Startup kurucuları aşırı strese maruz kalıyor. Ürün-pazar uyumunu sağlamanın zorluğu, kısıtlı bütçeler, finansman bulma çabası… O kadar çok şeyle uğraşıyorlar ki… Her gün, aldıkları her kararla şirketin kaderini belirliyor, belki ölüm kalım savaşını veriyor; bunu yaparken de çalışanlarının ekmek parasını, yatırımcıların sermayesini ve kendi kişisel birikimlerini riske atıyorlar. Startup Snapshot’ın Konuşulmayan Bedel: Stresin Startup Kurucuları ve CEO’lar üzerindeki Etkisi isimli araştırmasında görüldüğü gibi, kurucuların yüzde 72’si girişimcilik macerasının ruh sağlığı üzerindeki negatif etkisinden dem vuruyor. Çalışmaya katılan kurucuların yüzde 44’ü yüksek stres seviyesinden, yüzde 37’si anksiyeteden, yüzde 36’sı tükenmişlikten ve yüzde 13’ü de depresyondan mustarip.Ruh sağlığı sorunları kurucular arasında bu kadar yaygın olsa da girişimcilerin ruh hâlini anlamak için yürütülen araştırma sayısı o kadar da fazla değil. Halbuki bu tür çalışmalar, girişimcilerin zihinsel sağlıklarını gözetmenin ve psikolojik dayanıklılıklarını artırmanın yolunu aydınlatabilir. Böylelikle girişimlerinden elde ettikleri kârı bile artırabilirler.Kurucuların ruh sağlıklarını yönetme konusunda neler yapabileceklerini daha iyi anlamak için sektörden üç uzmanla konuştuk. İşte tavsiyeleri:Strese bakışınızı masaya yatırınStres, performansı artırmak için kullanılabilir. Bu, ne kadar stresli olduğunuza değil stresi nasıl gördüğünüze bağlı. ABD Donanması’na bağlı Deniz Hava Kara Komandoları (Navy SEAL) üzerine yapılan bir araştırmaya göre, stresi üstesinden gelecekleri bir zorluk olarak gören insanlar, engel olarak görenlere kıyasla daha iyi performans gösteriyor. Çünkü strese bazen güçlerini kanıtlamalarını sağlayacak bir araç, bazen de yeni bir beceri edinmek için bir fırsat olarak bakıyorlar. Güçlendirici stres yaklaşımı olarak da bilinen bu düstur, kurucuların stresi üstesinden gelinecek bir engelden ziyade kişisel olarak gelişmelerini sağlayacak yapıcı bir unsur olarak benimsemeleri anlamına geliyor.İyileşmeye öncelik verinTükenmişlik aslında stresin kendisinden değil, stresten kurtulamamaktan kaynaklanıyor. Önde gelen atletler ve girişimcilerle çalışan performans psikoloğu Doktor Alex Auerbach’a göre “özünde stres, beyniniz ve vücudunuzun ağır bir işe girişmeden önce yaptığı hazırlıktır. Dinlenip toparlandığınız sürece stres sizi istikrarlı bir gelişime ve büyümeye götürebilecekken toparlanmaya hiç fırsat vermediğiniz takdirde bir probleme dönüşür. Tükenmişlik hissi tam olarak bu şekilde ortaya çıkar.” Bu nedenle girişimciler, stresli dönemlerin ardından en iyi şekilde nasıl kendilerine geleceklerini düşünmeli. Tabii bu stresli süreçten önce, gerekli toparlanma için nasıl zaman ayıracaklarını da hesaba katmalılar.Destek alabileceğiniz bir grup bulunGirişimcilik yalnız ve izole edici bir yolculuk olabilir. Yenilikçi fikirler genelde şüpheyle karşılanır ve bu durum girişimcilerin sürekli kendilerini kanıtlamak zorunda hissetmelerine sebep olur. Üstelik kurucular yaşadıkları stres ve zorlukları yakın arkadaşları ve aileleriyle paylaşmakta bile güçlük çekiyor. Startup Snapshot’ın verilerine göre kurucuların yüzde 81’i yaşadıkları stresi, korkuyu ve zorlukları ailesi ve eşleri dahil kimseyle paylaşmıyor. Ve bu onları daha da yalnızlaştırıyor. Zell Girişimcilik Programı’nın yöneticisi Ori Schnitzer, girişimcileri diğer kurucularla tanışıp deneyimlerini paylaşmaları için teşvik ediyor. Genç Başkanlar Organizasyonu (YPO) ve Girişimciler Kuruluşu (EO) gibi topluluklar ve forumların yanı sıra üniversitelerin ve hızlandırma programlarının mezun ağlarında, benzer dertlere sahip kurucular bir araya geliyor. Buna gibi oluşumlar, girişimcilerin hem kişisel hem mesleki sorunlarını gizlilik ve saygı çerçevesinde açıkça tartışabileceği bir atmosfer yaratıyor. Bu sayede bu deneyimleri bir tek kendilerinin yaşamadığını, birçok kurucunun da benzer yollardan geçtiğini fark ederek yalnızlık hissini hafifletebiliyorlar. Kimliğiniz girişimcilikten ibaret olmasınKurucuların, tüm benliklerini işleri üzerinden tanımlaması tehlike çanlarının çalmaya başladığını gösterir. Girişimcilerle çalışan psikolog ve psikiyatrist Dr. Michael Freeman şöyle diyor: “İş kurmak ve büyütmek yaptığınız işten ibarettir. Kim olduğunuzu tanımlamaz. Pek çok girişimci, iş kimliğini kişisel kimliğiyle karıştırma hatasına düşüyor ve bu da büyük sorunlara yol açabiliyor. Bu sorunlar en çok da işlerinde başarılı olduklarında ya da tam tersine, dibe vurduklarında gün yüzüne çıkıyor. "Kişiliğinizin tek bir boyutu olmamalı. Bunun için hayatınızda, yaptığınız işten bağımsız aktivitelere veya insanlara yer vermek önemli. Doktor Freeman girişimcilere işleriyle uzaktan yakından alakası olmayan bir ilgi alanı bulmalarını öneriyor. Bu bir hobi, spor ya da seyahat planı bile olabilir. İş dışında herhangi bir şey üzerine düşünmek bile başlı başına eğlenceli ve heyecanlandırıcı olacaktır. Girişimci kimliğinizin sizi ele geçirmesinin önüne geçmenin bir diğer yolu da bu dünyanın dışından insanlarla arkadaşlığınızı devam ettirmektir. Mesela girişimcilik evreniyle alakası bile olmayan çocukluk arkadaşlarınızla iletişim kurun. Farklı konular hakkında konuşmak size dünyanın startupınızdan ibaret olmadığını hatırlatır. Ayrıca işinizi başarıya ulaştırmak için aldığınız risklerin sonucu ne olursa olsun destek alabileceğiniz kişilerin olduğunu görüp girişimcilik hayatının günlük stresini de yatıştırabilirsiniz.Orijinal yayın tarihi: 4 Ekim 2023Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.