ABD merkezli spor giyim markası Under Armour genel merkezinin duvarlarında şu ses yankılanıyor: “Kevin’ın beyaz tahtalarını gördün mü?” Beyaz tahta ne diyorsanız söyleyeyim, kurucu ve CEO Kevin Plank’in liderliğinin ayrılmaz bir parçası. Ofisinin içinden dışına, yerinden tavanına her yeri kaplayan beyaz tahtalarda Plank’in yıllar boyunca karaladığı prensipler yazıyor. Kaçınılmaz olanı hızlandırın. Mükemmeliyetçilik inovasyonun düşmanıdır. Herkese saygı gösterin, kimseden korkmayın.Plank’e göre bu cümleler ne katı kurallar ne de o hep duyduğumuz ilham veren basit sözler. Bu prensipler, çalışanların CEO’larının zihninden geçenleri anlayıp içselleştirerek birer girişimci gibi çalışmalarının önünü açıyor. Yani bu özdeyişler bir rehber görevi görüyor. Bir hafta süren oryantasyonda yeni çalışanlara öğretilen Plank prensipleri, Baltimore sahilindeki eski bir Procter & Gamble (P&G) fabrikasından bozma şirket merkezindeki koridorların her yerini süslüyor.Bir girişimci gibi düşün. İnovatif bakış açısıyla hareket et. Bir takım arkadaşı gibi çalış.Söyleşiye geçmeden önce, Under Armour kurucusu Kevin Plank’in 2019’da devrettiği CEO’luk görevinin başına Nisan 2024 itibarıyla geri döndüğünü belirtelim.İnsanın gözünün içine bakarak konuşan Plank, hayal kırıklığına uğratmaktan imtina edeceğiniz bir antrenör edasında. Limana bakan yüksek ofisinde masasına kurulmuş, “Kazanmak kültürümüzün bir parçası, biz buyuz. Kültür denilen şey alışkanlıklardan oluşur.” diyor. O esnada masasının arkasındaki devasa UA logosunun harfleri zaferle kaldırılmış kolları anımsatacak şekilde yan yana getirilmiş. Görünen o ki şirketin en önemli misyonu “tüm sporcuları daha iyi hâle getirme” arayışı. Uzun süre tek amacı yüksek performans sağlayan kıyafetler geliştirmek olan şirketin artık yeni ve büyük bir vizyonu var.2014-2015 arasında Under Armour, günlük aktivitenizi ve yediklerinizi takip edebileceğiniz üç mobil uygulama için toplamda yaklaşık bir milyar dolar harcadı. Bazılarını satın aldı, bazılarına yatırım yaptı. Böylece yaklaşık 200 milyon kullanıcıya sahip, dünyanın en büyük dijital sağlık ve fitness topluluğunu oluşturdu. Plank, tüm bu kullanıcıları ve girdikleri bilgileri, ürün geliştirmeden satışa ve pazarlamaya kadar her şeyi yönlendirecek büyük bir veri kaynağı olarak görüyordu. Takvimler 2020’yi gösterdiğindeyse şirket, uygulamalardan MyFitnessPal’ı $345 milyona yatırım firması Francisco Partners’a satmaya ve Endomondo’yu kapatmaya karar verdi. Under Armour, bu kararların nedenini şirketin odak noktasını daraltarak verimi artırmak olarak açıkladı ve sadece MapMyFitness uygulamasıyla yoluna devam edeceğini belirtti.O dönem, $710 milyona mal olan bu satınalmalara itiraz edenler de oldu. Under Armour’ın polo tişört ve ayakkabı üretimiyle pek de alakası olmayan bir alanda başarılı olup olmadığı tartışmasını kenara bırakırsak, bu üç şirketten ikisinin kârsız görünmesi de cabası. Kısacası bu yatırımların hızlı bir şekilde kâr sağlayıp sağlayamayacağı çok sorgulandı. Çalışanlar bu hamlelerin şirket performansını düşüreceğinden, primleri etkileyeceğinden ya da odağı asıl işten uzaklaştıracağından endişe ediyordu. Plank, yaz kış demeden her tatilde, çalışanları ikna etmek için görüşmeler yaptı. Böylesi bir kararı tek başına almaması gerektiğini biliyordu. Çetrefilli karar alma sürecinden sonra, satınalmalar hayata geçirildi. Under Armour’ın sahip olduğu