Son yıllarda iş dünyasında meslek ve görev tanımları durmadan değişiyor. Çalışanlarsa bu yeni gerçeklik karşısında kaygı ve tedirginlik içerisinde. Bu nur topu gibi kaygımız literatüre geçerek bir isim bile aldı: Eskime korkusu veya yaygın İngilizce kullanımıyla FOBO (Fear of Becoming Obsolete). FOBO çalışanların, yapay zekânın yükselişi ve teknolojik gelişmeler nedeniyle becerilerinin veya iş hayatındaki rollerinin önemsiz hâle gelebileceğine dair korkularını ifade ediyor. Bu elbette çok yerinde bir korku, çünkü çalışanların şu anda sahip olduğu beceriler, özellikle otomasyonun iş dünyasındaki ağırlığının artmasıyla güncelliğini yitiriyor ve eskiyor. FOBO’yla birlikte dilimize pelesenk olmuş bir diğer terim de deskill. Yani vasıflı bir çalışanın sahip olduğu becerilerin teknoloji, otomasyon veya iş süreçlerinin değişmesi gibi nedenlere bağlı olarak değersizleşmesi, yok olması. Kısaca çalışanın vasıfsızlaşması.McKinsey & Company Türkiye’nin “İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü” başlıklı çalışmasına göre, yapay zekânın da etkisiyle 2030’a kadar 8,9 milyon yeni iş pozisyonun oluşacağı ve gerekli yetkinliklerin yüzde 65 oranında değişeceği öngörülüyor. Bu süreçte kariyer odaklı eğitimlerin yanı sıra sürekli öğrenme ve kendini geliştirme her zamankinden daha önemli hâle geliyor. Türkiye’de işgücünün sahip olduğu yetkinlikleri geliştirmesi ve yeni meslekler için yetkinlik kazanması, yetenek dönüşümü için önemli rol oynuyor. Bu dönüşümü gerçekleştirebilmek için Türkiye’nin işgücünü oluşturan 21,1 milyonun mevcut mesleğinde çalışırken teknolojiden yararlanarak yeni yetkinlikler geliştirmesi gerekecek. Bu grupta yer alan 2 milyon kişininse, farklı sektörlerde çalışabilmek ya da yeni meslekler edinmek için yetkinlikler kazanması gerekecek. Dolayısıyla profesyonellerin yeni beceriler ve teknolojiler öğrenerek, mevcut rollerinde daha verimli ve etkili hâle gelmesi artık bir seçenek değil zorunluluk.Teedo olarak, beyaz yakalıların öngörülen bu geleceğe nasıl hazırlandığını ve online eğitim ve çalışma kültürüne dair eğilimlerini anlamak amacıyla 2024’te bir araştırma yaptık. Bu online araştırmada örneklemimizi İstanbul, İzmir ve Ankara’da yaşayan, 25-50 yaş aralığındaki beyaz yakalılarla oluşturduk. Türkiye’de çalışanların mesleki eğitim ve kariyer hedeflerine dair ilginç ve bir o kadar da anlamlı değişimler keşfettik. Çalışanların öncelikleri, beklentileri ve kariyer planları artık eskisi gibi değil. Özellikle beyaz yakalıların kariyer ve eğitim tercihlerini iş dünyasında artan rekabette güçlü kalabilmek belirliyor. Öne çıkan bazı bulgularsa şöyle:Geçtiğimiz dönemin yıldızı liderlik eğitimleriAraştırmaya katılanların yüzde 51’i daha önce online bir mesleki eğitim aldığını ifade ederken, alınan eğitimler arasında “Liderlik Eğitimi” yüzde 24 oranıyla ilk sırada yer aldı. Bu sonuç bizlere son yıllarda beyaz yakalı çalışanlar arasında liderlik eğitimine ilginin arttığını gösteriyor. Bu eğitimlerin modern iş dünyasında etkili liderlik ve yöneticilik becerilerinin geliştirilmesi açısından kritik rol oynadığı aşikâr. Özellikle pandemiyle birlikte teknoloji ve iş dünyasındaki hızlı değişimler, çalışma modellerinin dönüşümü, farklı jenerasyonların bir arada çalışması, toplumsal krizler, artan rekabet ve sürdürülebilirlik gibi faktörler, liderlik kavramında kabuk değişimini beraberinde getirdi. Bugün iş dünyası yöneticilerin ve potansiyel liderlerin daha esnek, kapsayıcı, insan odaklı, dayanıklı, çevik, uyumlu ve stratejik olmalarını gerektiriyor. Yetenek ve becerilerini yeni dünyayı ve günümüz ihtiyaçlarını anlamak üzere geliştirmelerini zorunlu kılıyor. Bu nedenle liderlik eğitimi artık yalnızca üst düzey yöneticiler için değil, geleceğin liderleri olarak görülen beyaz yakalılar için de vazgeçilmez bir kariyer yatırımı hâline geliyor.Yapay zekâ, mesleki eğitimlere de damgasını vurduAraştırmamızda