Üniversite birinci sınıfta 23 kilo aldım. Neredeyse üniversiteye başladığım kilonun yüzde 50’si kadar. Efsaneye göre annem beni sömestr tatilinde görünce gözyaşlarına boğulmuş ve sadece “Ah bebeğim…” diyebilmiş (Tam olarak sevgi göstergesi mi yoksa şok mu hâlâ emin değilim.).New York’a yeni taşınmıştım. Yeni bir başlangıç, büyük hayaller, bambaşka bir hayat…Ama kendimi içinde bulduğum hayat, geride bıraktığımın tam tersiydi. Haftada 15 saat tenis oynarken bir anda tamamen hareketsiz kaldım. Düzenli, sistemli bir Alman eğitiminden Amerikan kaosuna geçtim. Ev yapımı yemeklerden okul yemekhanesinin “bilinmeyen” etlerine… Ve zamanla gece 3’te yenen aile boyu cipslere ve kurabiyelere….Diş teli, sivilceler ve tatlı bir Türk aksanıyla tam anlamıyla bir fırtınanın ortasına düşmüştüm. Bir noktada antidepresan kullanmayı ciddi ciddi düşündüm. Tam o sıralarda güvendiğim biri bana Duke Üniversitesi’nde yapılan SMILE araştırmasından bahsetti. Araştırmanın konusu: Uzun süreli depresyon ve uyku bozukluğu yaşayan bireyler. (Selam, ben!)Katılımcılar üç gruba ayrılmış:— Sadece egzersiz yapanlar— Sadece ilaç kullananlar— Egzersizle birlikte ilaç kullananlarBir yıl sonra, sadece egzersiz yapan grubun depresyonun tekrar etme oranı en düşük olan grup olduğu görülmüş. Hem de açık ara farkla. Hâla yorgun hissediyorlarmış ama artık umutsuz değillermiş. John Mayer’ın bedenimiz için “harikalar diyarı (wonderland)” demesi boşuna değil (o zamanlar en sevdiğim şarkıydı!).Ben de Central Park’ta koşmaya başladım. O kadar formsuzdum ki, yolun yarısında oturmak zorunda kalıyordum. Kuşlar bile dönüp bana “Yardım lazım mı?” diyecek gibiydi.Ama durmadım. Devam ettim.Bir koşu iki oldu.Bir tur üçe çıktı.Tek başıma koşarken bir baktım koşu grubuna dahil olmuşum. Sonra 5K’lar geldi, ardından yarı maratonlar…Sonra BJ Fogg’un “Tiny Habits (Ufak Alışkanlıklar)” kitabını okudum ve taşlar yerine oturdu: “Küçük, güçlüdür.”Hayatını değiştirmek için dev adımlar atmana gerek yok. Her gün tekrarlanan ufacık bir adım yeterli. Charles Duhigg’in deyimiyle bu bir kilit alışkanlık - yani tüm sistemi harekete geçiren bir tetikleyici. Hareket edersin,daha iyi uyursun. Daha iyi yersin, daha iyi hissedersin, daha iyi bağ kurarsın. Bu bir hayat planı değil,zincirleme bir dönüşüm. İşte bu yüzden Wellbees’de hayata geçirdiğimiz Wellbees Challenge ile gurur duyuyorum: 100’den fazla ülkeden binlerce çalışanın katıldığı şirketler arası bir adım meydan okuması.Sadece küçük bir adımla başlıyor.Kolayca kayıt oluyorsun ve adımlarını takip ediyorsun.Ekran kaydırmak yerine yürümeyi seçiyorsun.İşte o ufacık karar, gerçek bir dönüşüm başlatıyor.Katılımcıların adım sayısı ortalama yüzde 50 artıyor ve ve bu 6 ay boyunca devam ediyor.Her hedef tamamlandığında Wellbees, katılımcı adına bağış yapıyor.Küçük bir alışkanlık, büyük bir iyiliğe dönüşüyor.Bedende, zihinde, takımlarda ve toplumda dalga dalga etkisi yayılıyor.Çünkü biliyoruz ki: Hareket insanı değiştirir. İnsanlar da her şeyi.Bu dönüşümün gücünü kendi ekibinizle birlikte deneyimlemek isterseniz, Kasım ayında gerçekleşecek bir sonraki dijital meydan okumaya siz de katılabilirsiniz.Küçük bir adımla başlarsınız… sonra bi’ bakmışsınız, her şey değişmiş.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir. Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.