Tam 33 yıl önce, James Dyson en iyi elektrikli süpürgeyi yapmak gibi alışılmadık bir hayalin peşine düştü. Başarı; binlerce prototip, başarısız lisans anlaşmaları ve distribütörlerle yapılan sonuçsuz toplantılardan sonra geldi. Dyson, tasarladığı süpürgeyi nasıl milyar dolarlık bir işe dönüştürdüğünü Burt Helm’e anlattı.Taşrada büyüdüm. Annem ve babam öğretmendi. Klasiklerle ve resimle okulda tanıştım. Dokuz yaşımda babamı kaybettim. Ailenin üçüncü çocuğu olduğumdan annem ne istersem yapmama izin veriyordu. Bu konuda şanslıydım. Tasarım öğrenmek için Royal College of Art’a gittim. Buckminster Fuller’ı işte o zaman keşfettim. Kendi başına çalışıyor, herkes betonla uğraşırken o parlak jeodezik yapılar inşa ediyordu. Buluşları çılgın ama ilham vericiydi.Üniversitedeyken, oldukça yaratıcı bir mühendis olan Jeremy Fry’la tanıştım. Londra’da Fuller’ın üslubundan ilham alarak tasarladığım bir tiyatro binasını inşa etmek için fon istedim. Fry bana, “Para olmaz ama iş verebilirim.” dedi. Bunlardan biri icat ettiği çıkarma gemisiydi. Prototipi bitirince, “Eee, şimdi ne yapacağım?” dedim. O da bana, “Bunu yaptık ve sonrası mı? Tabii ki satacağız.” dedi. Bu kadar basit. Sonrasında ne mi oldu? Yılda 200 tekne satmaya başladık.1979’da elektrikli süpürge üzerine çalışmaya başladım. Yeryüzündeki en güçlü süpürge olduğunu iddia eden bir alet satın aldım. Çöp desem yeridir. Bir keresinde havadaki tozu temizlemek için siklonik ayırıcı denen bir şey kullanan endüstriyel bir kereste fabrikası görmüştüm. Bu prensibin elektrikli süpürgede de işe yarayabileceğini düşündüm. Hızlıca bir prototip yapıverdim. İşte bu kadar.Bu işi takıntı hâline getirdim. Beş yıl boyunca prototip geliştirmekten başka bir şey yapmadım. Evin geçimi, eşimin resim derslerinden kazandığına bakıyordu. Deli olduğumu düşünen diğerlerinin aksine beni hep destekleyen müthiş bir insandır.Süpürge hazır olduğunda ilk yaptığım, elektrikli ev aletleri üreticilerine göstermek oldu. Fakat sonuç ne yazık ki hüsrandı. Bir süre sonra Amerika’daki Amway’e lisansladım ama süreç baştan sona felaketti. Tepemin tası atınca üretici olmaya karar verdim. Evi ipotek ettirip $900 bin borç aldım. İlk satışımı posta yoluyla (mail-order) yaptım. Tüm gün alıcıyla birlikte oturdum. Sonunda, “Bu çok ilginç bir süpürge ama neden katalogdan bir Hoover ya da Electrolux çıkarıp sizinkini koyayım ki?” dedi. O anda aklım başımdan uçup gitti ve şunu dedim, “Çünkü kataloğunuz çok sıkıcı.” Bu sözüme çok kızmış olacak ki bana, “Arsız.” diye çıkıştı. Ama sağ olsun, sonunda ürünü kataloğa soktu. Gerisi de zaten çorap söküğü gibi geldi. Diğer insanların da aynı yollardan geçtiğini umarak, hayal kırıklığımı unutup ürünü satmaya çalışıyordum. Sonunda ben de diğer elektrikli süpürge satıcılarına dönüştüm. Ürünün ne yaptığını, neden farklı olduğunu ve neden daha iyi performans gösterdiğini bir bir gösterdim.Her şey 1995’te eski İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Howe’un fabrikamı ziyaretiyle başladı. Bir sorun olup olmadığını sorduğunda ona, Best Buy’ın dengi Comet’a giremeyeceğimi söyledim. “O iş kolay. Karım yönetim kurulunda.” demesinin üstüne, ertesi gün satış direktöründen bir telefon aldım. Bir yılda İngiltere’de en çok satan elektrikli süpürge olduk.CEO olmaktan pek hoşnut değilim. Operasyonel yükü çok fazla. Ben iş insanı değilim. İşin tasarım ve mühendislik kısmını kendim devam ettirmek istedim. Fakat sonunda yetenek avcılığına soyundum. 1996’da şirketin henüz finans ve ürün direktörleri yoktu. 2001’de Martin McCourt CEO olduğunda, üretimi genişletip ürünleri Amerika pazarına soktu. Geliştirdiğimiz yeni elektrikli süpürge modellerinin yanı sıra, elde yıkamayı taklit etmek için zıt yönde dönen iki tambur kullanan çamaşır makinesi Contrarotator’ı yaptık. Fakat bu ürün bize çok para kaybettirdiğinden üretimi durdurduk. Bu benim kararım olmadığı gibi duygusal olarak da buna hazır değildim. Ürünlerim benim çocuklarım gibidir. Çok hızlı büyüyorduk ama 2001’de bina genişletmek için almaya çalıştığımız izin reddedildi. Davayla uğraşmak bize iki yıl ve milyonlarca sterline mal olacaktı. Tabii ki bekleyemedik. Zaten ürünlerimizin neredeyse tüm parçaları Uzak Doğu’dan geliyordu. Üretimi Malezya’ya taşımayı düşündük. Zor bir karardı çünkü 500 kişinin işsiz kalacağı anlamına geliyordu. Daha önce hiç kimseyi işten çıkarmamıştım. Hisselerin tamamına sahip olmak, ürünlerden başka hiçbir şeyi düşünmek zorunda kalmamak, hissedarlara sahip olmak bana çok sevdiğim bağımsızlığımı kazandırdı. Resmen her anlamda özgürüm. İşteyken çok çalışırım. Ama eğer evimdeysem bana ne telefon ne de e-postayla ulaşabilirsiniz. Günde 10 saat uyumaya özen gösteririm. Uykucu biri olduğumu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Uçlarda yaşamayı da ayrı severim. Evimin ipotekli olduğu yıllarda bile uçlarda yaşamaya devam ettim. Tehlikeyi severim. En çok da her şeyin sonraki ürünü her açıdan doğru yapmaya bağlı olduğunu anladıktan sonra.Bu da bana ilham oldu ve sonraki işlerde de başarı getirdi.Bu yazı, Inc. Türkiye Nisan 2024 sayısında yayınlanmıştır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!