da artık klişeleşmiş “Yapay zekâ işimizi elimizden alacak mı?” sorusu bir kaygı unsuru olarak karşımıza çıktı. Araştırmaya göre beyaz yakalıların önümüzdeki iki yıl içinde en fazla eğitim almak istedikleri konuların başında yüzde 36’yla yapay zekâ geliyor. Liderlik, veri analizi, işletme-yönetim, proje yönetimi, finans, insan kaynakları, pazarlama, sürdürülebilirlik, satış, sağlık gibi konulardaki eğitimler takip ediyor. Beyaz yakalıların teknoloji ve yazılım eğitimlerine artan ilgisi yetenek ve iş kaybına dair duydukları korku ve kaygıya, yani tam da girişte ifade ettiğim FOBO’ya işaret ediyor. Bu sonuçlar çalışanların, yapay zekâya, otomasyona ve dijital teknolojilere yenilmemek ve yeni dünyada eskimemek için kariyerlerine yatırım yapmaları gerektiğine dair inançlarını gösteriyor. Mesleki eğitimler beyaz yakalıların göz bebeği: Gelişim ve uzmanlaşma bir aradaBir başka bulguysa beyaz yakalıların eğitim tercihlerindeki değişime odaklanıyor. Geleneksel olarak uzmanlaşmaya yönelik olan eğitim taleplerinin yanı sıra, daha geniş kapsamlı gelişim programlarına da ilgi duyduklarını gözlemliyoruz. Çalışanlar sadece belirli bir konuda derinleşmek yerine, kendilerini farklı alanlarda geliştirme eğiliminde.Bu durumun iş dünyasına iki yönlü etkisi var: Bir yandan, işverenler daha esnek ve çok yönlü çalışanlara ihtiyaç duyuyor. Çünkü modern iş dünyasında görev tanımları hızla değişebiliyor ve çalışanların bu değişime ayak uydurması gerekiyor. Öte yandan çalışanlar kişisel gelişim ve iş tatmini sağlamak amacıyla öğrenmeye açık, yenilikçi yaklaşımlar benimsiyor. Eğitimin bile cinsiyeti varİş dünyasında olduğu gibi, eğitimde de teknoloji erkek-merkezli, İK kadın-merkezli. Cinsiyet kırılımına bakıldığında, yazılım/IT ve yapay zekâ eğitimi aldığını belirten erkeklerin sayısı kadınlara oranla çok daha yüksek. İnsan kaynaklarındaysa durum tam tersi. Fakat yine de konu yapay zekâ olduğunda, bu eğitimlerde kadın-erkek dağılımı nispeten daha dengeli. Yani yapay zekâ konusunda kadınlar meydanı erkeklere bırakmayacak gibi gözüküyor.Kendi işini yapanların (şirket sahibi/işveren) en fazla eğitim aldığı alansa e-ticaret. İkinci sırada pazarlama, üçüncü sıradaysa yapay zekâ geliyor.Eğitim desteği iş değişikliğinde motivasyon sebebiİşletmelerin hedeflerine ulaşmak için yüksek nitelikli çalışanlara ihtiyaç duydukları, bu çalışanların da motive olduklarında o şirkette çalışmaya devam ettikleri ortada. Araştırmamızda da, şirketlerin sunduğu eğitim ve gelişim fırsatlarının (yüzde 61’le) çalışanların yeni bir işe geçip geçmeyeceklerini belirlemede önemli bir kıstas olduğunu gördük. Her 10 katılımcıdan altısı “Online eğitimler işimde performansımı ve motivasyonumu artırıyor” diye cevap verirken, yine katılımcıların yüzde 60’ı eğitim desteğinin şirket seçimi üzerinde etkili olduğunu vurguladı. Araştırmaya katılanların yaklaşık yarısı mesleki eğitim sertifikalarına sahip olmanın terfi ya da daha iyi maaş almasını sağladığını söyledi. “Mesleki eğitim sertifikasına sahip olmak daha kolay iş değişikliği yapmamı sağlıyor” diyenlerin oranıysa yüzde 64.Değişmeyen tek şey değişimTüm bu bulgulara baktığımızda, geleceğin iş dünyasında sürekli öğrenme ve kariyer odaklı mesleki eğitimlerin yeri oldukça net bir şekilde ortaya çıkıyor. Yeni beceriler edinmek veya mevcut yetkinlikleri geliştirmek artık hem çalışanlar hem işverenler için ortak bir hedef hâline gelmeli. Değişime direnmek yerine, değişmeyen tek şeyin değişim olduğunu kabul etmek ve FOBO’yu, kişisel ve mesleki gelişimimiz için bir fırsat olarak görmek bu rekabette ayakta kalabilmek için iyi bir başlangıç olacak. İş dünyasında sadece uzmanlaşmak değil, aynı zamanda esnek ve çok yönlü olmak da önemli. Ancak bu şekilde geleceğe umutla bakabilir ve hazır olabiliriz.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir. Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.