uygulama sayısını bire düşürme kararıysa Patrik Frisk’in şirketin CEO’su olduğu dönem alındı.Plank’e göre, Under Armour’ın başarısının sırrı “olmaz”lara kulak asmamakta. Üniversite döneminde ligde top koşturmuş bir futbolcu olan Plank, 1995’te Under Armour’ı kendi tecrübelerinden yola çıkarak kurdu: Formaların altına giyilen pamuklu atletler terden sırılsıklam olduğunda sporcuyu yavaşlatıyordu.Plank, kadın iç çamaşırlarının üretildiği kumaştan, nem emici, vücuda oturan alternatif bir atlet tasarlayıp bunu eski takım arkadaşlarına denettirdi. Daha sonra, büyükannesinin bodrumunda bir dükkân açtı. İflasa çeyrek kala Georgia Tech’e ilk büyük satışını yaptı. Ardından şirket, performans artırıcı bu kıyafetler için yepyeni bir pazar yarattı. 2005’te halka arz edilen Under Armour Jordan Spieth, Stephen Curry ve Lindsey Vonn da dahil olmak üzere dünyanın en iyi sporcularıyla marka anlaşmaları yapıyor.Güncel veriler, Under Armour’ın dünya çapında 17 bin 500 çalışanı ve yaklaşık yıllık $5 bin 683 milyar geliri olduğunu gösteriyor. Azimli bir girişimci olan Plank, markasını aralarında Nike’ın da bulunduğu dünyanın en büyük spor giyim üreticileri listesine sokmaya kararlı. 2014’te Adidas’ı geride bırakan marka, bakalım Nike’ın koltuğunu sallayacak mı? Nike 2015’ten beri yaklaşık $50 milyar gelirle liderlik koltuğunu koruyor. Elbette Plank’in bu agresif hareketlerinin bir sebebi de gözünü zirveye dikmesi. Asıl bomba, 2014’te akıllı spor bilekliği piyasadan kaldırması oldu. Fakat aradan geçen zaman zarfında Nike, mobil uygulamasına tabiri caizse daha çok özen gösterdi. Bugün Nike’ın uygulaması, Under Armour’ınkinden yaklaşık 10 kat daha fazla kullanıcıya sahip.Fakat Plank daha çok Google ya da Meta’ya özgü, dünyayı değiştirecek hedefler benimsiyor. Under Armour 2016’da “küresel sağlığı derinden etkileyeceğini” düşündüğü Connected Fitness girişimiyle, bir çift biyometrik fitness cihazını ve Tayvanlı akıllı telefon şirketi HTC’yle ürettiği akıllı tartıları satmaya başladı. Bu hamlesiyle hızla büyüyen giyilebilir cihazlar pazarında Fitbit ve Apple’la rekabete girdi. Şimdilerde sanayi üretimde sıfır karbon hedefiyle çalışan The Mission Possible Partnership’in mali işler müdürü olarak çalışan Paul Swinand, bunu son derece cesur, karakteristik, riskli ve tam Plank’in kalemi bir bahis olarak nitelendirerek, “Under Armour olağanüstü bir başarı öyküsü oldu.” diyor. Halka arzdan 2016’ya kadar geçen 10 yılda, hisseler neredeyse yüzde iki bin oranında yükseldi. “Giyimden iyi para kazanıyorken başka işlere bulaşıp risk almaya ne gerek var?” dese de Under Armour’ın sağlık cihazları üretmeyi bırakması 2017’yi buldu.Plank az da olsa belirsizlik hissettiğini ya da şüpheye düştüğünü itiraf ediyor. Swinand’ın Connected Fitness hedeflerini “riskli işlere bulaşma” olarak tanımlamasının nedeni de burada saklı. Tam da o beyaz tahtada yazan, arkadaşı ve eski ABD özel amirali Eric Olson’ın dediği gibi, “Lafla peynir gemisi yürümez.”Plank’in “yüksek hızlı irade gücü” yaklaşımına ortak olan Robin Thurston’ın yolu, Under Armour’la 2013’te kesişti. Thurston’ın MapMyRun uygulaması Plank’in oldukça ilgisini çekti. Bir konuşmasında Plank, Thurston’a haftada üç kez yaklaşık sekiz kilometre koştuğunu, her şeyi kaydettiğini ve seyahat ederken rotalara baktığını anlattı. “Şirkette neler yapıyorsun?” diye sordu. Thurston da iddialı genişleme planlarını sürdürmek için