Nedense iş dünyası hep hedefleri konuşur. Hayallerin pek esamesi okunmaz. Halbuki hayaller olmadan hedefler neye yarar? Belki kendimizi iyi hissetmeye ve geleceğin kontrol altında olduğuna dair sahte bir güvene… Hayaller ve HedeflerHedef, baştan sona belli bir rotada belirli performans metrikleriyle gitmeyi ve onu tamamlamayı ifade eder. Bazen bir kitabı bitirmek, bazen de bir yere ulaşmaktır. Hayal de nasıl gideceğinizi bilmediğiniz bir yola çıkma isteği. İşte bu yüzden ayakları yere basan hayaller kurmak zor. Ama imrenerek baktığımız teknolojik gelişmeler de bu hayallerden doğuyor.İş dünyasının hayallerden korkma ve uzak durma sebebi bu belirsizlik ve kısa zamanda sonuç görme isteği. Bu sebeple tanımı doğru yapmak ve beklentileri buna göre şekillendirmek gerektiğine inanıyorum. Bunun için iki girişimcinin örneğini paylaşmak istiyorum. İlki Barselona’da yemek sanatçısı olan Nacho, diğeriyse İzmir’de teknoloji, tasarım ve yenilik üzerine çalışan Osman. Her ikisi de önce imkânsız görünen bir hayal kurdu. Nacho’nun o zamanlar kurduğu hayale verdiği isim yerçekimsiz yemeklerdi. Şu sorudan yola çıkmıştı: Yemeği ağzımıza götürmek yerine yemek bize doğru gelse? İlk yaptığı iş yerçekimsiz ortamda yemek yeme deneyimini test etmek oldu. Bununla beraber akademik literatürde konu üzerine çalışan bilim insanlarının yazdıklarını araştırarak onlara ulaştı. Ardından onlarla çalışarak yemeklerdeki manyetizma ve metal ilişki üzerine prototipler üretti. En son versiyonda yemeği helyumla birleştiren bir cihaz icat etti ve fikrini uçan yemek olarak güncelledi. Geçtiğimiz sene ticarileştirdiği bu cihaz ve ürünü Barselona’daki en üst kalite restoran ve barların büyük bir bölümüne satmayı başardı.Osman da aynı şekilde imkânsız görünen bir hayalin peşinden gitti. Onun fikri şekil değiştiren lavaboydu. Sayısız prototip, yöntem ve deneme sonucu makyaj masasını andıran tezgâhı lavaboya dönüştürmeyi başardı. Elinizi yıkamak istediğiniz zaman silikondan yapılmış tezgâh otomatik olarak lavabo şeklini alıyor, suyu akıtıyor ve elinizi çektiğiniz zaman mekanizmadan çıkan silecekler tezgahı temizliyor ve kuru kullanıma hazır hâle getiriyor.Bu örneklerin ortak noktası uğrunda çalışmaya değer bir vizyona sahip olmak ve uzun vadede bu hayal için bilimsel yöntemler kullanmak. Peki hayal kurma pratiğini artırmak isteyen girişimciler ne yapmalı? Önerilerimi beş başlıkta topladım.1. Kaynak ve imkânınız olsa ne yapardınız?İş dünyasının hayal kurmaktan kaçınmasının en temel sebebinin bilinmez geleceğe dair korku ve bugünün bilgilerine tutunma ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Korkunun temelinde başarılı olma ihtimali düşük hayaller için harcanacak insan, zaman ve para kaynağının israf olarak görülmesi var. Dolayısıyla hayal kurmanın önündeki engelin iyi saptanması gerek. Böylece maddi kaynak sıkıntısının ortadan kalktığını varsaydığımızda hayal kurmak için yeterli alan ve becerimiz olup olmadığını anlar ve varsa kaynak dışındaki sorunları tespit edebiliriz.2. İşinizi 10 kat büyütmek için ne yaparsınız?Birçok şirket işini yüzde 10, 20, 30 büyütmek için planlar yaparak hedefler koyar. Bu sayede mevcut işi geliştiren ve verimlilik artışı getiren projeler üretiyor. Bunlar gerekli ama sadece bir zihin egzersizi olarak işinizi 10, 20, 30 kat büyütmeyi hedefleseniz ne olurdu? Google’ın ay atışı düşüncesi de dönemin Amerikan başkanı John F. Kennedy’nin 1961 yılında yaptığı konuşmada on yıl içinde aya gitme hayaline referans veriyor. O zaman için imkânsız görünen bu hayal sekiz yıl içinde gerçekleşti. Bugün geldiğimiz noktaysa hepimizin malumu. Dolayısıyla büyük hayaliniz işe yaramasa bile sadece bu egzersizi yapmak ve üzerinde çalışmak bugün aklınıza gelmeyen yeniliklerin doğmasını sağlayabilir.3. Şirketinizi yeniden kurmak ve işinizi sıfırdan tasarlamak gerekse ne yapardınız?Şirketler sorunları çözerken kaynaklarını en verimli şekilde kullanmaya odaklanır ve bugüne kadar geliştirdikleri her şeye bağımlı olurlar. Literatürde bunun adı yol bağlılığı (path dependency) olarak geçer. Tıpkı bir yerden bir yere giderken rota seçmek gibi. Otobana girdiysek başka bir yola geçmek için ancak bir sonraki çıkışa gitmemiz gerekir. İş hayatında da bir stratejiyle ilerlemeyi seçtiysek yeni bir stratejiye geçiş yapmak o kadar kolay olmayacaktır. Ancak işi sıfırdan kurduğumuzda bugün ne yapacağımızı düşünmek değişen koşullarda stratejiyi adapte ederek yön belirlemeye de yardım eder.4. Ya olsaydı?Önceki soruların genellemesi olan bu şablonla uç senaryoları düşünün ve işinizle ilgili tabu bile olsa yeni sorular sorun. Dünyanın bir ucuna taşımak gerekse aynı işi nasıl yapardık? Ciromuz on katına çıkmış olsa organizasyon yapımız ve müşteri ilişkilerimiz neye benzerdi? Şirketten hiyerarşiyi kaldırsak ve şirket içinde radikal şeffaflıkla hareket etsek ne olurdu? Disney’le işbirliği yapsak nasıl olurdu? Bu soruları çoğaltmak mümkün. Önemli olan şirketinizde bu soruları soracak güven ve samimiyete dayalı kültüre sahip olabilmek. Bu kültürü geliştirmek için bir sonraki önerimi şirketinizde kullanabilirsiniz.5. “Evet ama” değil “evet ve hatta”Sorduğunuz sorulara cevap verirken neden olmayacağına odaklanıp “evet ama” demek yerine hayali büyütmek için “evet ve hatta” deyin ve uçuk kaçık fikirlerle çözümü zenginleştirin. Gereksiz gelse de yenilikçi fikirler için öncelikle sınır tanımadan açılmak ve hayali olabildiğince büyütmek gerekiyor. Bu egzersizi yaptırdığım gruplar kısa süre içinde doğru ortamda ne kadar yaratıcı olabildiklerine kendileri de şaşırıyor. Bunu günlük konuşmalarınıza dahil ettiğinizde sıradan toplantıların çok daha verimli geçtiğini, güven ortamı ve çalışan bağlılığının arttığını göreceksiniz.Güçlü hayalleri, hayalcilikten ayıran da bu sistematik ve kolektif düşünce. Böylece soyut hayallerinize giden yol her hedefle biraz daha belirginleşir. Hayalleriniz kadar geniş bir dünya dilerim."Bu yazı, Inc. Türkiye Nisan 2024 sayısında yayınlanmıştır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!