hadi oradan! Kimi kandırıyorsunuz? Mesele parasız kalmak falan değil. O, asıl meselenin ne olduğunu anlamak için çok daha derin bir analiz yapılması gerektiğinin bir işareti yalnızca.Hatta aksine, fazla para meseledir bile diyebiliriz. Çünkü bir süredir, herkesin bir iş fikriyle çıkageldiği, yani talebin arzı aştığı bir piyasa hâkim. Yakın dönem Amerikan emlak piyasasında şahit olduğumuza benzer şekilde insanlar en derme çatma yapılar için bile teklif savaşlarına girebiliyor. Demem o ki, hâl böyleyken, yani VC’ler para saçmaya bu denli hazırken bile hâlâ para bulamıyorsanız, derdinizin nakit sıkıntısı olmadığını kabul etmeniz gerekir sevgili arkadaşım.Bir başka sebep olabilir mi? Rapora göre ikinci sırada “Pazarın ürüne ya da hizmete ihtiyaç duymaması” geliyor. Aynı tepkiyi vermeden edemiyorum: Kimi kandırıyorsunuz? Elbette bu durum ürünün başarısız olması açısından son derece geçerli bir sebep ama belki de söz konusu ürünü hiç üretmemiş olmak da bir çare olabilirdi. Çünkü mesele “pazarın ihtiyacı olmaması” değil, malum kişilerin ürünü piyasaya sürmeden önce etraflı bir pazar araştırması yapmamış olması.Pazar araştırmasını, arkadaşlarınıza ya da ailenize ürünü beğenip beğenmediklerini sormakla karıştırmamak lazım, zira büyük ihtimalle size duymak istediğinizin dışında bir şey söylemeyeceklerdir. Yine de nice girişimci bunun ötesine geçmiyor. Oysa fikrinizin yol kat etmesini istiyorsanız pazarı tanıyan ama sizin kim olduğunuza takılmayan insanlarla enine boyuna konuşmanız, üstüne biraz daha konuşmanız gerekiyor. Ürününüzle ilgilendiğini söylemiş ve hatta söylememiş insanları arayın. Potansiyel müşterilerinizle konuşmak için sahaya inin.Yazı videodan sonra devam ediyor.ÖNE ÇIKAN VİDEOTutum Ayarlaması: Ruh Halinizi Nasıl DeğiştirirsinizArdından ürününüzün eli yüzü düzgün bir prototipini oluşturun ve hedef kitlenizden objektif fikirlerini paylaşmasını isteyin. Onlara kulak verin, özellikle de kusur bulanlara. Bu aşamanın en iyi örneklerinden biriyle Northwestern Üniversitesi’ndeki bir mühendislik fakültesinde karşılaştım. Ekip halinde çalışan öğrenciler, belirli maluliyetlere sahip bireylerin gündelik engelleri aşmasını kolaylaştıran ürünler tasarlayıp üretiyor. Soyunma odalarında gördüğümüz kilitli dolapların kullanıcı dostu versiyonu gibi… Müşteriler üründe bir sorun bulduğunda bunu dile getirmekten çekinmiyor. Ve başarısızlıkla bu şekilde yüzleşmek öğrenciler açısından çok öğretici oluyor. Öyle ki yalnızca takım çalışması değil aynı zamanda reddedilme karşısında tevazu, direnç ve sorumluluk gösterme becerilerini de geliştiriyorlar.Hâl böyleyken, yani VC’ler para saçmaya bu denli hazırken bile hâlâ para bulamıyorsanız, derdinizin nakit sıkıntısı olmadığını kabul etmeniz gerekir sevgili arkadaşım.Beni hayretlere düşüren bir şey daha var: Yatırım istemek için bize gelip eli boş dönenler arasında neden reddedildiklerini ve nasıl daha iyi olabileceklerini soranların yüzde 10’u geçmiyor oluşu. Oysa nadir de olsa bu adımı attıklarında bir sonraki görüşmede şanslarını artıracağını düşündüğümüz başlıkları onlara seve seve açıklıyoruz.Bu da bizi, kurucuların başarısızlıklarını açıklarken sıraladıkları üçüncü nedene getiriyor: “Rekabete yenilmek”. Kim tarafından? Amazon mu? E satışınızı onların sitesinde yaparken ne olmasını bekliyordunuz? Sırtınızı okşayıp “Aferin” demelerini mi? Belki de rekabet savaşında sizi yenen Amazon değildir. Belki de asıl suçlu, tasarımınızın mülkiyet hakkını çalıp kaçan denizaşırı imalatçınızdır. Kim bilir, belki de her biri gözünü sizinle aynı müşteri