2020 sonrası değişen müşteri ve çalışan profiliyle yapay zekânın iş hayatına girmeye başlaması şirketleri değişime zorluyor. İşletme sahipleri kendilerini birçok konuda geliştirse de bu kadar hızlı değişen iş dünyasına adapte olmakta zorluk çekiyor. Bu durumda hızla çözüme ulaşabilmek için danışmanlık almaları kaçınılmaz oluyor. Otomotiv sektöründe de durum böyle. Şirket organizasyonlarındaki değişiklikler bazen zorunlu, bazen de gelişim için yapılıyor. Değişimin faydasına sektör aktörleri olarak hepimiz inanıyoruz. Yıllardır “Değişmeyen tek şey değişimdir”. diyerek, değişime olan inancımızı güçlendirmeye çalışıyoruz. Otomotiv sektöründe en önemli konuysa çalışanların bu değişime hazırlanması.Sizlere bu konuda yaşadığım küçük bir örnekten bahsedeceğim. Danışmanlık yaptığım bir şirkete otomotiv sektöründe deneyimli bir profesyoneli önemli bir otomobil yetkili satıcısına genel müdür olarak transfer ettik. İşini çok iyi bilen, isim yapmış bir profesyoneldi. Başarılı olmak için gerekli tüm süreçleri çok iyi biliyor ve uygulatacak yönetim tecrübesine de sahipti. Fakat iş görüşmelerinde verilen tam yetkiyi uygulayamadı. Yetkilerini kullanmaya kalktığında aile üyelerine takılmaya başladı. Patron eski çalışanlarından gelen geri bildirimler, çok isteyerek işe aldığı genel müdürü eleştirmeye, hatta bazen kötülemeye başladı. Maalesef genel müdür yılını doldurmadan işten ayrıldı. Ama patron değişime bir kez karar vermişti. Tekrar uzun uğraşlarla yine tecrübeli bir genel müdür işe alındı. Ama üç ay sonra yine aynı sonla karşılaşıldı. Bir deneme daha yapıldı, yine olmadı. Her değişim sonrası sürekli işten ayrılan genel müdürler eleştirildi. İş bilmezlikle, uyumsuzlukla suçlandı. Kısaca karalandılar. Daha sonra içeriden bir aday çıkarmaya karar verdiler. En tecrübeli yönetici olan muhasebe müdürünü genel müdür yaptılar. Patron “galiba bu kez doğru ismi bulduk.” diye düşünürken bu kez de otomotiv marka temsilcileri yeni genel müdürün marka vizyonu doğrultusunda hareket edemediğini, yetersiz kaldığını söyleyerek istemedi. Sonuçta en başa dönüldü. 1999’dan beri büyük organizasyonel değişimler hayata geçiriyor ya da yönetiyorum. Bugüne kadar edindiğim en önemli tecrübeyse, verdiğiniz ya da verdirdiğiniz kararın birçok kişinin hayatını etkilediği. Tam da bu sebeple verilen kararın doğru olması gerek. Danışman olarak sizin buradaki pozisyonunuz da son derece önemli. Kararı veren ya da verdiren olarak çok objektif olmalısınız. Eğer tecrübesiz bir danışman veya yöneticiyle karar verirseniz faydadan çok zarar görebilirsiniz.Değişimin hakkıyla yerine getirilebilmesi için o pozisyonu hak eden yetkin kişilerin göreve getirilmesi elzem. Tabii bu durum tek başına bir anlam ifade etmiyor. Burada pozisyonunu değiştirdiğiniz, yeni görevler verdiğiniz yöneticinizi sizi başarılı bir şekilde geleceğe taşıyacak kişi olarak düşünüyorsunuz. Hâliyle seçimler sırasında çok ciddi değerlendirmeler yapılıyor. Adayın kişiliği, zekâsı ve yetkinlikleri ölçülüyor. Bu değerlendirmeler bilimsel kriterler çerçevesinde yapılıyor. Referanslar ve geçmişteki başarıları irdeleniyor. Çalışma arkadaşlarının düşünceleri, hatta müşterilerin geribildirimleri alınıyor. Ama sonuç tüm bu sürece rağmen her zaman olumlu olmuyor.