Yıl 1934. Sultanhamam’ın dar sokaklarında açılan Şen Şapka adlı küçük bir dükkân, bu aksesuarın gündelik bir nesne olmaktan çıkıp bir devrim simgesine dönüşmesine tanıklık ediyor. Vitali Hakko bu dükkânda yalnızca şapka satmıyor, Türkiye’de modanın kaderini örüyordu. Fakat malum, moda rüzgâr gibi. Ne zaman yön değiştirir bilinmez. Şapkanın hükmü geçince, Vitali Hakko da eşarp üretmeye başlıyor ve dükkânına “Vakko” adını veriyor. İşte bir moda imparatorluğunun ilk taşları böyle döşeniyor.1962’ye gelindiğinde Hakko Beyoğlu’nda devasa bir mağaza açarak modada yeni bir perde araladı. Sonrası çorap söküğü; yurtdışındaki bağlantılar, Merter’de 1969’da kurulan fabrika ve ardından Ankara ve İzmir’deki mağazalar… Kadın ve erkek giyimiyle yetinmeyen Vakko, gençliğin enerjisini de 1982’de Vakkorama’yla kucakladı.Vakko’nun hikâyesi bir toplumun dönüşümüyle dokunmuş. Güner’in sözleri de bunu kanıtlıyor. Markanın temellerini atan Vitali Hakko sadece kendi döneminin değil, bugüne de ilham veren bir vizyonerdi. Sıklıkla atıfta bulunulan şu sözleri, Vakko’nun ruhunu ve dönüşümünü anlamak için önemli: “Genç Cumhuriyetin ilk kuşağıydık. Bize hız veren Atatürk devrimleriydi. Şapka ve kıyafet devrimi olmasaydı, kuşkusuz bugün Vakko da olmazdı.”Geçtiğimiz 90 senede Türkiye ve dünya adına pek çok şey değişti. Elbette Vakko için de rota çok kez yeniden belirlendi. Fakat Güner’e göre değişmeyen tek şey Vakko’nun daima farklı, yapılmamış ve hatta hayal bile edilmeyene odaklanması.CEO’ya göre markanın başarısı iki temel unsura dayanıyor: Yaratıcılık ve gelenek. Vakko’yu yıllar içinde güncel tutan, bu ikilinin dengesi olmuş. Bir taraftan geçmişin değerlerine sıkı sıkıya bağlı kalırken yenilikçiliği de elden bırakmamışlar. Mesela 1989’da, çikolatayı moda dünyasının bir parçası kılan ilk marka olan Vakko, yepyeni bir pazar yaratmış. 1992’deyse bugün hâlâ yayında olan Power FM’i kurarak tüketicisine popüler kültürün en güçlü damarlarından biriyle, müzikle dokunmuş. Her iki açılım da, Vakko’nun tüketicisini tek boyutlu bir giyim-kuşam meraklısı değil, hayatın farklı alanlarında da iyiyi arzulayan bireyler olarak konumlandırdığını gösteriyor. Marka, lüks deneyimi modanın ötesine, duyularla zenginleştirdiği geniş bir çerçeveye taşıyor.Dönüşüm SerüveniGeçmişi 90 yılı aşan bir markanın değişimi, dönüşümü ve krizleri nasıl yönettiğini de elbette merak konusu. Hâliyle sohbetimiz esnasında “Jaklin Hanım, Vakko tarih boyunca ne gibi zorluklarla karşılaştı? Ve tabii tüm bunlarla nasıl başa çıktı?” diye sormadan edemedik.Vakko özellikle yeniliklere geçiş süreci, inovasyona ve çevikliğe olan bağlılıkları sayesinde oldukça verimli geçirmiş. Mesela son yıllarda dijitalleşmeye hız verilmiş. E-ticarete yatırım yapılmış fakat hibrit alışveriş deneyimini de korunmuş. Çünkü Güner’in “Vakko Dostları” olarak adlandırdığı hedef kitle bazı ürünleri mağazada görüp internetten almak isteyebiliyor, ya da tam tersi.