Kısa süre önce, tarihi Gelibolu Yarımadası’nda Çanakkale Şehitliği’ne yaptığım gezide sayısız liderle tanışıp vizyonlarının izini sürme imkânım oldu. Bundan tam 109 yıl önce gerçekleşen, hem Türk hem de İtilaf Devletleri’nden toplam 500 bin canı yitirdiğimiz savaşlarda, liderlerinin peşinde gözünü kırpmadan çarpışan askerlerden izler taşıyan siperlerin içinde dolaştım. Conkbayırı’ndan Anzak Koyu’na doğru yürürken onların geçtiği yollardan geçmek bir liderin vizyonu peşinde iz sürmek gibiydi benim için. Vizyonunu belirlemiş bir lider kararlıdır. En zor koşullarda bile ekibini düşünmekten asla vazgeçmez. Gereken durumlarda canı pahasına ekibin moral ve motivasyonunu korur. Mustafa Kemal Atatürk de Conkbayırı’nda bir şarapnel parçası kalbinin üstündeki saate isabet ettiğinde bu şekilde davranmıştı. Olayın tek şahidi Yarbay Servet Bey’e dönerek parmağıyla susmasını emretmiş, vurulduğu haberinin askerler arasında panik yaratabileceğini ve bunun da motivasyonu olumsuz yönde etkileyeceğini söylemişti.Çanakkale Conkbayırı Atatürk HeykeliConkbayırı’ndan Anzak Koyu’na doğru yürürken geçtiğimiz yollar liderlerin hayallerine doğru yürürken geçtikleri inişli çıkışlı yollara çok benziyordu. Bir lider de belirlediği yolda ilerlerken zaman zaman çamura batabilir, yolunu kaybetmemek ve düşmemek için olağanüstü bir çaba sarfetmek mecburiyetinde kalabilir. Yolda giderken sağlam adımlar atabilmek için gerekli ekipmanlar gibi doğru donanıma sahip olmak, çok önemlidir. Varmak istenilen yeri (vizyon) unutmamak için düzenli aralıklarla başınızı kaldırarak ileriye bakmanız işe yarayacaktır. Başınızı her kaldırdığınızda varacağınız nihai noktayı göremeyebilirsiniz. Bununla birlikte manzaranın tadına varmak, o an itibarıyla nerede olduğunuzu hatırlamak, geriye doğru bakıp katedilen mesafeyi fark etmek ve durup nefes almak sizi yolda tutacak ve enerjinizi yükseltecektir. Conkbayırı – Anzak Koyu Siperler Arasındaki Yürüyüş YoluVizyonunuzu KaybettiğinizdeBu zorlu yolculukta zaman zaman nefesiniz kesilebilir ve çok yorulabilir hatta yolu kaybettiğinizi düşünebilirsiniz. Böyle zamanlarda;Hayal ettiğiniz vizyonu hatırlamak, mümkünse görmek (bunun için kendi kendinize vizyonu hatırlatacak; bir resim, bir fotoğraf, bir şarkı, bir çizim, vizyonunuzu ilişkilendirdiğiniz bir olay ya da kişi gibi ufak çıpalar bulmanız işinizi kolaylaştırabilir.Durup soluklanmak ve düzenli nefes egzersizleri yapmak, odaklanmanızı sağlayacak meditasyon teknikleri öğrenmek gibi.Tıpkı doğa yürüyüşünde içtiğiniz bir yudum su gibi güvenilir takım arkadaşlarınız da vizyona doğru ilerleyişinizde destek olacaktır.Kendinize şu soruları sorun ve cevapları bir kâğıda yazın;Geldiğiniz noktayı düşündüğünüzde belirleyeceğiniz bir gelişim hedefi var mı?Mevcut başarılarınız ve yaşadığınız aksaklıklar başlangıçtaki beklentilerinizle nasıl örtüşüyor ve bu içgörü, vizyonunuzu nasıl yeniden şekillendirebilir?Vizyonunuzu belirlediğiniz ilk anda elinizde olmayan kaynak ve desteğin şu anda mevcut olduğunu göz önünde bulundurarak vizyonunuzu nasıl değiştirirdiniz?