CEO’lar şirketlerinin gidişatını değerlendirmek için pek çok kriteri dikkate alır. Büyük bir müşteri kitlesi kazanmak, satış tahminlerini tutturmak, finansman sağlamak ve pazar payını artırmak bunlardan birkaçı. Kendilerine has bazı yöntemleriyse sır gibi saklarlar.Rob Bier’ın Türkçeye “Sorunsuz Büyüme: İhtilaftan Azade Şirket Kurmanın 20 Yolu” olarak çevirebileceğimiz Smooth Scaling: 20 Rituals to Build a Friction-Free Organization kitabında anlattığı gibi: Eğer her gün işin ritmi biraz düşüyorsa, bir sabah uyandığınızda her şeyi kaybetmiş olabilirsiniz. Örneğin kötü geçen toplantılar, iyi belirlenmemiş hedefler ya da organizasyonel anlaşmazlıklar işlerin sarpa sarmasına neden olabilir.Bier aynı zamanda ünlü bir liderlik koçu ve hızlı büyüyen küresel şirketlere danışmanlık yapıyor. Bin bilsen de bir bilene danış düsturuyla Bier’ın kapısını çalıp şirketlerin yollarını kaybetmeden nasıl hızla büyüyebileceklerini sorduk. İşte cevaplar:Günlük tablolara bel bağlamayın Çoğu lider şirketinin günlük performansını nasıl değerlendireceğini bilemediği için mesai sonunda ne kadar iş bitirildiğine odaklanır.Fakat bu şekilde hareket etmenin iki dezavantajı olabilir. Birincisi günlük tablolar gecikmeli sonuçlar yansıtır. Unutmayın, ekiplerinizin yaptığı işlerin çıktısını aylar hatta yıllar sonra alabilirsiniz. Üstelik sonunda kazanmak da var kaybetmek de. Tabii ki gidişattan maksimum verim alıp alamadığınızı anlamak için bu kadar uzun süre beklemek istemeyebilirsiniz.İkincisi bu veriler yalnızca sizin kontrolünüzde değil. Bier’a göre şirketinizin performansını etkileyebilecek bir sürü faktör var. Çoğu da sizin müdahale gücünüzü aşıyor. Bunlar arasında makroekonomik koşullar, finans piyasalarındaki gelişmeler, sektör trendleri veya rakiplerinizin durumu sayılabilir.Üretkenlik ve pozitiflikten yüksek performans doğar Çoğu şirket hem üretken hem de insan odaklı bir kültür yaratmak istiyor. Bier’ın “pozitiflik” olarak adlandırdığı şey de tam olarak bu. Kısaca çalışanlarınızın iş yerinde mutlu olmasını sağlamak.Bier’ın da belirttiği üzere asıl sorun, pek çok şirketin çalışanlarını nasıl mutlu edeceğini tam anlamıyla bilmemesi. İşverenler havalı ofisler, ikramlık atıştırmalıklar ya da pahalı eğitim programlarıyla çalışanların gönlünü eğlemeye niyetleniyor. Tabii ki bu çözümler oldukça masraflı. Hâliyle pek çok şirket işler iyi gidince bu gibi şeylere yatırım yapıyor. Fakat işler kötüye gitmeye başlayınca da masraflar önce esenlik paketlerinden kısılıyorBier, bu tutarsız yaklaşımın şüpheciliği beslemesine rağmen mantıklı olduğunu belirtiyor. Ayrıca üst düzey yöneticilerin “Bu yatırımlar işe yarıyor mu, yoksa para çöpe mi gidiyor?” diye kendini sorgulamasına vesile olduğunu söylüyor.İşe geliyor diye değil, emekleri için mutlu edinBier’e göre çalışanları şık dizayn edilmiş ofislerde güzel yemeklerle karşılamak gibi ayrıcalıklar konumuzun dışında. İnsanları işe geldikleri için değil, çalışmalarında dolayı ödüllendirmek gerek.Bier diyor ki; çalışanların işlerini yapmaktan ne kadar keyif aldıkları ekiple kurdukları iletişimden belli olur. Yani eğer çalıştığınız insanları seviyorsanız, yöneticinizle açık ve karşılıklı güvene dayalı bir ilişkiniz varsa, farklı departmanlarla yapıcı tartışmalar yürütebiliyorsanız, işinizi seviyorsunuz demektir.Hâl böyle olunca iyi ve kötü zamanlar arasında gelgitler yaşamanıza gerek kalmıyor. Çalışma deneyiminin kalbinde iletişim yatıyorSürdürülebilir bir iş performansı üretkenlik ve pozitiflik el ele verdiğinde ortaya çıkıyor. Yani harika işler başarırken ekibinizin “Biz baya iyiyiz ya!” dediği anda. Çalışanlarınızın işle ilgili hislerini en iyi iş arkadaşlarıyla kurdukları etkileşim açıklar. Bier konuya dair şu tavsiyeyi veriyor: “Liderler şirket içinde kurdukları diyalogların kalitesine odaklanmalı. Masraflar arttıkça bunu yapmak zorlaşır. Fakat kültürün ayakta kalması da buna bağlı.”Liderler, çalışanlarına üretken ve pozitif konuşmalar yapabilmeyi öğretmek için yatırım yapabilir. Böylece pozitifliğin ve üretkenliğin birbirini tetiklediği, performansın arşa çıktığı bir kültür doğar.Orijinal yayın tarihi: 1 Temmuz 2024Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.(*) Bu yazının çevirisinde Türk okura hitap etmek için birtakım değişiklikler yapılmıştır.