2001’de Ukrayna bandıralı Varyag isimli uçak gemisi dünyanın en zorlu rotalarından biri olan İstanbul Boğazı’ndan geçmek zorundaydı. Varyag, geçmişten kalma mirasıyla büyük ölçeğinin mutlak avantajını kullanan devasa kurumlar gibiydi. Varoluş amacı açık denizlerde yol almaktı. Ne bir dümeni ne de motoru vardı. Varlığını devam ettirebilmek için vereceği en ciddi sınav, yeni sulara açılmaktı. Varyag, Boğaz’ı altı römorkör eşliğinde tam altı saatte geçebildi. Yön alabilmesi, çevik davranabilmesi ve burnunun ucundaki riskleri görebilmesi için bu römorkörlere ihtiyacı vardı. Bugünün iş dünyası, daha önce karşılaşmadığımız, çok çeşitli dar boğazlarda seyrediyor. Daha önce hiç deneyimlemediğimiz hızda rekabet, bilgi akışı ve yenilikçilik fırtınası gelecekte var olmayı daha da zorlaştırıyor. 100 yılı aşkın süredir varlığını sürdüren kurumlar, dar boğazlardan geçerken bir de kusursuz fırtınayla karşı karşıya kalıyor. Merkeziyetsiz yeni dünya da cabası… Peki yeni dünya bununla nasıl baş ediyor? İş dünyasına ekonomik ölçeği kazandıran günümüz büyük kurumları da aynı bu gerçek dünya deneyiminde olduğu gibi kendisinden daha çevik, hızlı, riskleri ve fırsatları görebilen, bu doğrultuda hareket edebilen kılavuz kaptanlara, yani girişim ve girişimcilere ihtiyaç duyuyor. Köklü Kurumlar, Yeni Filizlenen GirişimlerBu ihtiyaç genelde kurumlar büyük hacimlerinden dolayı kolay erişilebilir fırsatları göremediklerinde, alınabilecek risklerin maliyetini gözlerinde büyüttüklerinde, bilinmezlikte yol alamadıklarında, yeniliğe direnç ve iştahsızlık gösterdiklerinde ortaya çıkıyor. Bu zorlukları yenilikçi girişimlerin açtığı yolda denemeler yaparak, kimi zaman işbirlikleri kimi zamansa yatırımlarla aşmaya çalışıyorlar. Genç girişimlerse bu büyüklüğün ölçek ekonomisinden faydalanarak hayallerini gerçekleştirmek için kaynak yaratmayı hedefliyor. Dünyada yeni nesil iş yapma alışkanlıkları buna göre şekilleniyor. Artık eskileri bir kenara bırakan bugünün devleri, rekabet etmek yerine işbirlikleri kurmaya, başkalarından öğrenmeye ya da rakiplerle beraber büyümeye odaklanıyor. Birçok global şirket artık kendini bulunduğu sektörle tanımlamak yerine dahil oldukları ekosistemlerle yeni varoluş reçetelerini yazıyor. Büyük kurumlar, uzun yıllardır kendilerine bu ölçeği kazandıran çekirdeklerinde yaptıkları işlerine odaklanmışken, yeniyi denemek için güvenli sularda kalmayı tercih ediyor. Girişimcilerse tam aksine, yeniliği daha riskli sularda arıyor ve teknolojinin kazandırdığı ivmeyle bilinmezliğin içindeki yeniliği keşfediyor. Böylece yeni ekosistemler yaratarak bambaşka bir dünyaya liderlik ediyorlar. Girişimci RehberliğiBu yenilikçilik yolculuğunda kurumlara rehberlik görevini de genç girişimler üstleniyor. Özellikle kurumların cesaret edemediklerini deneyebilen, hatalarından öğrenerek farklı tecrübeler kazanan ve en iyiye değil de her denemede daha iyiye odaklanan girişimci karakterlerin liderliği öne çıkıyor. Üstelik de kurumların yaptığı hatalardan öğreniyor, kendilerini yıkıma uğratacak yeniliği başkalarının yapmasını beklemeden, kendi elleriyle keşfetmeye çalışıyorlar. Ulaşım dünyasının kurallarını baştan yazan Uber’i ele alalım. Sektörü dönüştürdükten sonra kendini yıkacak inovasyonu önce kendisi arayan ve mikro mobiliteye yatırım yapan Uber, yeni dünyanın karakterini tanımlayan bir vaka. Yeni teknolojileri kendi üretip rekabet oluşturmak yerine, yarattığı modelle rekabet edecek Lime ve Jump gibi girişimlerle yatırım ve satınalımlar yoluyla işbirliğine gitmesi bunu kanıtlıyor. Bu iki ayrı uçta yer alan iş modelinin ortaya çıkardığı yeni modellerin çeşitliliği, tarafların hayal gücüyle sınırlanıyor. Bugüne kadar doğan birçok yıkıcı inovasyon, henüz keşfedilmemiş daha pek çok iş, model, ürün ve hizmetin geliştirileceğini kanıtlıyor. Bu yeni dünyanın da tek bir kazanç modeli olduğunu gözlemleyebiliyoruz: Bütün paydaşların kazandığı, kapsayıcı ve katılımcı bağlar oluşturmak. Bu zıtlıklar iki farklı kutbun birbiriyle organik bir bağ kurması gerektiğini ortaya koyuyor.Bugüne kadar Türkiye’den bu yeni nesil liderliğe katkı veren yedi unicorn girişimcilik ekosisteminde sahne aldı; Getir, Hepsiburada, Peak Games, Trendyol, Dream Games ve Insider.T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yayınladığı son listeye göre, bu liderliğe aday 15 Turcorn (bir milyar dolar değerlemeye ulaşan ve Türkiye’de faaliyet gösteren teknoloji tabanlı girişimlere verilen ad) daha hayallerine kavuşabilmek için emin adımlarla ilerliyor. Son listede Ace Academy, Albert Sağlık Hizmetleri, Apps Medya Teknolojileri, Pixery, Colendi, Enqura, Fazla, Bulutistan, Macellan, Picus, RS Araştırma Geliştirme, Techsign, Vispera, Vrlab Academy, Wask Bilgi Sistemleri yer alıyor. CB Insights verilerine göre, dünya sıralamasında yer alan toplam bin 229 unicorun’dan ABD 654, Çin 169, Hindistan 71 unicorn çıkararak başı çekiyor.Gidecek çok yolumuz olsa da eşlik edecek çok yeteneğimiz, girişimcimiz ve Türkiye gibi her anlamda zengin bir kaynağımız var. Bu yetenek ve kaynakları bir arada tutacak, birbirlerinden beslenerek kök salabilecekleri (aynı anda aynı adımı atabilecek) hâle getirecek ilk unsur da ekosistem anlayışının kuvvetlenmesi, büyümesi ve özgün hâle getirilmesi olacak. Hayallerin peşinde bilinmeze yapılan bu yolculuğun ne kadar zorlu, deneme ve yanılmalarla dolu olduğu aşikâr. Bu yoldaki öğrenimler her zaman daha iyisini aramayı ve zaman zaman kaybolmayı barındırıyor. Böylece yenilikçi yöntem, iş modelleri, ürün, hizmet ve teknolojilerin önü açılıyor ve liderlik geliyor…Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.