risk sermayesi yatırımı almasına ramak kaldığını söyledi. Şirket her türlü fiziksel aktiviteye dayalı yüzlerce alan adı satın almıştı. Her biri için de yeni ürünler piyasaya sürmeyi planlıyordu. Hem Thurston hem de yatırımcılar, MapMyFitness’ın dijital sağlık ve fitness alanında lider olma potansiyeli taşıdığına inanıyordu. Plank “Vazgeç.” dedi ve Thurston’a işbirliği teklif etti.Aradan geçen birkaç hafta sonunda Plank ve üç önemli yönetici, Allen & Company’nin New York’taki ofisini ziyaret etti. O esnada Thurston ve ekibi de bankacılarla toplantıdaydı. Plank araya girdiğinde MapMyFitness ekibi yaklaşık 20 dakikadır sunum yapıyordu. Plank, tabiri caizse toplantının ortasına dalıp, “Kolay gelsin, bölüyorum ama Robin’le birkaç dakika konuşmam lazım.” diyerek Thurston’ı alıp çıktı. İkili 40 dakika sonra geri döndü. Plank, MapMyFitness ekibine dönerek hemen eşyalarını toplayıp Under Armour kampüsünü görmek için Baltimore’a gitmek isteyip istemediklerini sordu.Ekip, Amerikan Futbolu Ligi (NFL) emektarı ve spor spikeri Boomer Esiason’la Under Armour merkezine geldiğinde saat 11 bile olmamıştı. Şimdiki adıyla Washington Commanders’ın eski oyuncusu LaVar Arrington, Thurston’ın kapısını açtı. Şaşkın gözlerle kampüsü gezen ekibe yulaflı kurabiye ikram etmeyi de ihmal etmedi. İki hafta içinde, Thurston’ın dijitalden sorumlu olarak MapMyFitness’ın başında kalması şartıyla, Under Armour bu girişimi $150 milyona satın alma hazırlığına başladı. İşte eski profesyonel bisikletçi ve iPhone’un ilk günlerinden itibaren MapMyFitness’ın en iyi fitness SPOR SALONUNDAN BİR KARE Under Armour genel merkezi çalışanlarının molaları, genelde Baltimore Limanı’na bakan suni çim sahadaki antrenmanlarla geçiyor. uygulaması olarak tahtını korumasını sağlayan o isim Thurston karşınızda. Austin şehir merkezindeki ofisinde, Under Armour sporcularının dev resimlerinin ve motivasyon cümlelerinin duvarları süslediği, yeni çalışanlarının bulunduğu yepyeni bir binada hikâyesini anlatmaya başladı.Thurston, ilk başta Under Armour’dan gelen bu ilgiye şaşırdığını söylüyor. Daha önce sigorta ve medya şirketleriyle işbirlikleri yapmayı düşünmüş fakat bu sürtopladığı verileri kötüye kullanacaklarından işkillenmiş. Haksız da değil. Zira bu, kurduğu toplulukla ilişkiye ve ona duydukları güvene zarar verecek bir adım. Dolayısıyla Under Armour’ı pek öyle aile gibi görememiş.Plank’in o özel toplantıda Under Armour’ın “Geleceğin Kızı” adlı konsept videosunu yayınlamasıyla işler değişmiş. Videoda dokunmaya duyarlı, veriye erişebilen, hatta bir parmak dokunuşuyla renk değiştirebilen kıyafetlerle sabah antrenmanına başlayan genç bir kadın karşınıza çıkıyor. Bir de Plank, Thurston’a bu videoyu onun için yaptığını söylemez mi? Gerçi TV reklamı olarak yayınlanmıştı ama Plank pek de abartıyor sayılmaz. “Geleceğin Kızı” fikri hayata geçirildiğinde Robin’i tanımasa da Plank’in niyeti bu fikrin tam da onun gibi biriyle buluşmasıydı. Aynı zamanda Thurston’ın satıştan sonra kaçmayıp bu işi ve Under Armour'ı heyecan verici bir fırsat olarak görmesini ve şirkete liderlik etmesini sağlamak istiyordu. Plank’e göre, Under Armour her zaman bir teknoloji şirketi olsa da bu alanda zorlanmıştı.Videodaki ürünlerin hiçbiri o zamanlar ortada yoktu.Performans ürünlerini, veri ve interaktif teknolojiyle birleştirmek Under Armour’ın önceliğiydi tabii. Plank birkaç yıl önce bir ekibi “elektrikli” ürün yaratmaya yönlendirmiş ve onlar da sporcunun kalp atış hızını takip etmek için kumaşa gömülü sensörlere sahip E39 compression tişörtünü ortaya çıkarmıştı. 