Geçtiğimiz hafta dokuz yaşındaki kızım ve arkadaşıyla Pixar’ın son filmi Ters Yüz 2’yi (Inside Out 2) izlemeye gittik. Serinin ilk filmini izleyemeyenler için kısaca bahsedeyim: Filmde büyüme çağındaki bir kızın duygularını canlandıran karakterler, büyümenin zorluklarını aşmada ona yardımcı olmaya çalışıyor. Bir çocuk filmi için kulağa harika bir fikir gibi geliyor olabilir (ve bizim kızlar da bayıldı) ama patlamış mısırımla oturup Joy (Neşe), Anger (Öfke), Sadness (Üzüntü) ve Anxiety’nin (Kaygı) maceralarını izlerken, filmde anlatılanların yetişkinler için de ne kadar geçerli olduğunu fark ettim. Gerek kişisel gerekse mesleki merakımdan ötürü bunun nedenlerini araştırdığımda, filmin insanların gerçek hayatın içindeki psikolojik deneyimlerini derinlemesine ele alışının tesadüf olmadığını anladım.Ters Yüz 2’nin bilimsel danışmanlığını yapan Amerikalı ünlü psikologlar filmin vizyona girmesinin ardından sık sık medyada boy gösterdi ve filmin sunduğu içgörüleri destekleyecek araştırmalardan söz etti. Yorumlarını dinleyip bazı araştırmaları da incelerken, hemen hemen her yetişkinin duygusal zekâsını geliştirebilecek iki önemli öğretiyle karşılaştım. Her duygunun bir amacı var. Filmi henüz izlemediyseniz merak etmeyin, bu yazı hiçbir şekilde spoiler içermiyor. Fakat genel hatlarıyla film, 12 yaşındaki Riley’nin ergenliğe girişini ve katıldığı buz hokeyi kampını anlatıyor. İlk filmden aşina olduğumuz temel duygular Neşe ve Üzüntü’ye Embarrassment (devamlı kapüşonunun altına saklanmaya çalışan Utanç), Ennui/Boredom (kanepeye yayılıp sürekli telefonuna bakan Bıkkınlık) ve en önemlisi aşırı heyecanlı ve her daim enerjik Anxiety (Kaygı) gibi ergenliğin daha karmaşık duyguları da ekleniyor.Kamptaki baskı giderek arttıkça, Neşe’nin olumsuz duyguları beynin arka kısmındaki uzak bir çöplüğe göndermek için gösterdiği çılgınca çabalara rağmen Kaygı, Riley’nin beynini ele geçirmeye başlıyor. Renkli görüntülerin her şeyi son derece izlenebilir ve çocuk dostu bir hâle getirdiği aşikâr. Fakat çizgi film atmosferi birçoğumuzun zor duygularla nasıl başa çıktığına dair çok gerçek bir noktayı da yakalıyor: Uzaklaştırmaya ya da görmezden gelmeye çalışıyoruz. Riley filmin ancak sonuna doğru, tüm duygularını bilinçli bir role getirebildiğinde kendini buluyor. Filmin bilimsel danışmanlarına göre bu durum sadece izlediğimiz ergenler için değil, gerçek hayatı deneyimleyen yetişkinler için de geçerli.Berkeley’de bulunan Kaliforniya Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olarak çalışan yazar Dachner Keltner aynı zamanda filmin de danışmanlarından. Greater Good Magazine’e (Keltner’in direktörü olduğu Greater Good Bilim Merkezi’nin bir yayını) yaptığı açıklamada “Tüm duyguların bir amacı var.” diyor. Mesela kaygı genellikle rahatsız edici bir duygudur ve kontrolden çıkmaya müsaittir. Fakat araştırmalar, makul düzeylerde kaygının dikkatimizi toplamamıza, ayrıntıları hatırlamamıza ve tehlikelerden korunmamıza yardımcı olduğunu gösteriyor. Bazı psikologlar (ve hatta Hollywood aktörleri) doğru yönlendirildiği takdirde hem kişisel hem de profesyonel hayatınızda kullanabileceğiniz bir süper