47 yaşındaki Mary Celeste Beall uzun yıllar eşi Sam Beall’in yönettiği, Tennessee’deki efsanevi tatil köyü Blackberry Çiftliği’nde "her başarılı erkeğin ardındaki o kadındı." Ta ki 2016’da eşi ansızın ölüp gidene kadar. Yasını tutarken işin başına geçmek zorunda kalan beş çocuk annesi Mary kadınların gücünü bir kez daha tüm dünyaya göstermiş. 1976’da eşimin ailesi Blackberry Çiftliği’ni satın almış. O zamanlar küçük bir ekiple işler yürüyormuş. Kayınvalidem yemekleri pişirir, ileride eşim olacak oğluyla çimleri biçermiş. Sam’le lisedeyken çıkmaya başladık. Culinary Academy’ye kabul alınca Kaliforniya’ya taşındık. Fakat gönlünde hep bu çiftlikte bir yuva kurma arzusu vardı. 2001’de Tennessee’ye döndük. Sam ebeveynlerinden çiftliği devraldı ve 2007’de evimizi yaptırdık.Yıllarca tek görevim eşimin destekçisi olmaktı. Gece ikiye kadar restoranımız Barn’da olurdu. Ben çocukları uyandırır, okula hazırlardım. Sam sabahları birkaç saatlik uykuyla çocukları okula uğurlamak için uyanırdı. Muhasebe yüksek lisansım olmasına rağmen aile işimizdeki görevi perakende mağazaları ve iç tasarım alanlarında danışmanlık yapmaktı. Çiftlik bizim hayatımızdı. Sam her gün çalışırdı. Hayallerini aile işimizin sonsuza kadar sürmesi süslerdi. Hayata gözlerini yumduğu o gün de sıradan bir gün gibi başlamıştı. Sabah beş sularıydı. Colorado’ya kayağa gidiyordu. Gelip beni öptü.Sam’in o öpücüğünü ömrümün sonuna kadar hatırlayacağım. Öğleden sonra çocukları okuldan almak için evden çıktım. Telefonum çaldı. Arayan Sam’in birlikte kayağa gittiği arkadaşıydı. Eşimin korkunç bir kaza geçirip hemen oracıkta öldüğünü söyledi. Başta kötü bir şaka sandım. İnanmadım. Birden bağırıp çığlık atmaya başladım. Araba kullandığım o 35 dakikada bir yandan ağlıyor, bir yandan dua ediyordum. Hayatımdaki en kötü iki telefon görüşmesinden birini Sam’in ailesiyle yaptım. Sonra çocuklara nasıl söyleyeceğimi düşündüm. Babalarını kaybetmişlerdi Kahramanlarını. Bense hayatımın aşkını, 23 yıllık en yakın arkadaşımı. Yıkılmıştım.Sonra kendimi eşimin cenazesinde ayağa kalkarken buldum. Yapacağım konuşmayı yazıya dökememiştim. Fakat ailemin ve sevdiklerimizin önünde söyleyecek iki çift lafım vardı. İyi olacaktık. Sam’in gözünü arkada bırakmayacaktık. Hayallerini devam ettirecektik. Cenazeden sonra Sam’in babası “Bu işi sen yapmalısın.” dedi. Yani çiftliği benim yürütmemi istiyorlardı. Hayatımda hiç otel yönetmemiştim. Hâliyle korktum. Kafamda hiçbir plan yoktu. Tek bildiğim Sam’in Blackberry’ye dair vizyonunu yaşatmak istediğimdi. Eşim için, çocuklarımız için, kendim için ve hatta çalışanlarımız için bunu yapmalıydım. 750’den fazla çalışanımız vardı ve onlar için en zor şey Sam’in vizyonunu başka birinin devraldığını görmek olurdu. Nasıl toparlandığımı sorarsanız, işe odaklanarak. Özellikle Blackberry Mountain’ı geliştirmekle uğraşmak bana iyi geldi çünkü çiftliğe göre çok daha fazla aktivite ve macera odaklıydı. Şubat 2019’da burayı açtık. 16 yıldır arazinin mülkiyeti elimizdeydi. Sam vefat etmeden çok önce buranın planlarını yapmıştık. Adım adım, bisikletle ve arabayla arazinin her yerini karış karış keşfe çıkmıştı. (Maceracı olan oydu. Ben dört teker üzerindeki o gezintilerden bile korkuyordum.) Yeni bir şeylerle uğraşmak hepimize iyi geldi. Tüm çabamız Sam’i onurlandırmak içindi. Toplantılarda “İnsanlar burada nasıl bisiklet sürecek?” ya da “Misafirlerin odalarına yürüyerek geldiğini görse Sam çok mutlu olurdu.” gibi şeyler söylüyorduk.Sam’i kaybettikten sonra onun olmadığı bir denklem için planımızın olmadığını fark ettik. Tam o anda muhasebeci olduğum aklıma geldi. Mantıklı tarafım çalışmaya başlamıştı. Sam çiftlikte yiyecek-içecek ve aktivitelere odaklanıyordu. Bu işler tıkırında gidiyordu. Fakat tasarımı, mimariyi, pazarlamayı ve işin perakende kısmını geliştirebilirdik. Peki bunu nasıl yapacaktım? Ekibime inanarak, güvenerek ve işleri onlara devrederek. Tıpkı Sam’in ebeveynlerinin çiftliği bana bırakırken yaptığı gibi. Başlarda toplantılarda bir anda ağlama geliyordu. 10 dakika içinde kendime gelip “Tamam, iyiyim. Gözyaşlarım için özür dilerim. En azından büyük bir otel zincirinden biri gelip ‘Hayır, bunu yapamazsınız.’ demediği için şanslıyız, değil mi?’” diye düşünüyordum. Biraz çılgın kararlar almak için kendimize izni verdik. İşin sihri tam da buradaydı.Bu yazı, Inc. Türkiye Kasım-Aralık 2024 sayısında yayınlanmıştır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!