2011 NFL antrenmanında, büyük bir hayranlıkla tanıtılan tişörtün sensör donanımlı göğüs bandına sahip basitleştirilmiş versiyonu tüketicilerin çok küçük bir bölümünün ilgisini çekti.Bu deneyim, Plank’in Under Armour’ın binlerce mühendisli, sürekli inovasyon yapan donanım şirketleriyle rekabet edemeyeceğini anlamasını sağladı. Thurston, “Bir ayakkabı ve tekstil şirketinin, cihaz geliştirme yoluna gitmesi çok normal. Under Armour’ın doğasında da bu var. Dağıtım kanallarını, ürünleri nasıl pazarlayacaklarını biliyorlar. Bu alanda neler olup bittiğine de bakınca dijital fitness’ın gücünün aslında kendilerinde olduğunu fark ettiler.” diyor.Plank, Thurston’ınki gibi bir topluluğu inşa etmenin yıllar süreceğini de biliyordu. “Mühendislerden beklediğim cevaplar şöyle dursun, sorulacak doğru soruları bile bilmiyordum.” diye itiraf etmekten de geri durmuyor.2013’ün sonlarında MapMyFitness’ın satınalımı tamamlandığında, Plank ve Thurston Under Armour’ın dijital dönüşümünün önceliklerini belirleme işini beklenmedik şekilde ağırdan aldı. Thurston, Plank’in “sporcuları geliştirme” misyonunu temel alarak uyku, fitness, aktivite ve beslenme olmak üzere sağlığın dört temel unsurunu belirledi. Plank sadece aktivite verilerinin toplayıcısı değil, aynı zamanda bu verileri, kimin cihazı veya uygulaması tarafından toplandığına bakılmaksızın yararlı içgörülere dönüştüren merkezi işlemci olma fırsatını gördü.İlk adım 2014’ün sonlarında atıldı. Yarım milyar dolardan fazla para harcayarak iki büyük satınalım gerçekleştirildi: San Francisco merkezli, insanların öğünlerini kaydetmelerini sağlayan beslenme takip sistemi MyFitnessPal ve Kopenhag merkezli, kullanıcılarının neredeyse tamamı ABD dışında olan bir kişisel antrenman programı Endomondo. Artık Under Armour sadece dünyanın en büyük dijital fitness topluluğuna değil aynı zamanda yüzlerce mühendise ve yığınla veriye de sahipti.Akıllardaki tek soru: Under Armour, Nike’ın hâkimiyetini kırabilecek mi? Ya da en azından daha fazla antrenman tişörtü satabilecek mi?Genel merkezin önündeki tren yolunun bir kilometre ötesinde alçak, kırmızı tuğlalı bir bina şirketin inovasyon laboratuvarına ev sahipliği yapıyor. Ürün ve inovasyon başkanı Kevin Haley ayakkabı ve giysi konseptleri geliştirmek üzere biyomekanikçiler, tasarımcılar, mühendisler ve bir psikologdan oluşan bu ekibe liderlik ediyor. İçeride yok yok: Farklı egzersiz senaryolarını canlandırmak için hava kabinleri, malzemeleri geren ve sıkıştıran cihazlar, yürüyüş analiz sistemleri, çamaşır makineleri ve kurutucular, 3 boyutlu yazıcılar ve sayısız makine. Uzun, dar laboratuvar alanının derinliklerine indikçe, operasyonlar daha da gizemli hâle geliyor. Mesela prototipleme odası, içeri girmek için biyometrik bir tarayıcıdan geçmesi gereken birkaç seçkin çalışan ve yönetici dışında herkese kapalı.GELECEK BURADA: Saat yönüne doğru sırasıyla: Under Armour tartı, Under Armour bant ve Under Armour’ın kalp ritmini ölçen “Connected Fitness” ürünü Health Box.Haley bu laboratuvarın başına geçmeden önce Under Armour tüketici içgörüleri departmanını kurdu. “İlk başlarda başarımızın sırrı tüketici olmamızdı.” diyen Haley, şöyle devam ediyor: “Ne de olsa Kevin futbolcuydu, sektörü biliyordu. Ama