Şu anda bildikleriniz ışığında hangi hedeflere öncelik verir, hangilerini değiştirir ve şimdilik hangilerini bir kenara bırakırsınız?Bu durumu daha farklı bir bakış açısıyla nasıl değerlendirirsiniz? Bu durumu daha iyi hâle getirmek için hangi alternatif çözüm yollarını düşünebilirsiniz? Hangi seçenek en fazla fayda sağlayacak gibi görünüyor?Başka hangi kaynak ve desteklere ihtiyacınız olabilir? Safiye Hüseyin ElbiGelibolu’da tanıştığım diğer bir önemli lider de Safiye Hüseyin Elbi oldu. Safiye Hanım, 1911 yılında açılan hemşirelik kursunun ilk mezunlarından. Türkiye’de hemşireliğin öncüsü Elbi, çocukluk hayali için her şeyi göze almış ve bütün sıkıntılara, tehlikelere göğüs gererek hemşire olmuş. Her koşulda mesleğin gelişmesi ve ilerlemesi için üstün çaba sarf etmiş, mesleğine ve meslektaşlarının eğitimine kendini adamış bir idealist, gerek işinde gösterdiği başarı gerekse üstün kişilik özellikleriyle örnek biri. Tabii Elbi’nin bu mesleği seçmesindeki en büyük etken, Florence Nightingale’e olan hayranlığı.Çanakkale Cephesi’ndeki kanlı çarpışmalarda hastaneler yetersiz kalınca yaralıların vapurlarla İstanbul’a taşınması gündeme gelmiş. Safiye Hanım, hastaneye dönüştürülen Reşitpaşa Vapuru’nda gönüllü olarak görev yapmış. Eceabat ve Anafartalar’daki ordu karargahlarında ve cephe gerisinde çalışmış, kötü koşullarda bile mesleğinin gereklerini onuruyla yerine getirmiş. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti (Bugünkü Kızılay) Hanımlar Merkezi’nin kurucuları arasında yer alan kahramanımız savaşın sonunda Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki Türk esir ve öğrencilerin durumunu incelemek, ihtiyaçlarını tespit etmek ve gerekli çalışmaları yapmak üzere cemiyet tarafından Avrupa’ya gönderilmiş. Bu görev sırasında bağış toplamış ve öğrencilerin bulunduğu yerleri dolaşıp Berlin’deki bütün öğrencilerin gemiyle yurda gönderilmesini sağlamış.Florence Nightingale Madalyası alan ilk Türk kadını olan Safiye Hüseyin Hanım, Cumhuriyet döneminde de sosyal yardım faaliyetlerini sürdürmüş. En zorlu koşullarda dahi “anlamlı bir hayat sürmek” vizyonundan hayatının sonuna kadar vazgeçmemiş. Önemli bir rol model olarak karşımıza çıkan Safiye Hanım’ın vizyonuna inanan ve destekleyen ailesi ve yaptıklarını takdir eden otoritelerin varlığı, vizyonunu kaybettiğinde Safiye Hüseyin’i yolda tutmuş ve ona kararlılıkla devam etme gücü sağlamış.Hayalet liderlik deyinceTarihin tozlu sayfalarında karşılaştığım bu iki önemli “Hayalet Lidere” baktığımda, ortak özelliklerinin en zorlu koşullarda dahi inandıkları yoldan taviz vermemek ve yolu kaybettiğinde etrafındakilerden yararlanmayı bilmek olduğunu görüyorum. Burada, Becky Reed’in liderliğin aslında liderle değil, liderlik ettiği insanlarla ilgili olduğunu söylediği “Hayalet Liderlik” kavramından bahsetmek isterim. Reed’e göre lider görünmese de etkilidir. Yazısında liderliğin çoğu zaman kurbanlarının egolarını şişiren, açgözlülüğü ve yozlaşmayı kışkırtan ve genellikle bastırılması güç bir susuzluk yaratan sinsi bir zehir bulaştırabildiğini söylüyor.Herhangi bir lider, insanlar üzerinde güç sahibi olmakla baştan çıkarılabilir. Zehirlenen bir departman yöneticisi, çalışanların hayatlarına zarar verebilir. Kontrol edilmediğinde sonuç tüm şirket için felakettir. İyi bir lider içinizdeki en iyiyi ortaya çıkarırken kötü bir lider özgüveninizi yok edebilir. Peki “Hayalet Lider” nasıl olunur? Liderlik ettiğiniz kişilerin ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarınızın önünde tutup ekip başarısının tanınırlığını sağladığınızda.Bunun için insanların sahip oldukları potansiyeli açığa çıkarmaları için onları geliştirmeye çok zaman harcamak gerekir. Lider, kendi vizyonunu