Inc.com köşe yazarı Alison Green, kül yutmaz patronlarla mücadele etmekten kötü kokan iş arkadaşınıza kibarca durumu nasıl açıklayacağınıza kadar iş dünyası ve yönetimle ilgili akla gelen her soruyu cevaplıyor. Okuyucumuz soruyor:Geçenlerde tanımadığım birinden çalışanım hakkında bir sürü ekran görüntüsünün yer aldığı bir e-posta aldım. Ekran görüntülerindeki konuşmalarda çalışanımın mesai saatleri dışında, kişisel hayatıyla ilgili meseleleri vardı. Bakıyorum, bakıyorum ama rahatsız edecek hiçbir şey görmüyorum. Çalışanım ne işle ilgili bir şeyler yazmış ne ırkçılık ne de sapıklık yapmış.Konu ne diyecek olursanız, çalışanım çocuğunun okuluyla yaşadığı bir sıkıntıdan bahsetmiş. Kim olduğunu açıkça belli etmeyen biri tarafından gönderilen bu e-postaya baktım, yazışmaları okudum. Şahsen çalışanımın verdiği tepkiyi ben vermezdim. Ama iki tarafta da kabahat var. Süreci daha iyi yönetebilirlerdi. Gerçi tüm süreci de bilmiyorum. Düşününce bana ne? Çalışanım bazı argo kelimeler kullanmış. Ama ortada ne bir tehdit var ne de nefret suçu. Üstelik şirketimizin adı bile geçmiyor. Açıkçası çalışanımın performansından da memnunum. Son derece çalışkan, tutkulu ve açık sözlü. Bazen muhalefetin dozunu kaçırıyor. Ama sonuçta onu zaten bu yüzden çalıştırıyorum. İş yapma şeklini de ofis içi iletişimini de seviyorum. Dışarıda nasıl biri bilmem. Ben onun sadece patronuyum, o da benim müdürüm. Kölem mi bu insan benim?Çalışanıma bu e-postadan bahsedip canını sıkmak istemedim. Tek istediğim “Bana ne?” deyip e-postayı silmek ve gördüklerimi sonsuza dek unutmak. İçimden “Beni ilgilendirmez” deyip geçmek geliyor. Sizce bu e-postayı “Beni ve şirketimi alakadar etmez.” diye yanıtlamalı mıyım yoksa görmezlikten mi gelmeliyim?Green’in Cevabı:Teoride hiçbir cevap vermemeniz en mantıklısı gibi görünüyor. Bana kalırsa çalışanınıza haber vermeniz gerekir. Arkada neler dönüyor bilmiyoruz ama onu korumak adına bilmesinin iyi olabileceğini düşünüyorum. Örneğin, yazıştığı kişi her tartıştığı insanı uygunsuz bir şekilde oraya buraya şikâyet etmeyi alışkanlık hâline getirmiş olabilir. Böyle bir durumda çalışanınızın bunu bilerek hareket etmesi gerekir. (Geçmişte emsal bir olay yaşanmamış dahi olsa, çocuğunun okulunda çalışan birisinin işvereniyle arasını bozmaya çalışması bilinmeli. Düşünsenize okulda çalışan bu personelin amiri ya da müdürüsünüz. Siz bunu bilmek istemez miydiniz?) Ya da kim bilir, belki de bu mesajları çalışanınız atmadı. Mesela eski sevgilisi şifrelerini ele geçirmiştir. Siz bunu haber verince yaşadığı diğer rahatsız edici olaylarla bağlantı kuracak ve tuhaflıkları anlamlandırabilecek. Bu ihtimallerden hiçbiri de olmayabilir. Kısacası ne yaşadığını en iyi kendi bilir. Bırakın bilsin. Belki de harekete geçmesi gereken bir durumun sinyalleri yanıyordur. Bu e-posta sizden önce aslında mesajların sahibini ilgilendiriyor. Siz “Bana ne?” deyip geçebilirsiniz. Son derece de haklısınız. Fakat çalışanınızın umursaması gereken bir durum olabilir. Bu yüzden siz gidip söyleyin, gerisi ona kalmış. Gelelim çalışanınıza bunu nasıl söyleyeceğinize. İlk yapmanız gereken bu konunun sizi alakadar etmediğini, hiçbir açıklama beklemediğinizi belirtmek. Ardından da sadece bilmek isteyeceğini düşündüğünüz için onu durumdan haberdar ettiğinizi söyleyin. Onu karşınıza alın ve basitçe “Bu konuya dair ilgilendiğim tek şey senin açından her şeyin yolunda olup olmadığı. Günün birinde bu e-postaya dair şahitlik gerekene kadar da aklımdan çıkarıyorum.”Böylece hem çalışanınız öğrenmesi gerekenleri öğrenmiş olur hem de iş ilişkinize yansımayacağını bilir.Siz de sorularınızı iletmek isterseniz: alison@askamanager.org.Orijinal yayın tarihi: 6 MayısKöşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.(*) Bu yazının çevirisinde Türk okura hitap etmek için birtakım değişiklikler yapılmıştır.