“Ya tutarsa?” yaklaşımıyla değişim yapılmazBen bu konuyu organ nakli veya vücuda takılan protezlere benzetiyorum. Vücut doku değişikliğini kolay kolay kabul etmiyor. Bunun sebebini metal veya başka bir malzemeden yapılan bir protezi veya bir başka vücutta süper çalışan bir organı uyuşmayacak olana bağlamak. İşte bu büyük yanlış oluyor. Neticede her işletmenin bir yapısı var. O yapı değişimi kabul etmiyorsa bunu değişene yüklemek bir yöntem. Ne yazık ki genelde bu yöntemi seçiyoruz.Ama asıl soru değişimi yaptıran ya da yapanın gerçekten değişim isteyip istememesi. Yoksa sadece tavsiyelere mi kulak veriyor ya da o “Rakibim yaptı ve başarılı oldu, ben de geride kalmayıp değişim yapayım mı?” diye düşünüyor? Kısaca değişim olsun diye yapılan değişimlerde doku tutmuyor çünkü bu değişimde gerçek anlamda inancın zerresi yok. Otomotiv sektöründeki liderler, “Dijital dönüşüm geliyor, son yıllardaki kazançlarımız geride kalıyor, maliyetler artıyor, tedbir almamız gerekiyor…” diyerek değişim yapmaya yöneliyor. Bu konuda onları son derece haklı buluyorum. Bu dönüşüm esnasında çok yoğun çabalarla sektörün en iyilerini vaatlerle işe alıyorlar. Tabii bunu yaparken göz önünde bulundurmaları gereken bazı hususlar var:Bu değişikliğe sizin şirketiniz hazır mı?Ağır hareket eden tembelleşmiş bir organizasyona, hızlı ve hırslı yüksek hedefleri olan bir kişi uyum sağlar mı?Şirketlerdeki tüm aile üyeleri ve yöneticiler değişime sahiplenmeyi istiyor mu?Sektörün içinde bulunduğu durum sizin yapacağınız değişimi destekliyor mu? Kendi konfor alanını yaratmış ve sizi çaktırmadan kandırmış kötü kalpli diğer yöneticiler bu değişime destek olur mu? Bir ay yüzünüze gülüp sonra sizi çok iyi tanıdıkları için sinsi sinsi yeni yönetici konusunda yanına şahitler alarak etkileyebilir mi?Yeni yöneticiden gelen değişim talepleri içerisinde sizden torpilli çalışanlar gelirse ne olur? Kıyamazsınız değil mi?Ya bu yöneticinin tecrübesine istinaden tespit ettiği “eksikler, hatalar, suistimaller” sizin aile üyelerinizden birine dokunuyorsa? O zaman ne yaparsınız? Bu konuda kısa bir örnekten bahsetmek istiyorum. Danışmanlık yaptığım bir otomobil yetkili satıcısında yedek parça departmanına bakan bir aile üyesinin yapılan denetimlerde büyük çaplı bir yolsuzluğa sebep olduğu yöneticileri tarafından tespit edildi. Ciddi bir suistimal vardı. Şirket büyük maddi kayba uğramıştı. Bu akraba yaklaşık 25 yıldır aynı işi yapıyordu ve büyük patron ona çok güveniyordu. Emin olun günlerce bu konuyu patrona nasıl anlatacakları konusunda aile üyeleri ve yöneticiler korku yaşadı. Sonunda patrona durum anlatıldı. Patron suistimali yapan akrabasını çağırıp sert bir şekilde uyardı ébir daha böyle bir şey görmeyeceğim” dedi ve konuyu kapattı! Bu işletmede duyuldu ve suistimaller farklı birimlerde artış göstermeye başladı.Liste uzar gider. Sözün özü, eğer değişim istiyorsanız gerçekten istemeniz, inanmanız ve değişimin arkasında durmanız gerek. Kısaca çok bilinçli hareket etmelisiniz. Unutmayın, doku ya da organ uymazsa sakat kalma veya yok olma riskiniz var. Bunun için doğru kişileri istihdam etmeli ve doğru danışmanlardan destek almalısınız. İşin ehli insanları dinleyin. Şirketinizi gerçek anlamda tanıyın ve verdiğiniz kararın arkasında durun. Sonuçta karar sizin.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.