İş dünyası özellikle son 20 senedir, rüzgârını teknolojik inovasyonlardan alan ve nadir görülen bir pozitif yıkımla tetiklenen muazzam değişimler geçiriyor. Böylesi kaygan ve zorlu bir zeminde şirketlerin kaderi nasıl belirleniyor dersiniz? Büyük ölçüde makro ekonomik dengeler ve yeni teknolojilere ne kadar hızlı adapte olduklarına göre…Gelişmekte olan ülkelerde faaliyet gösteren en büyük 500 şirketin yer aldığı listelerde, istisnasız her yıl yaklaşık yüzde 10 ila 20 değişiklik oluyor. Bu da her beş yılda bir ülkenin en büyük işletmelerinin yüzde 90’ının değiştiği anlamına gelir. Uzun lafın kısası, değişime ayak uyduramayan şirketlerin ömrü her geçen gün kısalıyor. Çünkü artık yerel pazarlardaki fırsatlar, küresel dev firmaların radarına anında takılıyor. Bu son teknolojileri kullanan global oyuncular, pazara düşük maliyet ve yüksek teknoloji kullanımıyla girince lokal pazar payı liderleri bir anda rekabet avantajlarını yitiriyor. Nispeten sadık bir müşteri kitlesi ve uzman çalışan kadrosuna sahip olanlarsa şanlı. İyi bir exit anlaşmasıyla, kaybetmeye mahkum işlerini kapatıp pazardan çekiliyorlar.Yeni Rekabet Avantajı: EsneklikYeni teknolojilerin diğer büyük etkisi de beş yıl öncesine kadar popüler olup strateji toplantılarında sık sık gündeme gelen “sürdürülebilir rekabet avantajı” kavramını neredeyse tamamen ortadan kaldırması. Öyle ki bu yıl rekabet avantajı yaratan bir durumun bir sonraki esamesi okunmuyor. Dolayısıyla şirketlerin sürdürülebilir rekabet avantajı peşinde koşmak yerine, daha çevik ve esnek düşünce tarzını benimsemesi ve strateji değişikliğine açık olması bir gereklilik hâline geldi.Ülkemizdeki işletmelerin büyük çoğunluğunun yönetim kadrosu sektörlerini, müşteri beklentilerini, organizasyonun davranış karakteristiğini ve finansal eğilimlerini nispeten iyi biliyor. Fakat teknoloji alanında bir anda ortaya çıkan yeniliklerin neler olduğu ve rekabet güçlerine nasıl etki edeceği söz konusu olduğunda, proaktif olmak yerine reaktif davranmayı seçiyorlar. Bu da birçok fırsatın kaçmasına, daha da kötüsü bir süre sonra sürdürülemeyecek bir rekabet eşitsizliğiyle karşı karşıya kalmalarına sebep oluyor.Şirketlerin sık düştüğü bir hata, BT departmanlarını finans liderlerinin altında konumlandırmak. Bu ne demek biliyor musunuz? Teknolojinin, şirket nezdinde asgari harcamalarla yönetilmesi gereken bir maliyet unsuru olarak görülmesi… Peki perakende, üretim ve tekstil gibi birçok farklı sektörde zaten coğrafi, politik, toplumsal olarak yeterince zorluk yaşayan işletmelerimiz, bir de bu teknolojik rekabette nasıl proaktif davranacak?Elbette birçok önemli bileşen var ama başlıca beşini şöyle sıralayabiliriz:Bakış Açısı Değişimi: Şirket sahipleri ve tepe yönetimler teknolojiyi, işlerini sürdürmek için katlanılması gereken bir masraf kalemi olarak görmeyi acilen bırakmalı ve işlerini büyütmelerini sağlayacak bir kaldıraç olarak görmeli. Hatta bu düşünce şeklinde de yeni teknoloji kullanımına keyfi tercih değil zorunluluk olarak bakılması şart.Yönetimde BT Lideri: Kısa, orta ve uzun vadede strateji belirlenirken yönetim kadrolarında satış, pazarlama, finans, üretim, operasyon departmanlarının yanında BT departmanının da kesinlikle söz sahibi olması gerek. Aksi takdirde müşteri memnuniyetinden üretim kapasitesi tahminine kadar birçok parametrede yanılma yaşanması çok olası.İdeal BT Altyapısı: İşletmelerin tüm fonksiyonlarının sağlıklı, stabil, ölçeklenebilir ve entegre bir şekilde çalışmasının BT altyapısının ideal bir şekilde oluşturulmasına bağlı olduğu çok açık. Günümüzde yerel şirketler küreselleşmeye, küresel şirketler de girdikleri yeni pazarlarda olabildiğince hızlı yerelleşmeye çalışıyor. Bunu sağlamanın en temel yollarından biri de bulut teknolojileri. Bilgi güvenliği ve BT altyapı esnekliğinin gitgide önem kazandığı bir dönemde, bulut teknolojilerinin avantajlarını şirket içi (on prem) yapıların avantajlarıyla birleştirerek işletmenize özel ideal hibrit mimariyi oluşturmak şart.Güncel Teknoloji Farkındalığı: Günümüzde yapay zekâ, büyük dil modelleri (LLM), makine öğrenmesi (ML), robotik süreç otomasyonu (RPA), low code-no code yazılımlar, konteyner mimarileri ve veri analitiği gibi teknolojiler iş modellerini ve rekabeti çok hızlı şekilde değiştiriyor. Bunlar hakkında temel seviyede bilgi sahibi olmak, bunları işlerinize uyarlamak ve sektörünüzde yaratacağı rekabet avantajına dair danışmanlık almak ihmal edilmemesi gereken adımlar. Dijital Dönüşümü İçselleştirmek: Hemen her kuruluş bu kavramı gündemine alsa da gözlemlediğim kadarıyla pek çoğu tam anlamıyla bu dönüşüme odaklanmakta sorun yaşıyor. En yaygın sebeplerini sıralayacak olursak listeyi şöyle oluşturabiliriz: Dönüşümün işletmeye sağlayacağı fayda/değer önermelerinin karar alıcılara aktarımda yaşanan aksaklıklar, dijital dönüşüm analizi yapılmaması, ilgili uzmanlığa sahip insan kaynağının yetersizliği, süreçlerin yalnızca BT departmanlarınca yönetilmesi ve sonucunda oluşan silolar, potansiyel sonuçların etki ve verimlilik analizlerinin yapılmaması. Özetle, işletmelerin dijital dönüşüm hedef ve uygulamalarını bir stratejik plan çerçevesinde ele almaları gerekiyor. Ardından da bu planın üst yönetimler tarafından sahiplenilerek organizasyona yayılması için teşvik edilmesi… Günümüz iş dünyasında fark yaratacak ve başarılı olacak kurumlar ve liderler değişim dalgasını önceden görerek buna göre teknolojik altyapısını geliştirenler olacak.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.