Türkiye kendine özgü ekonomi politikaları olmayan, küresel güçlerden devşirdiği politikalarla kendi yağında kavrulan bir ülke. Hâliyle dünyanın önde gelen taklit ekonomilerinden birinde yaşayıp yaratıcılık üzerine yazmak kolay değil. Neyse ki konumuz ekonominin değil de girişimcinin yaratıcılığı. Girişimcilikte öylesine güçlü denetim mekanizmaları var ki kolaya kaçamazsınız. Özgün iş fikirlerinin birçok elemeden geçtikten sonra ürün ya da hizmete dönüştüğü bir alandayız. Girişimciler öncelikle yüzlerce farklı iş fikri içinden kendilerine en uygun olanlarını seçer. Ardından bu iş fikirleri yatırımcıların karşısında sorguya çekilir. Bu aşamayı geçince de pazarda nihai kullanıcının beğenisine sunulur. Tüm bu süreçleri geçebilmek içinse makulun dışına çıkıp olağandışı ve aykırı olmak gerek.Girişimcilik dünyasında yaratıcılık, yenilikçi ve fırsat temelli bir düşünme biçimi. Dolayısıyla üzerine en çok kafa yorulan alanlardan biri. Kimileri yaratıcılığı “çılgın bir çizgi” olarak tanımlar. Gerçekten de birçok kişi yaratıcılığı uçuk fikirlere ve hayallere çıkan, fantezilerle dolup taşan bir yol olarak görür. Buna karşın daha muhafazakâr bakanlar yaratıcılığın yalnızca yeni bir fikir üretmekle ilgili olduğuna inanır. Kimisi de daha alaycı bir yaklaşımla boş bir fantezi sanar. Yani yaratıcılık, anlamı farklı şekillere bürünebilen bir olgu.Geçmişte daha çok müzik, edebiyat, plastik sanatlar ve mimarlık alanlarıyla ilişkilendirilen yaratıcılık iş dünyası ve girişim ekosisteminin de temeli. Her girişimci aynı zamanda büyük hayallerin peşinde koşan yaratıcı bir kâşif. Açık ve potansiyel ihtiyaçları keşfetmek ve bu ihtiyaçları kârlı ve verimli bir şekilde karşılayacak ürün ve hizmetleri geliştirmenin temelinde yaratıcılık yatar. Bazen hiç kimsenin aklından geçmeyen bir ürün var edecek, bazen de başarısız bir projeyi yeniden ayağa kaldıracak çözümü yaratıcı beyinler bulur.Yaratıcılık ve yenilik uzun yıllar birbirinden ayrı iki kavram olarak ele alındı. Yaratıcılık genellikle sanatla ilişkilendirilirken, bilimsel keşifler veya teknolojik ilerlemeler yenilikle bağdaştırıldı. Fakat 21’inci yüzyılın başından itibaren bu sınırlar muğlaklaştı. Yaratıcılık ekonomik büyümenin itici gücü hâline geldi. Bugün bireysel ve kolektif anlamda yaratıcılık ve yenilik gelişimin anahtarı. Yaratıcılığın kökleri nerede saklı?Yaratıcılık doğuştan mı geliyor yoksa çok çalışarak kazanılan bir yetenek mi? Hangi alanda olursa olsun yaratıcılık çevresel koşullarla ilgili. Sanatta, edebiyatta doğuştan gelen yeteneğin önemi yadsınamaz. Fakat iş girişimciye geldi mi yaratıcılık demek çok çalışmak demek. Modern insanın hayatını büyük ölçüde kolaylaştıran keşiflerin sahibi Nikola Tesla her biri çok önemli birer ürüne dönüşen keşiflerini günde 20 saat çalışarak gerçekleştirdi. Çok yaratıcı bir beyine sahip olmasına karşın aşırı çalışmaktan hiç geri durmamıştı. Bu nedenle girişimcilere başarısızlıktan korkmamaları ve her başarısız denemeden bir ders çıkarıp bir sonraki iş fikrine yönelmeleri önerilir.Yaratıcılığı tetikleyen faktörlerYaratıcı doğulmaz, olunur. Fakat bazı faktörler var ki onlar olmadan içinizdeki yaratıcılık canavarını kışkırtmak da pek mümkün değil. Zekâ: Kişinin yüksek zeka kapasitesine veya IQ seviyesinden bağımsız olarak izleme, değerlendirme ve karar verme süreçlerine referans veren bir yaklaşım söz konusu. Yani çevresini gözlemleyen, tartan, fırsatları belirleyen, çözüm üreten ve hızlı karar veren girişimcinin yaratıcılığı