ortaya koyarken öte yandan herkesin beklenti ve yol haritasını da bilmelidir. O sebeple iletişim kanallarını mükemmelleştirmek lider için oldukça önemlidir. İletişim kanallarınız kuvvetliyse ekibinizde kimin neye ihtiyacı olduğunu bilir ve onları proaktif olarak destekleyebilirsiniz. Bu da vizyona giden yolda önünüze çıkabilecek çakıl taşlarını önden temizlemenizi sağlar. Hayalet lider herkesin arkasındadır. Tersi değil. Bu, yoldaki engelleri ortadan kaldırmak, çatışmayı çözmek ve net bir vizyon sağlamak anlamına geliyor. Bir hayalet lider, önce liderlik fikrinden vazgeçmeli çalışanlarını desteklemeye odaklanmalıdır. Unutmayın, takımın başarısı liderin başarısı.Doğada “Hayalet Liderlik”Becky yazısında, hayalet liderliğin en güzel örneklerinin atlarda görüldüğünden bahsediyor. At, empati yeteneği en güçlü hayvan. Eğer bir atla iletişim kuracaksanız kafanızda şüphe ve korku olmaması gerekir. Önyargı ve korkularınız varsa at bunu doğrudan anlar ve tepkileriyle belli eder. Atlar sürekli anı yaşar, gözleri yanda olduğu için hayata bakışları çok daha farklıdır. Atlar karşısındakinin vücut diline, kalplerindeki enerji ve niyete göre önyargısız ve dürüst tepkiler verir. Güvenli ilişki kurabileceklerini hissettiklerinde, iyi niyetli ve kararlı olduğunuzu anladıklarında peşinizden ayrılmazlar. Bir lider de hayatındaki insanlara böyle önyargısız yaklaştığında ve destekleyici bir anlayış benimsediğinde ekibindeki insanlara ilham vererek gönüllü katılımlarını sağlar. At size empati kurmayı, karşınızdakinin duygularını anlamayı ve sezgilerinize güvenmeyi öğretir.Atlar duyguları hiçe saymayan, dış görünüşe kanmayan, iletişimi ve paylaşmayı her şeyden önde tuttuğu halde özgün benliğinden taviz vermeyen, kendi sınırlarını korurken başkalarının sınırlarına da saygı gösteren, yaşadığı her anın farkında olan ve karşı taraftan da bunu bekleyen, esnekleğiyle değişime anında adapte olabilen varlıklardır. Becky’nin yazısında belirttiği gibi geniş bir düzlükte bir arada koşan vahşi at sürüsüne yakından bakarsanız, içlerinden birinin arkadan atların topuklarını kıstırdığını fark edersiniz. Sürünün lideri aygır önden değil arkadan gelerek sürüyü ileri doğru itmektedir. Geride kimse kalmasın ve saldırıya açık hâle gelmesinler diye arkadakileri biraz daha hızlı koşmaya teşvik eder. Anadolu’nun efsanevi güzelliklerinden biri olan yılkı altlarında da lider olan at, diğer atlar su içtiği sırada gözcülük yapar. Önce ekibindeki atların ihtiyaçlarını gidermeye odaklanır. İnsanlar onların bulundukları alana yaklaştığında, ayağını yere vurarak ve kişneyerek diğerlerini uyarır. Bu hareketler inanılmaz bir içgüdü, zekâ ve liderliğe işaret eder.İşte hayalet lider olmanın yolu da budur.SonuçHayalet liderliği Becky’nin yüklediği anlamdan bir adım daha ileriye taşımak istiyorum.Mustafa Kemal Atatürk ve Safiye Hüseyin Elbi gibi tarihe iz bırakan ve bugün dahi vizyonlarıyla bize yön gösterip ilham veren “Hayalet Liderler”,Bugünün popüler kavramı “Servant Leadership” (Hizmetkâr Liderlik) yerine geçen ve takımını destekleyerek var olan “Görünmez Hayalet Liderler” veEn zorlu koşullarda dahi vizyonundan vazgeçmeyen, kendine ve takımına inanan, gerektiğinde destek isteyebilen ve sunulan desteği kabul edebilen, vazgeçmeyen, hayallerinin peşinden giden ve en önemlisi hayal eden “Hayalet Liderler”.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.