Meşhur öğretide de söylendiği gibi: “Vincit qui se vincit.” Yani “Kendini yenen, galip gelir.”Girişimcilerin yatırım turlarına çıkması ve yatırım alıp almamasıyla sonuçlanan bu süreç bir nevi duygusal roller coaster’a binmek gibi. Vermekte olduğunuz tüm sınavların yanında duygusal dayanıklılığınızı da test ediyorsunuz. Yatırımcılarla yapılan her görüşme, başarı umudu kadar reddedilme korkusunu da beraberinde getiriyor. İşler yolunda gitmediğindeyse motivasyonu korumak gerçekten zor.Bir yatırımcıyla görüşmedeyken neden bu kadar stresli hissettiğinizi hiç düşündünüz mü? Sebebi olumsuz geribildirim aldığınızda beyninizin bunu gerçekten fiziksel bir tehdit olarak algılayabiliyor. Bu durumda ilkel beyin devreye girerek hayatta kalmak için savaş ya da kaç tepkisi veriyor. Bu yüzden de o anda “Bu iş bitti!” ya da “Mahvoldum!” gibi düşünceler aklınızdan geçebiliyor. Öte yandan hepimizin tecrübe ettiği gibi bu oyunu 660değiştirici, bu stresli süreci yönetebilmek…Duygusal çeviklik dediğimiz beceri tam da bu noktada devreye giriyor. Duygusal çevikliği stresi fark etmek, anlamak ve daha etkili tepkiler vermek olarak tanımlayabiliriz. Çokça konuşulmuş bu konuyla ilgili yapılan nöro bilim temelli araştırmalarının sonuçlarından elde ettiğimiz bazı somut önerileri paylaşmakta fayda var:1. Beyninizin sizi kandırmasına izin vermeyin.İlk adım tekrarlayan düşünce ve duygu kalıplarını fark etmek. Beynimiz olayları genellikle basit bir ödül-ceza sistemiyle değerlendirir. Yatırımcı size “Hayır.” dediğinde, beyniniz bunu bir “ceza” ya da tehdit olarak algılar. Olumlu bir görüşme sonrasındaysa dopamin seviyeniz yükselir. Fakat işler kötü gittiğinde dopamin seviyeniz düşer ve motivasyon kaybı yaşarsınız. Beynin bu döngüsünü fark ettiğinizde beyninizin oyununa gelmemekte ustalaşırsınız. Kendi duygusal tepkilerinizi fark etmek ve anlamlandırmak, o duygulara olmayan anlamlar yüklemenizi engeller ve onlarla başa çıkmanızı kolaylaştırır. 2. Duygular ve Düşünceleri Ayırmak: Gerçekten kötü müyüm?Araştırmalar duygularınız üzerinde düşünmenin ilkel beynin tepkilerini yatıştırarak, beynin mantıklı düşünen bölümünü devreye soktuğunu gösteriyor. Yani sadece “Bu görüşme kötü geçti, her şeyi berbat ettim.” demek yerine “Bu görüşme istediğim gibi gitmedi ama bu da bana bir şeyler öğretebilir.” demek bile duruma çok daha sağlıklı bir yaklaşımla bakmanızı sağlıyor. Olayları bu şekilde yorumlamaksa zamanla gelişen bir özellik. Otomatik hâle gelebilmesi için de pratik yapmak gerek.3. Duyguları Yazıya DökmekDuygularınızı yazıya dökmenin onları yönetme beceriniz üzerinde büyük bir etkisi var. UCLA araştırmacıları tarafından yapılan bir araştırma, duyguların yazılı olarak ifade edilmesinin limbik sistemin stres tepkilerini azalttığını ve beynin rasyonel düşünceden sorumlu bölgelerini aktive ettiğini gösteriyor. Bir yatırımcıyla görüşmeden önce ya da sonra hissettiklerinizi yazıya dökmek, bu duyguları anlamlandırmanıza ve dolayısıyla tepkilerinizi kontrol etmenize yardımcı oluyor. Yazarken aynı zamanda beyniniz sakinleşiyor ve böylece stres seviyeniz de azalıyor. 4. Değer Odaklı Hareket Etmek: Kim olduğunuzu unutmayınDuygusal çevikliğin bir diğer önemli kısmı, tepkilerinizi kişisel değerlerinizle uyumlu hâle getirmek. Bir olay karşısında verdiğiniz tepkinin sizi ve hedeflerinizi nasıl etkilediğini ya da etkileyebileceğini düşünmek önemli. Beynimiz esnek ve öğrenmeye açık bir yapıya sahip. Bu yüzden değerlerinizle uygun hareket etmek hem duygusal çevikliğinizi artırıyor hem de pozitif geri besleme sayesinde uzun vadede daha başarılı olmanıza katkı sağlıyor.Girişimcilikte başarı sadece parlak fikirler ya da güçlü stratejilerle birlikte gelmiyor. Pek çok zorlu mücadelenin arasında, insanın kendine, bilişsel yanılgılarına karşı verdiği mücadeleden de galip çıkmasını gerektiriyor. En başta da değindiğim gibi: “Kendini yenen, galip gelir.”Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.