Çalışan esenliği, işyeri refahı, well-being… Hangi terimi tercih edeceğiniz size kalmış fakat şüphesiz ki uzun süredir gündemde olan bir konu. Özellikle de iş dünyası geliştikçe çalışanlar refahı daha çok önemsemeye, şirketlerinden esenlik konusunda belli adımlar beklemeye başlıyor.Peki çalışanların en çok önemsediği esenlik adımları neler? Daha da önemlisi, kurumlar bu adımları atarak beklentileri karşılayabiliyor mu?Öncelikle detaylı bir tanım vererek başlayalım: Çalışan esenliği tam olarak ne? Bu kavram, adı üstünde, çalışanların iş hayatını “esenlikli” yaşamalarını sağlayacak ögeleri kapsıyor. Mental, psikolojik, fiziksel, sosyal ve hatta finansal olarak esenlikten bahsetmek mümkün.Örnek olarak; iş ortamının fiziksel güvenliği ve kalitesi, işyerinin organizasyonu, ortamda hissedilen psikolojik güvenlik ve aidiyet, çalışanların işlerine ve kuruma dair duyduğu memnuniyet, çalışanların psikolojik iyi oluşunu geliştirmeye dair adımlar gibi etmenler, esenlik kapsamında sayılabilir.İş hayatıyla bağlantılı olarak hissedilen esenlik, bireysel iyi oluşu da doğrudan etkiliyor. Dolayısıyla işyerinde doyumun ve pozitif hislerin artması, kişinin mental sağlığını destekliyor.Ayrıca tabii ki bunun kurum için de birçok faydası var. Araştırmalara göre çalışan esenliğinin düşük olması, global ekonomide $322 milyar kadar ciddi bir zarara sebep oluyor. Bunun da en yaygın sebepleri verim ve çalışan sirkülasyonunun düşüklüğü.Çalışanların Esenlik Konusundaki BeklentileriIBM tarafından yürütülen bir anket katılımcılarının yüzde 20ʼden fazlasının yakın zamanda kendi isteğiyle iş değiştirdiğini belirtiyor. Bunun en yaygın sebepleriniyse şu şekilde sıralamak mümkün:Yüzde 32 daha esnek çalışma şartlarına ihtiyaç duymakYüzde 27 daha “anlamlı” bir iş yapma fırsatı elde etmekYüzde 26 bireysel iyi oluşu daha çok destekleyen yan haklara ihtiyaç duymakYüzde 25 değerleriyle daha iyi uyuşan bir şirket bulmakYüzde 25 maaş artışı ve/veya terfi olanağı istemekYüzde 25 bulundukları şirketin geleceği hakkında şüphe duymakYüzde 19 tükenmişlik yaşıyor olmalarıYüzde 19 yöneticilerinin onları desteklemediğini hissetmeleri.Bu verilere göre esneklik, destekleyici yan haklar ve hatta işin kendisinden alınan psikolojik doyum bile maaş beklentisinin önüne geçebiliyor. Bu birçok açıdan şaşırtıcı bir veri olsa da görünen o ki çalışanların istekleri gitgide evriliyor. Buna uyum sağlamak ve esenliği geliştirmekse şirketlerin elinde. Aksi takdirde bu durum sessiz istifa, tükenmişlik ve yüksek çalışan sirkülasyonu gibi sonuçlar ortaya çıkabiliyor.Çalışan esenliği nasıl geliştirilebilir? 1. Çalışanları anlamakİşyerinde esenlik sağlayabilmek çalışanların iyi oluşunu gözetmekten geçiyor. Yani çalışanların ihtiyaçları ve beklentileri hakkında bilgi sahibi olmanız gerekiyor.Başka bir IBM araştırması yöneticilerin ve çalışanların bu durumdaki farkını ortaya koyuyor. Yöneticilerin yüzde 80ʼi çalışanlarının fiziksel ve zihinsel sağlığını desteklediğini söylerken çalışanların sadece yüzde 46ʼsı buna katılıyor.Deloitte Insightsʼa göre de çalışanların çoğunluğu, işyerindeki esenliğin kötüye gittiğini söylerken yöneticiler geliştirdiğine inanıyor.Bu