Hewlett Packard Enterprise, kurumsal şirketlerin ihtiyaçlarına göre şekillendirdiği donanım ve yazılım ürünlerini küresel müşterilerine sunuyor. Yüksek Performanslı Bilgi İşlem ve Yapay Zeka Çözümleri Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ile Latin Amerika’dan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mark Armstrong, şirketlerin kimi zaman gözden kaçırdığı bazı başlıklara, kör noktalara dikkat çekiyor. Üstelik bahsettiği konular yalnızca kurumsal şirketler için değil, girişimciler ve hatta bireyler için de önemli bir perspektif içeriyor.Kör noktalardan ilki veri hamlığı. Yapay zekâdan elde edilen sonuçların işletme nezdinde etkili sonuçlar üretme becerisi, işlenen verinin kalitesine dayanıyor. Pekçok şirket doğru hazırlıkları yapmadan trene atlıyor. Sonra istediği sonuçları elde edemediğinde de teknolojiyi suçluyor. Oysa yapay zekânın performansını optimize etmek için yapılması gerekenler belli. “Şirketlerin her katmanını ve işlemini düzenleyen mevcut teknoloji yapay zekâyı düşünerek gözden geçirmesi şart.” diyor Armstrong ve ekliyor: “Yetenek kaynaklarından yazılıma ya da veri yönetimine, pek çok farklı açıdan bakılması gerekiyor.” Çoğu dünyanın farklı yerlerinde faaliyet gösteren global müşterilerini düşününce, uyarının ne kadar yerinde olduğu anlaşılıyor. Birbirinden farklı konum ve uygulamalarda kullanılan tüm veriyi konsolide edecek bir veri ve analiz mimarisi kurulması şart. Armstrong’un “Böylece verinin kaynağı neresi olursa olsun, veriyi şirketin her yerinden ve tek düzen altında kullanmak mümkün.” sözü girişimciler için de geçerli. Ne de olsa hibrit çalışmayı önceliklendiriyorlar.Armstrong’un dikkat çektiği ikinci kör noktaysa altyapı ve kurulum yetersizlikleri. Veriyi inşa edecek yapı taşları hazır olduğunda, şirketlerin yapay zekânın kendine has altyapı ve kurulum gereksinimlerini araştırması gerek. Armstrong “Bu inceleme yapay zekânın baştan sona tüm işlemlerini, eğitimini, ince ayarlarını ve çıkarım yapma aşamalarını kapsıyor.” diyor. Eğer yapay zekânın hakkını verecek bir altyapınız yoksa sonuçlardan mucize beklemeyin.Son kör noktaysa etik ve uyum konusunun ne kadar hayati olduğunun anlaşılamaması. HPE Başkan Yardımcısı’na göre müşterilerinin operasyonlarında etik ve uyum konusu giderek daha büyük bir önem kazanacak, zira önümüzdeki dönemde daha fazla ülke bu konuda mevzuat düzenlemeleri getirecek. Armstorng diyor ki “Gerekli uyum şartlarını sağlamayan şirketler, sahibi oldukları veriyi kamuyla ya da ilgili mercilerle paylaşma riskiyle karşı karşıya kalacak. Ki bu inanılmaz büyük bir rekabet avantajını da marka itibarını da kendi ellerinle yok etmek anlamına geliyor.” Etkili bir yapay zekâ politikası edinmeden ürün geliştiren şirketlerin makul çeşitlilik standartlarından uzak modeller çıkarabileceği uyarısını yapıyor. Armstrong “Bu da zaten iki yola çıkar.” diyor ve ekliyor: “Ya marka itibarınız zedelenir ve dolayısıyla satışlar düşer ya da fahiş cezalar ödersiniz ve hukuk savaşlarınız başlar. Girişimciler için de son derece açık bir mesaj.Etik demişken, konuyu yalnızca şirketler ya da kanun yapıcılar açısından değil, bireyler üzerindeki etkileri açısından da konuşmak istedim. Elbette Armstrong da kişisel ve profesyonel alanlarda daha fazla yer edinen yapay zekânın veri gizliliği ve güvenliği konusunda yarattığı endişelerin farkında. Sorumlu yapay zekâ kullanımı için sağlam bir etik çerçeve oluşturulmasının önemine dikkat çekiyor: “Kişisel verileri korumak, yapay zekânın sunduğu faydaların tadını çıkarmak kadar önemli.” diyor. Armstrong’a göre özel sektör benimsediği değerlerle yolunu bulmaya çalışsa da şirketleri etik standartlara uymaya zorlayacak düzenlemeler oluşturma konusunda hâlâ en büyük görev hükümetlere düşüyor.Bu yazı, Inc. Türkiye Ocak - Şubat 2025 sayısındadır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!