İnovasyon ve hızla gelişen teknoloji girişimciliği, dünya genelinde yeni nesil teknolojilerin ürettiği sürdürülebilirlik odaklı çözümlerde de kendisini gösteriyor. Son yıllarda teknoloji tabanlı üretilen akıllı sistemler, Web3 teknolojisi ve yapay zekâ alanındaki gelişmeler artık bizlere yeni bir sanayi devriminin kapıda olduğunu düşündürüyor. Belli ki fiziksel dünyanın sınırlarını çoktan aştık. Sanal ve dijital dünyada yaşamsal ve ekonomik fırsatlar aradığımız bir gerçek. Diğer bir gerçekse üretim ve teknoloji kullanımındaki artışla çevreye verilen zararın katmerlenmesi arasındaki bağlantı. Yani toplumların gelişimi ve refahının yükselmesiyle çevreye verilen zararın artışı arasında bir ilişki var. Sürdürülebilirlik dediğimizde temelde çevrenin ve gelecek için ekonomik büyüme ve kalkınmanın korunmasından bahsederiz. Bu kavramsal tanımda genellikle çevresel, toplumsal ve ekonomik olmak üzere üç alana atıfta bulunuruz. Bu yaklaşım, geleneksel ekonomi odaklı kalkınma yaklaşımını yeni bir boyuta taşıyarak çevresel ve toplumsal gelişimle paralel bir ekonomik gelişimi öngören düşünce sistemidir. Dijital verilerdeki artışla sürdürülebilirlik üzerine dikkatle düşünülmesi gereken bir konu hâline geldi. Dünya çapında büyüme hızı ivmelenerek artan bir dijital veri üretimi ve tüketimi döneminden geçiyoruz. Kapalı yani sahipliği ve izlenebilirliği belirli bir kişi ya da kuruma ait olan veri yapılarına baktığımızda bunlar dijital veri ve bilgi, hatta eylem yönetimi üzerine inşa ettiğimiz Web2 teknolojisiyle birlikte gelişti. Bunlara bir alternatif olan blokzincir teknolojisiyse dağıtık yapıda, yani aynı bilgilerin farklı birkaç noktada saklandığı ama birbiriyle senkron çalışan, tek bir sahibi olmayan merkeziyetsiz veri yönetişim yapıları olarak hayatımıza Web3 vizyonunu getirdi. Tabii ki ne Web3 ne de blokzincir teknolojisi bundan ibaret değil. Bu teknoloji, verilerin zaman damgalı ve şifreli bir şekilde kayıt altına alınmasına ve transfer edilmesine imkân veren, şeffaf yapıya sahip dijital işlem defterleri sağlar.Blokzincir ve Sürdürülebilirlik Blokzincir teknolojisini sürdürülebilirlik bağlamında bir kez daha tarif etmeye çalışalım. Kullanıcıların kendi verilerinin, kimliğinin ve dijital varlıklarının sahibi olmasına olanak veren, herkesi eşit şekilde işin içine alan, son derece yenilikçi ve liberal bir sistem diyebiliriz. Karşımıza çıkan anahtar kelime de sürdürülebilirliğin temelini oluşturan kapsayıcılık ilkesi olacak tabii. Blokzincir teknolojisinin en çok eleştirildiği alansa sürdürülebilirliğin sacayaklarından çevre. Blokzincir teknolojisi ve uygulamalarının enerji sektörünün dönüşümünde önemli etkileri olacağına dair görüşler ve hayata geçmiş uygulamalar var. Fakat bu durum kripto para işlemleri ve blokzincir ağları üzerindeki işlemlerin yüksek enerji tüketimi konusundaki eleştirileri de beraberinde getiriyor.Örneğin Bitcoin’in yoğun bir şekilde eleştirildiği nokta çalışma modelinden kaynaklı yüksek enerji tüketimi ve ciddi seviyede atık üretimi. Gerçi birçok farklı blokzincir ağı düşük enerji tüketimli modelleri tercih ediyor. Ayrıca Crypto Climate Accord isimli platform, 2040’a kadar sıfır emisyon seviyesine ulaşılması için blokzincir ve kripto madencilik sistemlerinin tamamen yenilenebilir enerji kaynakları tarafından üretilen enerjiyle yapılabilmesi için faaliyetler yürütüyor. Bir yandan da enerji sektöründeki kayıp ve kaçakların azaltılmasında oldukça başarılı çalışan blokzincir altyapısıyla yönetilen birçok proje mevcut. ABD’de çatıda üretilen güneş enerjisinin tokenize edilerek komşulara satılabilmesini sağlayan sistem, bunun ilk ve benim de en sevdiğim örneklerden biri. 2017’de başlayan bu girişimin bugün büyük santrallere uygulanan dağıtık ağ yapılarına ciddi ilham verdiğini biliyoruz. Blokzincir, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nda (SKA) belirtildiği şekliyle sürdürülebilir ve dengeli kalkınmanın temelini oluşturan finansal kapsayıcılığın artırılmasına katkı sağlıyor. Ayrıca dijital finansal dönüşüm için de altyapının geliştirilmesine