oranlar arasındaki ciddi farkı şöyle yorumlayabiliriz: Yöneticiler yararlı adımlar atıldığını düşünüyor fakat çalışanlar buna inanmıyorsa adımlar aslında yararlı değil demektir.Bunun için ilk adım çalışanları dinlemek, var olan esenlik politikasındaki eksikleri tespit etmek olabilir. Böylelikle organizasyonun ana ihtiyaçları daha rahat belirlenebilir. Belki gereken durumlarda bireysel olarak özelleştirilmiş imkânlar sunulabilir. Ayrıca bu adımların düzenli olarak takip edilmesi, etkili bir şekilde yürütüldüklerinin kontrolü de bu açıdan fayda sağlar.2. Yöneticilerin rolüİşyeri esenliğini geliştirmede yöneticilerin rolü de küçümsenmemeli. Çalışanların neredeyse tamamı (yüzde 94) yöneticilerinin esenlik konusunda belli sorumlulukları olması gerektiğini düşünüyor. Fakat yöneticilerin sadece yüzde 54ʼü çalışanlarına iyi olup olmadığını soruyor. Yüzde 48ʼi iş yükünün dağılımını düzenlemek konusunda adımlar atıyor. Yüzde 35ʼi kendi iyi oluşları hakkında çalışanlarıyla paylaşımda bulunuyor. Bu gibi durumlar yöneticilerin onları aslında umursamadığı izlenimini verebiliyor.Bunu engellemek için de belli aralıklarla çalışanlarla “esenlik yoklamasıˮ adı altında görüşmeler yapılması, kendi yöneticilerinden direkt bir iletişim almaları faydalı olabilir. Örneğin çalışan esenliği konusunda atılan adımların yöneticiler tarafından aktarılması da bu durumu destekleyebilir.3) İş-yaşam dengesi2023ʼte iyi oluşlarını geliştirmek, çalışanların yüzde 84ʼünün önceliğiydi. Fakat bu kişilerin yaklaşık yüzde 80ʼi bu konuda engellerle karşılaştığını, bu engellerin de çoğunlukla işlerinden kaynaklandığını belirtiyor. İşyeri stresi, tükenmişlik sendromu, iş arkadaşları ve yöneticiyle anlaşmazlık, mobbing gibi durumlar sık görülen problemlerin sadece birkaçı. Maalesef bunlar da hem iş hayatını hem de kişinin bireysel iyi oluşunu ciddi olarak etkileyebilen problemler.Çalışanların beklentilerinin de gösterdiği üzere sorumluluklar ve özel hayat arasında bir denge kurabilmek çoğu kişi için öncelikli. İş hayatı her ne kadar hepimizin hayatında merkezi bir yerde olsa da belli sınırlar çizilebilmesi gerekiyor. Bu konuda da esnek çalışma şartları, adil dağıtılan sorumluluklar ve iş planları, tatmin edici izin ve yan haklar öne çıkıyor.4) KapsayıcılıkAtılan adımların kurum kültürüne işlemesi, samimi bir şekilde yürütülmesi ve herkesin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması bu durumda en iyi sonuçları verir. Örneğin:Kapsayıcı bir kurum kültürü oluşturmak, gerektiğinde bu konuda yaptırım uygulamak ve herkesin kendini rahatça ifade edebileceği, açık bir ortam oluşturmakOfis ergonomisi sağlamak, ofisin herkes için rahat ve erişilebilir olmasıBelirli aralıklarla takım çalışmasını ve iletişimi güçlendirecek aktiviteler yapmakÇalışanların isteklerine uygun eğitim ve mentorluk programları başlatmakBireysel esenliği güçlendirecek mental sağlık desteği sunmak. İşin özü, tüm kurumların bu konuda daha proaktif olabilir. Çalışanları desteklemek, onları önemsediğinizi hissettirmek hem kurum içerisinde hem de bireysel sağlıkları için birçok açıdan fayda yaratır.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.