güç olabileceğini bile iddia ediyor. Yale Center for Emotional Intelligence’ın kurucu direktörü ve filmin bir diğer danışmanı Mac Brackett, Greater Good’a verdiği röportajda şunları söylüyor: “Kaygı dikkatimizi daraltıp ayrıntılara odaklanmamızı ve neyin yanlış gidebileceğini öngörmemizi sağlar.”Bu da filmin yetişkinlere verdiği ilk büyük ders: Zor duygulara bakışınızı değiştirin. Hoşlanmadığınız duyguları zihninizin derinliklerine göndermeniz, yani bastırmanız gereken yükler olarak değil, diğer tüm duygularınızla dengeli bir şekilde var olması gereken araçlar olarak görmek sizi hayatta ileri taşır. Ergenlik dönemiyle ilgili kitaplar yazan ve aynı zamanda film yapımcılarına danışmanlık veren klinik psikolog Lisa Damour, New York Times’a verdiği röportajda “Huzursuz hissettiren duygular bizi korumaya ve bize yol göstermeye yardımcı olur.” diyor ve ekliyor: “Hayatta kalmak istiyorsanız onları durdurmamalı ya da susturmamalısınız.”Özşefkat zor duygularla başa çıkmak için kullanabileceğiniz en iyi yöntemlerden biriAma hepimizin bildiği gibi, huzursuz hissettiren duyguları kabullenmek bazen çok zor olabiliyor. Ters Yüz 2’nin bilimsel olarak desteklenen ikinci öğretisi de burada devreye giriyor. Güçlü duygular bazen bizi ele geçirir ve pek de gurur duymadığımız şekilde hissetmemize ve davranmamıza neden olur. Bir yandan, dünya kadar araştırma en iyi tepkinin özşefkat olduğunu gösteriyor. Bu benim sıklıkla kaleme aldığım bir konu çünkü birçok farklı zorluk türüyle ilgili yapılan çok sayıda araştırma özşefkati destekliyor. İster erteleme sorunu yaşayın, ister gereksiz para harcayın, ister yeni bir yetenek edinmeye çalışın ya da kişisel dönüşüm yolculuğuna çıkın; bilimsel araştırmalar kendinize daha az yüklenir, kendinizle nazik bir şekilde konuşursanız daha mutlu ve başarılı olabileceğinizi söylüyor.Bu görüşün filmde nasıl yer bulduğunu keşfetme keyfini size bırakıyorum. Keltner seyircilerin dersler çıkarıp hayatlarında uygulamasını dilediğini söylüyor ve ısrarla şunları vurguluyor: “Film Budist meditasyonları, ibadet ve benzeri tüm büyük derin düşünme geleneklerinde rastlayabileceğiniz bir teze değiniyor: Kendinize karşı nazik olun. Tüm insani deneyimlere açık olun.”Peki siz de sürekli iyi niyetlerle de olsa içinizi daraltan bir Kaygı ya da mahcup, küçük hissettiren Utanç gibi karakterleri kendi duygu dünyanızda görüyor musunuz? Varlıklarını ve onları kabul edip anlamak, bu zor duygularla başa çıkmak için ne yapabilirsiniz? Özşefkat konusunda yaptığım araştırmalarda pek çok strateji keşfettim. Greater Good makalesi de bilimsel olarak desteklenen birçok öneri içeriyor. En iyi başlangıç belki de kendi duygularınızı tanımlamak ve anlamak olabilir. İşin ilginç yanı, Pixar’ın yeni çocuk filmi tam da bunu yapmanıza yardım edebilir. İnanın, bu film son dönemde duygusal zekânızı geliştirmek için kullanabileceğiniz en kolay ve en eğlenceli araç. Orijinal yayın tarihi: 19 Haziran 2024Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir. Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.(*) Bu yazının çevirisinde Türk okura hitap etmek için birtakım değişiklikler yapılmıştır.