daha fazla.Bilgi: Yaratıcılığı besleyen en önemli kaynak bilgidir. Bilgiye ulaşmak için onun nerede olduğunu ve nasıl elde edileceğini bilmek gerek. Google’ın bu anlamda yaratıcılığı olumsuz etkilediğini düşünenler var. Zira faydalı bilgiyi ortaya çıkarma süreci, bilginin nerede olduğunu bilmeyi mümkün kılar. Google’daki arama bunun yerini tutmaz. Eğitim: Yaratıcılığın sac ayaklarından biri de eğitim. Ezberci, basmakalıp, kuralcı ve katı disipline dayalı eğitim sistemleri kişinin yaratıcılığını öldürür. Kişiye özgürlük veren, analitik ve deneysel sistemlere dayalı bir eğitimle kişinin yaratıcılığı ön plana çıkar. Düşünme stilleri: Yaratıcı insanlar sadece yenilikleri sevmekle kalmaz, sorunlara bambaşka bakar. Yeni mücadeleler üstlenmeyi ve bir şeyleri kendi yöntemleriyle aşmayı sever. Farklı bakış açılarını denemek, sorgulamak, akla gelmeyen ihtimalleri dikkate almak en büyük özellikleri. Farklı düşünme stillerine sahip kişiler akışkan ve değişkendir. Öğrenmekten ve daha iyi olma fırsatlarını değerlendirmekten kaçınmaz. Kişilik: Belirsizlik karşısındaki tutum, engelleri aşma konusundaki kararlılık, büyüme isteği, hırs, risk alma ve kendi hatalarını düzeltme konusundaki duruş, pek çok yaratıcı insanın ortak kişilik özelliğidir.Motivasyon: Araştırmalara göre insanlar hedef değil görev odaklı çalıştıklarında daha yaratıcı oluyor. Ayrıca içsel motivasyonun yaratıcılığı daha fazla tetiklediği belirtiliyor. İkisinin birleşimi, yaratıcılığı daha üst seviyeye taşıyor. Çevre: Yaratıcılığı destekleyen kurumsal bir ortam olmadan tüm çabalar boşa. Kurumlar, yaratıcı fikirleri destekleyerek vücut bulmasına yardımcı oluyor. Nasıl mı? Bu fikirleri destekleyerek. Başta aile, eğitim kurumları, sosyal çevre olmak üzere teknoparklar ve kuluçka merkezleri de bu tür kurumlar arasında sayılabilir. İçinde bulunduğumuz makro ve mikro çevredeki tüm faktörler, ekonomik parametreler, doğal ve sosyal çevre, yasal düzenlemeler ve teknolojik gelişmeler yaratıcılıkla doğrudan ilişkili. Bunun bir kamu politikası olarak düşünülmesi Silikon Vadisi gibi oluşumların ortaya çıkmasını sağlar. Bu tür çekim merkezleri oluşturmak yaratıcı beyinleri bir araya toplar ve güçlü sinerjilerin çarpan etkisiyle daha büyük katma değerlerin üretilmesine yardımcı olur.Yaratıcılık girişimcinin yeteneği değil mesleğiGirişimci açısından yaratıcılık giderek rutin hâle geliyor. Sayısı her geçen gün artan kompleks problemlerin çözümü için yeni olasılıklar geliştirmeye ihtiyaç var. Bu nedenle girişimci, yaratıcılığı bir çalışma metoduna dönüştürmek zorunda. Müzisyenlerin, şairlerin, ressamların beklediği ilham perisini girişimcilerin bekleyecek zamanı yok. Girişimcinin perisi, varsa takımın arkadaşıdır. Girişimcinin yaratıcılığı gün batımı, güz yaprakları, denizin dalgaları gibi hoş ve romantik sahneler yerine yıpratıcı ekip toplantıları, sektör araştırmaları ve risk analizleriyle a harmanlanır. Ayrıca girişimci yaratıcı fikri bulup bir kenara çekilemez. Zira girişimci, tek başına hareket eden ve “buldum” çığlıklarıyla ortaya çıkan bir profil olmaktan çok, sosyal bir grubun üyesidir. Bu topluluk geleneksel ürün, hizmet ve süreçlerin yerini alabilecek yenilikleri yaratmak üzerine kurulu bir iş bölümü etrafında şekillenir. Bu nedenle de girişimcilik konuşulduğunda yazarın, bestekârın, ressamın adı yerine marka, şirket, ürün adı çıkar karşımıza.Bu yazı, Inc. Türkiye Eylül 2024 sayısında yayınlanmıştır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!