İnovasyon ve girişimcilik modern iş dünyasının iki güçlü motoru. Genellikle ayrı süreçler gibi görünse de birbirlerini destekleyen ve tamamlayan unsurlar olarak kabul ediliyor. Bu kesişim noktasının en önemli yapıtaşıysa hiç şüphesiz deneme ve yanılma. Deneme yanılmalar büyük yeniliklerin temeli. Ayrıca her bir başarısızlık inovasyonun ve girişimciliğin ilerlemesinde önemli birer basamak.Thomas Edison'un ampulü mükemmelleştirmeye çalışırken söylediği ünlü söz, bu gerçeği net bir şekilde ortaya koyuyor: “Ben başarısız olmadım. Sadece işe yaramayan 10 bin yol buldum.” Edison filamenti bulana kadar tam 6 bin farklı materyali test etti, bu süreçte binlerce başarısız denemeye imza attı. Sir James Dyson da benzer bir yolda yürüdü. Dünyanın ilk toz torbasız elektrikli süpürgesini yaratmak için tam beş yıl boyunca 5 bin 127 prototip geliştirdi ve sadece biri başarılı oldu. Bu sözün ve sayıların içeriği farklı kaynaklarda değişse de bağlamı açık. Doğru formülü bulana kadar sonsuz deneme ve yanılma kaçınılmaz biçimde, inovasyonun ayrılmaz bir parçası. Dahası her deneme ve yanılma yeni bir şey öğrenme fırsatı sunarken inovasyon yolculuğu kademeli ve birikimsel bir evrimle şekilleniyor.İnovasyonla sıkı sıkıya bağlı olan girişimcilik de deneme yanılmalardan bağımsız düşünülemez. Bir durumu anlamak için kelimelerin köklerine ve anlamlarına inmeyi seviyorum. Türk Dil Kurumu girişimciliği “işi ele almak, bir şeye başlamak” olarak tanımlıyor. Bu girişimcilik yolculuğunun özünü yansıtıyor: Bir şeye başlamak, bir problemi ele almak, bir işe girişmek ve bu süreçte sürekli denemek. Girişimlerde her deneme başarıya giden yolda bir adım. Başarısızlıksa girişimcilik ekosisteminde bir son değil, gelişim adına çıkılan bir basamak. Yalın girişim (lean startup) metodu girişimcilerin nasıl daha çevik ve yenilikçi hareket edebileceğini gösteren bir çerçeve sunar. Bu metot girişimcilere sistematik bir bakış açısı kazandırarak hatalardan ders çıkarmalarına vesile olur. Böylece daha iyi ürünler ve hizmetler geliştirmeye teşvik eder. Tıpkı Edison ve Dyson gibi nice girişimciler her adımı bir sonraki gelişim basamağı olarak görmeli. Başarısızlık bir engel değil yeni fırsatların keşfedildiği bir yolculuktur. Belki de biraz daha ileriye doğru düşmektir. Girişimci de tekrar kalkıp yola devam eden kimsedir.Denememenin Getirdiği Fırsat MaliyetiDeneme ve yanılmanın inovasyonun temel taşlarından biri olduğunu kabul etmekle birlikte denememenin de büyük bir maliyeti olduğunu bilmek gerek. Şirketler genellikle başarısız olma korkusuyla yenilikçi projelere veya radikal girişimlere adım atmaya çekinir. Fakat bu durumda göz ardı edilen en önemli faktör denememenin getirdiği fırsat maliyeti. İnovasyonun ve girişimciliğin doğası gereği yapılmayan her deneme aslında kaçırılan bir öğrenme fırsatı anlamına gelir. Örtük maliyetler dediğimiz bu kayıplar kısa vadede fark edilmese de uzun vadede rekabet avantajının kaybedilmesine, piyasa trendlerinin gerisinde kalmaya ve hatta büyüme potansiyelinin düşmesine neden olabilir. Özellikle kendilerini garantiye almak için başkası tarafından denenen ve kullanılanı tercih etme eğilimi görülebilir. Böylece trendleri belirleyen rolünden hızlı takip edenlere dönüşme tehlikesi belirir. Bu maliyetlerin ölçülmesi zordur. Çünkü hesaplanması gereken neyin kaçırıldığı ya da hangi fırsatın elimizden kayıp gittiğidir. Denemeler yapmanın en doğru yaklaşım olmasının nedeni de bu. Hatalar somut sonuçlarla birlikte geribildirim sağlarken hiç denememek, şirketi potansiyel kazançlardan mahrum bırakır. Deneme yanılmalarla öğrenilen dersler risk almayı değil büyümeyi ve gelişmeyi destekleyen en sağlam stratejilerdendir.Sahiplenilen Başarısızlıklar ve Yenilik KültürüBaşarısızlıkların sahiplenilmesi inovasyon ve girişimcilik süreçlerinin kalbinde yatan başka bir önemli unsur. Silikon Vadisi’nin ünlü mottosu “Hızlı başarısız ol, daha sık başarısız ol.” (“Fail fast, fail often”) da bu anlayışı destekler. Deneme yanılmalar inovasyonun hızını artırır. Ayrıca başarısızlıkların öğrenme sürecinde en kritik adımlarından biri olduğunun altını çizelim. Bu nedenle iş dünyasında başarıya ulaşmanın yolu başarısızlıkları tolere edebilmekten geçer.Özellikle teknoloji girişimciliğinde her deneme başarısız görünse dahi yeni bir bilgi, anlayış veya daha iyisi için bir zemin hazırlar. Bu şekilde girişimcilerin ortaya koyduğu inovasyonlar üstel bir büyüme sergileyebilir. Bu durumu girişimci karakterinin iki önemli sıfatı olan dayanıklılık ve kararlılıkla tanımlamak da mümkün. İnovasyonun sürdürülebilirliği açısından da bu iki niteliğin rolü büyük. Girişimcilik ve İnovasyon: Karşılıklı Kaldıraç EtkisiÖzetle inovasyon ve girişimcilik birbirlerine kaldıraç etkisi sağlayan iki güçtür. İnovasyon girişimcilik süreçlerine değer katarken girişimciler de inovasyonu uygulamaya geçirir ve onu geniş kitlelere ulaştırır. Bu süreçte karşılaşılan başarısızlıklar her iki tarafın da daha dayanıklı, yaratıcı ve sürdürülebilir çözümler geliştirmesine olanak tanır.Deneme yanılmaların kabul edildiği ve teşvik edildiği bir kültür inovasyon ve girişimcilik ekosisteminin gelişmesinde kritik rol oynar. Başarısızlıklar sahiplenildiğinde yeniliğin ve ilerlemenin önü açılır, öğrenme fırsatları artar, bu süreç organizasyonları ve girişimcileri geleceğe taşır.İnovasyonun ve girişimciliğin kesişim kümesinde başarı sadece hataları kabul etmekle değil, bu hatalardan öğrenmek ve daha iyisini başarmak için sürekli bir arayış içinde olmaktan geçer. Sahiplenilen başarısızlıklar inovasyonun ve girişimciliğin ayrılmaz bir parçası, başarıya giden yolda en değerli rehberlerden biridir.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.