Her şeyin başı merak… Hayat o soruyla başlıyor...Büyüdükçe sormayı bıraktığımız, çekindiğimiz, korktuğumuz, cevabın başımıza neler açabileceği hakkında endişelendiğimiz, bilirsek sonraki adımda ne yapacağımızı kestiremeyeceğimiz soru…İnsan neden “Neden?” sorusunu sorar?Bilmek için. Bilinmeyene hâkim olabilmek, hükmedebilmek, kendini koruyabilmek, tehlikelerle baş edebilmek, varlığını sürdürebilmek için.O sorunun ardında yatan merak tam da varoluşunun temelidir.Oysa merakla ilgili ne çok olumsuz söz vardır zihnimizin bir köşesine yerleşmiş: “Fazla merak başa bela.”, “Merak kediyi öldürdü.”, “Merak insanı mezara sokar.”, “Bin merak bir borç ödemez.” ve daha nicesi.Öte yandan iyi ki olumlu sözleri de hatırlıyoruz: “Merak zihnin can suyudur.”, “Kuş kanadıyla, insan merakıyla uçar.”, “Meraksız soru, sorusuz düşünce olmaz.”, “Merak, yola çıkmaktır.”“Yaşamı en çok merak eden çocuklardır.” diyor Aristoteles. Felsefenin doğuşunu da kişilerin yaşamı merak etmesine bağlıyor.Çocuk gibi korkusuzca merak etmek… Varlığımızı sürdürmenin can suyu merak…Sezen Aksu bir şarkısında insanın çaresiz, yalnız, yorgun hissettiği zamanlarda “İçindeki çocuğa sarıl/Sana insanı anlatır.” diyor…İşte o çocuk hepimizin derinlerinde bir yerlerde var ki insanoğlu tüm olumsuzluklara rağmen varlığını sürdürüyor.Çocukça merak duygusunu yitirince düşünemiyor, öğrenemiyor, harekete geçemiyor ve hayatı iyi yaşamak için olgunlaşamıyoruz.İyi ki o duygu içimizde bir yerlerde yerini koruyor.Einstein’ın dediği gibi, tutkulu derecede meraklı olanlar sayesinde bilim gelişiyor, icatlar ortaya çıkıyor, kitaplar yazılıyor, şarkılar besteleniyor, insanın faydasına sunulan iyi şeyler oluyor.İşte o yaşamı merak eden çocuklar dünyaya iyilik sunuyorlar…Ne iş yaparsak yapalım merak yoksa öğrenemiyor, başarılı olamıyor, mutlu olamıyor, üretemiyoruz.Öne Çıkan VideoFatih ve Fırat İşbecer ile Girişimcilikte Başarı StratejileriÇocuk gibi Merakla Öğrenmeyi ÖğrenmekMerak kediyi öldürür belki ama donanımlı ve meraklı bir insanı olgunlaştırır. İş dünyasında da iletişim dünyasında da başarıya hizmet eden en öncelikli duygu merak.İşini merakla yapmak, iletişimin temeli olan iknayı oluşturmak için merak uyandırmak, hedef kitlenin harekete geçmesi içinse merakı isteğe dönüştürmek…İş, iletişim ya da ilişki süreçlerinde -ki bu üç süreç hayatımızı iyi yaşamamızı belirleyen süreçler- 4T’den oluşan fazları sırasıyla hayata geçirirsek merakla başlayan, öğrenmeyle sonuçta varoluşu sürdürebilme becerisini edinmiş de olabiliriz:İlk faz bir konuya dair bilinmeyen şeyleri belirleme ve açıklama ihtiyacını aydınlatmak yani tespit etmek: Yüzüme su damlaları geliyor. Demek ki yağmur yağıyor.İkinci faz, sonuca ulaşmak için yapılan araştırma, inceleme ve çözümleme anlamına gelen tahlil etmek: Yağmur, hava kütlelerinin soğuk bir hava tabakasıyla karşılaşarak içerisindeki su buharının yoğuşması sonucu sıvı hâlde yeryüzüne inmesidir.Üçüncü faz, bir şey hakkında iyice düşünmek, bir işin sonucunu hesaplamak yani tefekkür etmek: Yağmur yağınca suyun bir kısmı buharlaşır, bir kısmı topraktan yeraltına karışır, fazla yağarsa seller olur.Dördüncü faz, bir kişinin bir olay karşısında tekamül etmesi, yani olgunlaşması veya evrim geçirmesi anlamına gelen tekamül etmek: Yağmur fazla yağarsa sel olabilir, buna önlem almak gerekir. Fazla yağmur sularını biriktirip tarımda kullanılabilecek sistemler oluşturulabilir, içme suyu olarak kullanılabilir gibi insan faydasına dönüştürecek çözümler üretilebilir.Merak ne kediyi öldürsün, ne de içimizdeki çocuğu… Gözümüzü açtığımızdaki öğrenmenin temelini oluşturan o soru hiç kaybolmasın: Neden?İçimizdeki çocuğa sıkı sıkıya sarılalım, çünkü o bunu hak ediyor. Bu yazı, Inc. Türkiye Mart - Nisan 2025 sayısındadır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!