“Vakko Atatürk’ün 100’üncü doğum günü şerefine 1981’de Anadolu kültürleri ve Batı moda konseptini bir araya getiren “Anadolu Güneşi” moda ve sanat gösterisi düzenledi. Roma, Viyana, Brüksel, Paris ve Londra’da da sergilenen gösteri, çağdaş Türk modasını Avrupa'da tanıttı.”Öte yandan bilindiği üzere tarih sayfalarında ekonomik dalgalanmaların izi var. 1980’lerde döviz kurlarındaki oynaklık ve iç pazardaki daralmalar, markanın stratejilerini gözden geçirmesine neden olmuş. Vakko bu dönemde kalite standartlarından ödün vermeden, güçlü müşteri ilişkilerini ve inovasyonu merkeze alan stratejilere odaklanmış. Dünya sahnesine adım atma planlarını da 2003’te Hamburg ve Frankfurt’ta mağaza açarak hayata geçirmiş.Markanın bu yaklaşımını yatırım yaparken yumurtaları farklı sepetlere koymak olarak değerlendirmek de mümkün. Zira Vakko için deneyim, farklı alanlara taşınan ve ölçek ekonomisiyle büyüyen bir kavram. Öte yandan deneyim, çağımız özetleyen bir kelime. Bir yandan lüks ürünler pazarı giderek genişliyor bir yandan da lüks yaşam anlayışı daha geniş kitlelerde yankı buluyor. Vakko da moda anlayışını başka alanlara taşıyarak büyütme ve yeni alanlara kapı aralama gayesinde. 1998’de özel davetler organize etmek için kurulan Vakko Espace ve 2000’de düzenlenen Vakko Golf Kupası bu gayenin somut örneklerinden.Bilgiyle Geleceğe DokunmakVakko’nun hikâyesi yalnızca iş dünyasına değil sanata, eğitime ve kültürde de uzanıyor. Atatürk Kültür Merkezi’nde bulunan Vitali Hakko Kreatif Endüstriler Kütüphanesi bunun bir parçası. Kütüphane moda, mimari, resim, sinema gibi pek çok disiplinde değerli kaynakları bir araya getiriyor. Dünyanın en prestijli yayınevlerine ait özel edisyonlar, kütüphaneye özel imzalı yayınların bulunduğu 15 bin kitap ve sürekli güncellenen arşiviyle akademisyenler, üniversite öğrencileri, sanatçılar, sanat tutkunları ve turistlere ulaşıyor. Güner “Sürdürülebilir bir geleceğe inanıyoruz. Bu bilgi birikiminin nesillerden nesillere aktarılmasını sağlamak, sadece iş dünyasında değil kültürel alanda da bir miras bırakmak bizim için çok kıymetli.” diyor.Mirası bizzat işlediği iki alan da Vakko’nun kimliğine sinen sürdürülebilirliğe ışık tutuyor. İlki Vakko Esmod Uluslararası Moda Akademisi. Amaç modayı sunmak değil, endüstriyi şekillendirmek. İşin inceliğine, yeniliğine ve yaratıcılığına hakim bireylerin büyüttüğü, her geçen gün kalitesi artan bir endüstriye dönüştürmek. İkincisiyse Vakko School of Hospitality and Service. Burada eğitimler 130 yıldır faaliyetteki otelcilik ve misafirperverlik yönetimi okulu Ecole Hôtelière de Lausanne işbirliğiyle veriliyor. “Bu iki okulla Vakko kültürü ve değerlerini geleceğe taşıyoruz” diyen Güner, bu girişimlerin, markanın sadece bugününe değil yarınına da hizmet ettiğini vurguluyor.Türkiye’de kendi parfümünü üreten moda markası olma geleneğini 1990’da Vakko başlattı.Bu yazı, Inc. Türkiye Ocak - Şubat 2025 sayısındadır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!