tüketici profilimizin zamanla değiştiğini görmezden gelemezdik." Şirket bir noktada odak gruplarından yararlanmamakla övünmeyi bir kenara bıraktı. Ürünlerine dair içgörüler elde etmek için işbirliği yaptığı sporculara ulaştı, araştırma ekipleriyle tüketicilerin kıyafetlerini inceledi ve online anketler yürüttü.Under Armour’ın kesin olarak bilmediği bir şey vardı: İnsanların ürünlerini satın aldıktan sonra nasıl kullandıkları. Tek bildiğiniz müşterinizin yılda sadece birkaç kez kredi kartı kullanarak alışveriş yaptığı. Peki, tüketici satın aldığı basketbol tişörtünü antrenmanda giyiyor mu? Yoksa çoktan kız arkadaşının pijamasına mı dönüştü?Haley, Connected Fitness uygulamasından elde edilen veriden hedef kitlenin tasarıma dair isteklerini anlatan ipuçları alabileceğini söylüyor. Bu veriler, kullanıcıların koşu hızı, ne sıklıkla ne kadar uzağa gittiği gibi noktaları aydınlatıyor. Dahası, hangi marka yoğurt kullandıklarını öğrenmek bile mümkün. Üstelik pek çok yeni fikir geliştirmeye de imkân tanıyor.Mesela, MapMyFitness sayesinde şirket insanların ortalama 5 kilometre koştuğunu öğrendi. Bu bilgiden hareketle “Speedform Gemini” koşu ayakkabısını üretip bu koşullara uygun “şarjlı köpük” dolgusu eklendi. Haley, “Bizim için en büyük soru işareti, daha iyi teknolojilerin olup olmaması değil. Veriler, hizmet sunduğumuz bu gruba dair içgörü elde etmemizi sağlıyor.” diyor.Plank “İş için Şikago’ya seyahat ettiğinizi düşünün. Sabah koşuya çıktınız ve bir gün önce üşütmüştünüz. Şikago’da hava 7 derece, yani burnunuz muhtemelen sürekli akıyordur. İşte böylesi durumlarda biz devreye giriyoruz. Mesela o ‘sümük parmak eldiveni’yle akıntınızın önüne geçiyoruz. Bu eldivenin üzerinde burnunuzu ovabilmeniz için mikrofiber bir peçete var. O çaresiz anda, ‘Bir gün daha Şikago’da mısınız? Öyleyse size bir çift eldiven göndermemizi ister misiniz?’ diyen bir bildirim aldığınızı hayal edin.” diyor.Tüm bunları okurken, “Bu cihazlar da bizi mi dinliyor?” diye düşünüp endişeleniyorsanız haksız da sayılmazsınız. Under Armour’ın niyeti kötü olmasa da mesele özünde bundan ibaret. Şirkettekiler veri madenciliğiyle kullanıcılara daha iyi ürünlerin sunulacağını ve onları daha başarılı sporcular hâline getirebileceğini söylüyor. İnsanları daha iyi sporcular hâline getirmek de daha fazla ekipmana ihtiyaç duymalarını sağlıyor. Tıpkı Plank’in analistlere söylediği gibi, “İnsanlar ne kadar çok egzersiz yaparsa, o kadar çok ayakkabı ve giysi satın alacak.”Monopoly müptelası Plank “Seninle Monopoly oynadığımda bütün bölgeleri satın alacağım. Zarı isabetli atsan iyi edersin, yoksa sınırlarıma girdiğinde paşa paşa kira ödersin.” diyor. “Gerçek fırsatlar dijital sağlık deneyiminin her parçasını kontrol ettiğinde ortaya çıkacaktır. Mesela, beslenme ve spor giyimi bir arada düşünebilmelisiniz. Sporcuları gerçekten anlamaya çalışıyorsanız, günde 24 saat ne yaptıklarını izlemeniz gerekir.”Bu nedenle UA Record uygulamasıyla, HTC cihazlarıyla birlikte yeniden piyasaya sürülen bir tür genel sağlık panosunun yanı sıra, Fitbit benzeri bir bileklik, göğüse takılan bir kalp atış hızı monitörü ve göstergeleri olan internet bağlantılı bir tartı sunuyor. Record insanların fitness verilerini herhangi bir cihazdan işlemelerine imkân veren bir platform. Record yöneticisi Glode bunu “Under Armour’ın dijital imzası” olarak nitelendiriyor. Plank, Record’un lansmanı ve Health Box adı