Bir zamanlar sadece bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz, bazen hayallerimizi süsleyen, bazen de korktuğumuz dünyayı ele geçirecek klişelerinin magazinsel yankılarına kapıldığımız yapay zekâ artık günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası. Kahve makinenizin içinden “Günaydın” diye seslenen, arabalarınızın kendi kendine park etmesini sağlayan ve belki de en önemlisi, iş dünyasının neredeyse tüm alanlarında devrim yaratan yapay zekâya nasıl hazırlandığımızı düşünmeliyiz. Sadece teknolojiye değil aynı zamanda toplumsal ve bireysel dönüşümlere de odaklanmamız gerek.Gerçekleri göz alıcı istatistiklerin ardında aramalı, görmeliyiz… Mesela 2024 itibarıyla yapay zekâ endüstrisinin $500 milyarlık değere ulaşması bekleniyor. Üstelik bu devasa rakam, sadece bir başlangıç. Önümüzdeki 10 yıl içinde bunun iki katına çıkacağı öngörülüyor. Peki bu ne anlama geliyor? Her şeyden önce, yapay zekâyla ilgili bilgi ve becerilere sahip bireylerin, iş piyasasında altın değerinde olacağı bir geleceğe doğru hızla ilerliyoruz. Bu, bir nevi dijital altına hücum dönemi. Bu sebeple yatırımlarımızı iyi yapmalıyız. Büyüleyici ve Esprili Bir Geleceğe HazırlıkYapay zekâya hazırlıklı olmak için birkaç önemli adım atmamız gerek. Biz buna büyüleyici ve esprili bir geleceğe hazırlık da diyebiliriz. İlk adım, öğrenme.Yapay zekâyı anlamak için programlama dillerini öğrenmek yeterli değil. Etik, toplumsal ve ekonomik etkilerini de kavramak gerek. Yani sadece kod sihirbazı olarak değil, fütürist olarak da hazırlanmalısınız. Mesela bir yapay zekâ size “Seni seviyorum.” dedi. Düşünmemiz gereken bunun gerçekten duygusal bir aktarımın mı yoksa sadece iyi programlanmış bir algoritmanın sonucu mu olduğu. İşte bunun gibi felsefi sorular, yapay zekâya hazırlık sürecimizin vazgeçilmez bir parçası olmalı zira bizi sadece teknik bilgiye değil, insan olmanın anlamını yeniden keşfetmeye de yönlendirir. Dolayısıyla biraz üstüne düşünelim ve sorgulamanın ne demek olduğunu hatırlayalım.Yapay zekânın en büyüleyici yönlerinden biri sanatla dansı. Sanat ve teknoloji arasında her zaman bir bağ olmuştur, değil mi? Fakat yapay zekâ bu bağı yeni bir boyuta taşıyor. Müzik besteleyebiliyor, resim yapabiliyor ve hatta şiir yazabiliyor. Ama bu yaratıcılık insan dokunuşundan tamamen yoksun mu? Yoksa yapay zekâ insan yaratıcılığının bir uzantısı mı? Bu soruların cevabı yapay zekâyle birlikte çalışırken hayal gücümüzü nasıl kullandığımızda saklı. Yapay zekâ sanatçının paletinde yeni bir renk olabilir. Ya da bir ressamın fırça darbesinde, bir müzisyenin notasında, bir yazarın kelimesinde. Hayal gücümüzü serbest bıraktığımızda yapay zekânın sınırlarını da genişletebiliriz.Yapay zekâya hazırlıklı olmak aynı zamanda merakımızı ve keşif duygumuzu canlı tutmak demek. Her yeni teknoloji gibi yapay zekâ da beraberinde bilinmezi getiriyor. Bu bilinmez keşfetmeyi bekleyen yeni dünyalar demek. Geleceğe dair duyduğumuz heyecan bizi ileriye taşıyan en güçlü motivasyonlardan biri. Bir teknoloji girişimcisi olarak, bu dönüşümün tam kalbinde yer alıyoruz. Yaratıcılığımızı, bilgimizi ve merakımızı bir araya getirerek yapay zekânın şekillendirdiği bu yeni dünyada liderlik edebiliriz. Sonuçta geleceği hayal edenler değil o hayali gerçeğe dönüştürenler kazanır. Yapay zekâya hazırlıklı olmak sadece bir teknoloji meselesi değil bir zihniyet meselesidir de. Haydi geleceğin içinde geçmişi keşfetmeye devam edelim.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.