yönelik ilerici bir yaklaşım sunuyor. Blokzincir teknolojisi çok kısa sürelerde aracısız, limitsiz ve düşük maliyetli bir sistemle kripto parayı transfer ediyor. Bu teknoloji düşük miktarlarda paranın transferini ekonomik olarak mümkün ve sürdürülebilir kılarken, ekosisteme yeni aktörlerin katılmasına olanak tanıyor. Böylece e-ticaret imkânlarını da genişletiyor.Atık yönetimi, nüfus artışı, sistemlerin karmaşıklaşması gibi dünyanın önemli sorunlarının üstesinden gelmek için döngüsel ekonomi kavramı ortaya çıktı. Blokzincir bu bağlamda da büyük potansiyel taşıyor. Tabii sürdürülebilir süreçler tasarlamak için önce bu süreçlerin blokzincire taşınması gerek. Endüstriyel simbiyozun sağlanabilmesi için de tüm ortaklar şeffaf bir platformda bir araya getirilmeli. Ürünü tüm yan ürün ve atıklarıyla blokzincir üzerinden takip edebilmek ve daha verimli şekilde geri dönüştürmek de bu potansiyel alanlardan birkaçı. Ayrıca döngüsel ekonomi için teşvik mekanizmalarının akıllı sözleşmelere entegre edilmesi, doğru uygulamaların anında ödüllendirilmesi ve kripto ekonomisinin teşvik mekanizmalarıyla destekleyici bir kurgunun birleştirilmesi de bu alanda devrimci yeniliklerin önünü açabilir.Toplumsal Alanda SürdürülebilirlikSürdürülebilirliğin odaklarından bir diğeri de benim de çalışmalarımın merkezini oluşturan toplumsal alan. Blokzincir teknolojisi veri ve bilgiye erişimi demokratikleştirerek toplumsal gelişim ve kalkınmaya katkı sağlıyor. İnternetin bilgi ağından değer ağına dönüşmesiyle, bilgi artık daha geniş kitleler için aracısız bir şekilde erişilebilir.Böylece sanatçılar, dijital içerik üreticileri, oyun ve medya benzeri birçok endüstride çalışanlar aracıların olmadığı kapsayıcı ve sürdürülebilir ekosistemlerle yeni iş modellerinin gelişmesini teşvik ediyor. Varlıkların ve nesnelerin tokenize edilmesi, NFT’lerin dijital sürdürülebilirliği sağlaması ve değerlerin aracısız transfer edilebilmesi blokzincir teknolojisiyle mümkün. Çoklu paydaşların bir arada şeffaflık ve güven ilişkisi içinde çalışabileceği sistemleri kapsayıcı bir şekilde inşa edebilen bu teknoloji, dünyanın yüzyıllardır çözüm bulamadığı eşitsizliklerin azaltılması ve özellikle ekonomide belirginleşen ayrımcılığa da çözüm önerileri getiriyor.Yapay Zekâ ve Dijital SürdürülebilirlikDijital sürdürülebilirlik çoğunlukla ihmal ediliyor. Son çalışmalar dijital sürdürülebilirliğin ekonomik ve sosyal gelişiminin ilerlemesi için büyük bir fırsat sunduğunu gösteriyor. Dijital sürdürülebilirlik sadece dijital varlıkların içeriklerine erişimi sürdürmek gibi algılanmamalı. Bu kavramla dijital varlıkların anlamlarına ve değerine erişimi sürdürmekten de bahsediyoruz. Eminim hepinizin aklına hızlıca dijital verileri nasıl kopyala ve yapıştır yaptığımız ya da yeniden paylaş gibi komutlarla bu varlıkları bağlamından kopararak anlamlarının değişmesine neden olduğumuz geliyordur. Bu noktada artık dijital veri ya da varlığın sürdürülebilirliğinden bahsedemeyiz. Bu yüzden blokzincir teknolojisi ve bağlantılı ürünler dijital sürdürülebilirlik anlamında yepyeni bir değer yaratabilir.Günümüzde hayatlarımıza hızla entegre olmaya başlayan yapay zekâ tabanlı ürün, hizmet ve sistemlerle dijital sürdürülebilirlik bir kez daha tehdit altında. Bu sistemler henüz gelişim aşamasında olduğu için güvenilirlik, şeffaflık ve gizlilik gibi sorunlarla karşı karşıya. Blokzincir ve yapay zekâ teknolojilerinin birlikteliği bir sonraki dijital neslin sürdürülebilirliği için önemli bir değer yaratacak. Blokzincirdeki şeffaflık yapay zekâ kullanıcılarına gizlilik ve mahremiyet sağlamak için iyi bir çözüm sunar. Veri her iki teknolojinin de can suyu olduğundan miktarı büyüdükçe performansı da iyileşir.Sürdürülebilirlik günümüz dijital dünyasında gelişen teknolojilerle birlikte hem olumlu hem de olumsuz yeni tartışmalara konu oluyor. Blokzincir teknolojisi ve beraberinde gelen merkeziyetsiz sistemler dijital, ekonomik ve toplumsal sürdürülebilir kalkınma konularında müthiş bir katalizör olacak.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.