“Geldiğiniz için teşekkürler. Benim adım Griselda Blanco. Aslında sizinle aynı sorunu yaşıyoruz. Herhangi bir yere ilk girdiğimde sadece bir kadın olarak görülürüm. Siz de bir odaya girince sadece bir Marielito (1980 yılında Mariel Limanı'ndan Küba'yı terk eden göçmenlere verilen isim) olarak görülüyorsunuz. İlk bakışta tek fark ettikleri sadece dövmeleriniz ve İngilizce bilmediğiniz. Size bakıp, “Bunlardan nasıl faydalanırım?” yani, “Nasıl istismar ederim?” diyorlar. Bu dünyanın kuralı basit: İstediğimizi elde etmenin tek yolu zorla almak. Bunun için de güçlü, kalabalık ve cesur olmak gerekiyor. Aileleriniz için neler yapacağımı anlatmama gerek yok. Kendi gözünüzle gördünüz. Sizin için savaşırım dememe gerek yok, kendi gözlerinizle gördünüz. Bilmeniz gereken şey şu: Benim için çalışırsanız hem bir gayeniz olur hem de saygı görürsünüz. Bu iş bittiğinde artık bulaşık yıkamayacaksınız. Masalarına oturup onların ıstakozlarını yiyecek, Cadillac’larını sürecek ve havuzlarında yüzeceksiniz. Hazır mısınız?”Normalde televizyon izleyemeyen biriyim. Ancak arkadaşımdan aldığım bir öneriyle, bu hafta sonu rutinlerimin dışına çıkıp bir dizi izlemeye başladım. Arkadaşım beni çok iyi tanıdığından uzun süre rutinlerimden uzak kalamayacağımın farkında. Bu yüzden bana önerdiği dizinin konusunun da bir şekilde iş dünyasıyla ilgili olması gerektiğini biliyordu. Netflix’e yeni gelmiş Griselda adlı diziyi izlememi önerdi. İşte bu biyografik suç dizisinden bana kalanlar…Nedenlerin DünyasıGriselda, Küba’dan onunla çalışmak için getirdiği kişilerle konuşurken neler yapacaklarını değil, neden yapacaklarını anlatıyor. Konuşmasında para, zenginlik veya şöhret gibi kelimeleri hiçbir şekilde geçirmediğini fark ettiniz mi? Yaptığı şey basit: İşe girmeleri ve kendisi için çalışmaları sonucunda elde edeceklerini, dikkat çekeceğini düşündüğü kelimeleri kullanarak anlatıyor. Onları etkilemeyi başarıyor tabii. Neden bu işi yapmaları gerektiği, bu işin sahip olmadıkları şeyleri elde etmelerine nasıl yardımcı olacağını, ama onun da ötesinde, asıl ruhlarındaki eksikleri nasıl tamamlayacaklarını anlatıyor. Bu bana çok tanıdık geldi. Simon Sinek, Neden ile Başla kitabında genel olarak insanların konuşmalarını “ne, nasıl, neden” aritmetiği üzerinden yaptığını söylüyor. Konuşmalarındaki “neden, nasıl ve ne” dengesi üzerine düşünme biçimlerini geliştirmeleri durumunda karşı tarafa bir anlam ve güven duygusu aşılayacaklarını da ekliyor. Nedenle başlamak, harekete geçme konusunda insanlara ilham veriyor ve inandıkları nedenlerin peşinden gitmelerini sağlıyor. KıvılcımŞimdi dizideki etik değerleri bir tarafa bırakalım. Hikâyede liderlik öğelerinin bir nakış gibi işlendiğini görüyoruz. Griselda sadece cesaretli, inatçı ve güçlü bir kadından ibaret değil. Para kazanmanın dışında, bu yola girmek için çok güçlü başka nedenleri de var. Ürünü için yeni bir niş pazar yaratıyor ve pazar potansiyelini iş ortaklarına çok iyi bir şekilde sunuyor. İstanbul’un eski ticaret merkezi Tahtakale’nin o meşhur sözünde olduğu gibi “Malı sokağa dökmeyi” çok iyi biliyor. Böylece Griselda hedef pazarına en kısa sürede ulaşmayı başarıyor. Büyüyebilmek için iş ortaklıklarına çok açık davranıyor. Üstelik işler büyüdüğünde, bütün oyuncuları bir masa etrafında toplayabilme vizyonuna da sahip. Her daim oyunda kalıp piyasadan silinip gitmemek için liderliği başkasına vererek güçten kısa süreli vazgeçebiliyor. Bu işin başkalarına devri için kendisine $15 milyon teklif edilmesine rağmen Griselda, kendi nedenlerinin peşinden gidiyor. Bu davranışı amacına ne kadar inandığını gösteriyor. Beyin takımı ve alt kadrolarını oldukça sistematik bir şekilde oluşturmaya özen gösterip hepsine çok değer veriyor. Malcolm Gladwell’in Kıvılcım Anı kitabında bir salgını başlatmak için gerekli olan Azınlık Yasası’nı ve bileşenlerinden “Birleştiriciler, Erbaplar ve Satıcılar”ı çok iyi kullanıyor. Dizide Griselda ve kadın komiser June’la çeşitlilik ve kadın gücünün yarattığı fark çok ince anlatılıyor. Griselda’nın güç zehirlenmesi sonucu elde ettiği tüm başarıyı çok kısa sürede yitirmesi de tevazu ve güvenin aslında bütün strateji ve başarılardan daha önemli olduğunun altını kalın bir şekilde çiziyor. Boş HavuzDizide ilgimi çeken bir başka konu da şu: Griselda ve ekibinin gittiği tüm otel ya da konakladıkları herhangi bir evde bulunan yüzme havuzları her zaman boş. Yani kimse o havuzların keyfini süremiyor. Bu durum bize, silah kaçakçısı ve avukat Paulo Paolides’in Kıbrıs’taki meşhur evi Mavi Köşk’e taşındıktan bir süre sonra, bir duvar kadar sert hâle gelip uykunun gelmesini engelleyen ve onu çalışmaya motive eden sandalyesini hatırlatıyor. Bir alt mesaj olarak mı düşünüldü yoksa senaryo mu o şekilde gelişiyor, bilemiyorum. Fakat alt metin olarak düşünüldüyse aklıma, havuzun boş olması rahatlamanın, dinlenmenin olmadığı anlamına gelebilir. Yoksa The Godfather serisinin portakalı, bu dizide karşımıza bir havuz olarak mı çıkıyor? Sanırım bu sorunun yanıtı, dizinin yapımcısı ya da Sofia Vergara’da saklı.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.