Peter Drucker’ın artık duymaktan sıkıldığımız “Kültür stratejiyi kahvaltıda yer.” sözünün girişimcilik ekosistemini değerlendirirken aynı oranda dikkate alınmadığını söyleyebilir miyiz? Girişimcilerin başarılı ya da başarısız olma nedenleri kurucuların kişilik özellikleriyle birlikte analiz edilirken belki de soyut bir kavram olduğu için kültür etkisinin göz ardı edildiğini görüyoruz. Kültür etkisini daha iyi tanımlamak ve anlamak için Bryan Walker ve Sarah A. Soule rüzgâr metaforunu kullanıyor. Rüzgârı göremezsiniz, tutamazsınız ama etkisini çok yoğun bir şekilde hissedersiniz. Bazen sizi yavaşlatır bazen de güçlendirir. Aynı kültür gibi…Kültürü belirleyen nedir?AWS (Amazon Web Services) tarafından yapılan bir araştırmada girişimcilerin yüzde 86’sı kültürün şirketlerinin büyümesine katkısı olduğunu, yüzde 85’i de olumlu kültürün hem fon bulmayı hem de yeni yetenekleri çekmeyi kolaylaştırdığını söylüyor.Bir girişimin kültürünü etkileyen unsurların en başında kurucularının kişilik özellikleri olsa da aslında büyük fotoğrafta ülke kültürünün ve hatta bulunduğu kıtanın dinamiklerinin de çok belirleyici olduğunu görüyoruz. Önce PC teknolojisi, sonra yazılım ve internet, son olarak da yapay zekâ gibi dönüştürücü teknolojilerin gelişiminde Amerika açık farkla başı çekiyor. Pitchbook tarafından hazırlanan dünyanın en iyi startup şehirleri listesinde ilk 20’de hangi kıtaların ne kadar temsil edildiğine baktığımızda da Avrupa’nın geride kaldığı çok net bir şekilde fark ediliyor. Listeye giren ilk 20 şehirden dokuzu ABD’de, beşi Çin’de. Aynı listeye Avrupa kıtasından sadece Londra (yedinci) ve Berlin (20’nci) girebilmiş. Çin’deki beş şehre Seul, Tokyo ve Singapur’u da eklediğimizde, dünya girişimcilik ekosistemine Amerika ve Asya’nın şekil verdiğini görüyoruz. Avrupa’daysa bilimsel araştırmalar, iklim teknolojileri, finansal teknolojiler gibi seçilmiş alanlarda bir derinleşme var.Coğrafya kader midir?Avrupa’nın geride kalmasının arkasında yatırım kaynakları gibi birçok farklı neden olsa da çalışma kültürünün etkisinin azımsanmayacak kadar büyük olduğunu söyleyebiliriz. Norveçli petrol fonu Norges Bank Investment’ın CEO’su Nicolai Tangen, Financial Times’a verdiği söyleşide Avrupa’nın daha az çalıştığı, daha az hırslı olduğu ve risk almaktan daha çok korktuğu için Amerika’yla arasındaki farkın büyüdüğünü öne sürüyor.Aynı şekilde Spotify’ın kurucusu Daniel Ek, Oksijen’e verdiği röportajda Avrupa’da yetenek havuzu çok büyük olmasına rağmen girişimcilik ekosisteminin potansiyeline ulaşabilmesi için önce temel bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç duyulduğunu söylüyor. Avrupa’da başarısızlıklara odaklanıldığını, Amerika’daysa büyük başarıların peşinden gidildiğini öne süren Daniel Ek’in bu düşüncesi, Avrupa’dan hiçbir zaman bir Elon Musk ya da Mark Zuckerberg gibi isimlerin çıkamayacağını da bir anlamda doğruluyor.Kültür konusu dönüp dolaşıp hem birey hem girişim hem de toplumsal olarak risk almakla ve hata yapmakla ilişkimize geliyor. Avrupa’da hata yapmak utanılacak ve güven kaybettiren bir durum olarak algılanırken Amerika’da arkasından bir öğrenim elde edilmesi koşuluyla hata seven bir zihniyet görüyoruz. “Active Fail”, “Fail Fast” gibi kavramların Amerika’dan çıkması ve yine en çok orada popülerleşmesi bir rastlantı değil. “Önce Gelir” değil “Önce Büyüme” odaklı girişimcilerin hata yapa yapa büyümeye dayanan stratejisi kültüre de şekil veriyor. Kim Baroundy & Co.’nun yaptırdığı bir medya analizine göre girişimcilerin başarı hikâyelerini Avrupa basını sadece yüzde 17 olumlu değerlendirirken Amerikan basınında bu oran yüzde 39’a çıkıyor. Yani girişimcilik başarısı Amerika’da daha çok alkışlanırken sosyal eşitliği önceliklendiren Avrupa’da hızlı ve çarpıcı başarılara daha çok şüpheyle bakılıyor.Diğer taraftan Avrupa’nın çok dilli olması, kendi içinde birçok farklı çalışma kültürü yaklaşımını barındırması gibi normal koşullarda zenginlik sayılacak konular, girişimcilik ekosisteminin gelişimini yavaşlatan etmenlerin arasında sayılıyor. Bazı ülkelerde ve durumlarda sekiz saatin üzerinde çalışılmasının mesai ücreti ödense bile yasadışı olması gibi koşulları kültür değişimi projeleriyle yönetebilmek tabii ki mümkün değil. Belki de ileride, geriye dönüp baktığımızda daha az çalışan ve tatilin keyfini daha çok çıkaran Avrupalılara insan odaklı yaklaşımları nedeniyle hepimiz hak vereceğiz. Kim bilir?Kültürün girişimcilik başarısı üzerindeki etkisine yönelik yaptığımız sorgulamaya iki soruyla ara verebiliriz. İlki, Çin’i neden bu kadar az tanıyoruz ve Çinlilerin hızla yükselen başarısının çok çalışmalarının ötesindeki nedenlerini neden henüz tam bilmiyoruz? İkincisi, kendi girişimcilik ekosistemimizin çalışma kültürünü ne kadar iyi analiz edebiliyoruz? Dünyanın en iyi startup şehirleri listesinde İstanbul’un ilk 50’ye bile girememesinin arkasındaki nedenleri ne kadar iyi analiz ediyoruz?LinkedIn’in kurucularından Reid Hoffman’ın söylediği gibi “Silikon Vadisi bir yer değil, bir zihniyet.” Ailemiz, sosyal çevremiz ve içinde yaşadığımız toplum doğal olarak zihniyetimize şekil veriyor. Amaçlarımız doğrultusunda zihniyetimizi aktif bir şekilde dönüştürebilmekse bizim elimizde.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.