kitlesine dikmiş yüzlerce, binlerce şirketi hiç incelemeden işe dalmışsınızdır. Hangisi olursa olsun, eğer gerekli ve yeterli araştırmayı yapmış ve millete uymamış olsaydınız bu sonuçtan kaçınabilirdiniz.Araştırma, kurucuların başarısızlıklarına sebep olduğunu düşündüğü öngörülemeyecek başka gerekçeler de içeriyor. Mesela ekip üyeleri arasında uyumsuzluk, ki sizin başına gelmeyeceğinden ne kadar emin olursanız olun her zaman olur. Mevzuattaki değişiklikler ve yasal sorunlar da önlemeye ne kadar çalışırsanız çalışın önüne geçemeyeceğiniz sorunlar arasındadır.Yine de bu kurucular arasındaki favori grubum, startup’larının başarısızlığına gerekçe olarak “zayıf ürün”ü öne sürenler. E peki kimin ürünüydü bu? Kendiliğinden sokaklara atılıp iş aramaya başlamadı ya…Çoğunluğunun iyimser insanlar olduğu varsayımı bir yana, kurucuların hemen hemen tamamının bir ortak noktası var gibi görünüyor: Hepsi de girişimciliğe neden atıldıkları konusunda kendini kandırıyor. İster yanlış zamanlama ister kusurlu bir iş modeli olsun (Yoksa bir iş modelinin hiç olmaması mı desek?), hepsinin başarısız olmasının son derece basit bir sebebi var: Derslerine iyi çalışmamışlar.Belki toyluktan, belki de kendilerine duydukları aşırı güven yüzünden verilen nasihatlere kulak tıkamalarındandır, ki kabul edelim, kibre kapılmak ben dahil hepimizin yaptığı bir hata. Aslında bu noktada pek önemi kalmıyor. Bundan sonra önemli olan, yaşananlardan ders alıp sonraki adımı atmak.Başkalarının Hatalarından Ders Aldıktan Sonra Kendi Hatalarınızı YapınPeki ben hayat boyu çalışarak ve hata yaparak neler öğrendim? Yukarıda da bahsettiğim ilk şirketim, satıp başkasına devretmemin üzerinden 20 yıldan fazla geçmesine rağmen hâlâ ayakta. Bunu başarı olarak nitelendirilecek çok insan vardır. Ben öyle düşünmüyorum. Seneler geçmesine rağmen inatla işi büyütmeye çalışmak gibi bir hata yapmıştım. Buradan çıkardığım ders, mümkün olan ilk fırsatta çuvallamak gerektiği oldu. Olmayacak duaya amin diyerek yıllarınızı heba etmeyin. Şüpheye düştüğünüz zaman antenlerinizi açın. Bir şeyler işe yaramayacaksa, ne kadar erken fark ederseniz o kadar iyi olur.Big Ass Fans’in bir parçası olarak ben, yani şahsen, birçok hata yapıyorum. Ve bazıları gerçekten unutulacak gibi değil. Şöyle toparlayayım: Aşırı karmaşık bir ürüne onay vermem, sosyal medya reklam bütçesinde kesenin ağzını gereğinden çok açmam ve akıllı ev sektörüne tüketicilerden çok daha önce girmeye karar vermem.Oysa şimdi bir girişimci para ya da akıl almak için bana geldiğinde onu teşvik ettiğim şey yalnızca ürünün bir derde derman olması değil aynı zamanda kolay anlaşılması da oluyor. Facebook’tan müşteri edinme maliyetinin aşırı yüksek olduğunu anlatıyor ve başarısı Facebook’a mal edilecek çok daha parlak pazarlama alanları olduğunu hatırlatıyorum. Ve elbette iş teknolojiye geldiğinde ihtiyatlı davranmaları konusunda uyarıyorum. Teknolojiyi erken benimseyen kitlenin halkın çok küçük bir kısmını oluşturduğunu ve onlara hitap etmeye çalışırken canlarının çok yanabileceğini söylüyorum.Yeni bir iş kurmak heyecan vericidir. Fakat aynı zamanda muazzam bir sorumluluğu ve yapılmaması gerekenlere dair bitmek bilmez bir öğrenme sürecini beraberinde getirir. Bir işi tam anlamıyla yönetmeyi, doğrular değil hatalar yaparak öğrenirsiniz. Ve nihayetinde başarıyı yakalayıp yakalayamayacağınız şu iki şeye bağlıdır: Ne kadar sıkı çalışmaya ve ne sıklıkta başarısız olmaya niyetli olduğunuza.Orijinal yayınlanma: Inc. Dergisi 2021/ 2022 Kış SayısıKöşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.