altında birlikte satılacak ilgili cihazlar hakkında konuşurken heyecanını gizleyemiyor. Neden mi? Bu kullanıcıların onun vizyonunun tamamını ilk deneyimleyişi. Plank “küresel sağlığı etkileme” potansiyelini tam da burada görüyor.Yaklaşık her beş Amerikalıdan birinin uygulamalardan birini indirdiğini söyleyen Plank, kullanıcıların sadece koşu süreleri ya da kilo kayıplarını takip etmelerine yardımcı olmakla kalmayıp verilerini kendileri gibi milyonlarca insanın verileriyle kıyaslama şansı da sunmak istiyor. Bu sistemi basit ya da dâhiyane bulmanız fitness’a olan düşkünlüğünüze bağlı.Plank “Sabah uyandığımda ne kadar uyuduğumu söyleyen giyilebilir cihazım beni bir veri bulutuna ışınlıyor. Banyoya gidip tartıya çıkıyorum ve ikinci veriyi buluta gönderiyorum. Egzersiz yapacağım, bu yüzden kalp atış hızımı ölçen cihazı takıyorum ve üçüncü durağa ışınlamış oluyorum. Ayrıca tüm gün etrafta dolaşırken, fitness takip cihazı kaç adım attığımı gösteriyor. Son olarak, o gün ne yediğimi MyFitnessPal’a yazabilirim. Onu yazmak istemezsem de, günümün nasıl geçtiğine dair sorusunu hafif, ortalama ya da ağır seçeneklerinden biriyle yanıtlıyorum.” diyor.Plank “İşte bu noktada işler gerçekten heyecan verici bir hâl alıyor. Diyelim ki bu yıl ekim ayını hasta geçirdiniz. Her yıl aynı dönemde hastalandığınızı düşünün. Bu, uyku veya beslenme düzenizle ilişkili olabileceği gibi benzer boy ve kilodaki akranlarınızla paylaştığınız ortak düzen ya da koşullarla da ilgili olabilir. Doktora gittiğinizde, tüm bu bilgilerin ne kadar faydalı olacağını düşünün. Herhangi bir sağlık sigortası şirketine verilerinizi emanet etmek, neden bize güvenmekten daha iyi bir fikir olsun ki?Swinand, "Her şey yeterince adil.” diyor. Fakat rakipler arasında Fitbit, Apple ve hatta Google varken Under Armour’ın bu savaşı kazanacağı meçhul. Teknolojinin işleyişinde dört şirket var. Üçü sıfır çekerken sadece bir tanesi her şeyi kazanır.” diyor ve Under Armour’ın fitness teknolojisinin MySpace’i olabileceği ihtimalini gündeme getiriyor. Ayrıca uzun süre COO ve CFO olarak görev yapan Brad Dickerson’ın şirketten ayrılmasıyla ilgili endişelerini de dile getiriyor. Swinand’a göre, Brad mantığın sesiydi, Kevin'sa gösterişli bir girişimci. Plank, Under Armour’ın önde gelen teknoloji şirketlerinden daha fazla veriye sahip olmasını, soyunma odası estetiği ve markanın gördüğü ilgiyle yükselişine bağlıyor. “Haklıysam Connected Fitness, bizi giyim şirketinden gerçek bir teknoloji şirketine taşıyan bir güç çarpanı hâline gelir. Yanılıyorsam da bu bize biraz para kaybettirir. Masada $710 milyonumuz var." diyor ve “Bildiğimiz tek şey, her zaman daha fazla para kazanabileceğimiz.” diye bitiriyor. Bu sözler, beyaz tahtadaki bir başka sözü hatırlatıyor: “Tişört ve ayakkabı satmayı unutmayın!”Tüm bu başarıya rağmen Connected Fitness üzerine oynanan bahislerin pek de kazandırdığı söylenemez. Under Armour, 2018 yılına kadar net gelirini neredeyse ikiye katlayarak $7,5 milyara çıkarmayı bekliyordu. Üstelik bunun sadece yüzde 2,7’sinin ($200 milyon ) Connected Fitness’tan geleceğini tahmin ediyordu. Henüz 2016’da $387 milyara ulaşan bu rakam, şirketin yüzünü güldürüyordu. Ama rekabet, dijitalleşme ve pandeminin etkisiyle Under Armour, 2020’de Connected Fitness’ın fişini çekti.Bu yazı, Inc. Türkiye Haziran- Temmuz 2024 sayısında yayınlanmıştır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!