Pandeminin o kara günlerinde hepimiz dört duvar arasına kapanmış, her konuda karanlık ve belirsiz hissederken kasvetli ruh hâlimden kurtulmamı sağlayacak bir kitaba rastladım. İngiliz yazar Katherine May’in kaleminden çıkan Wintering hem gerçek hem de mecaz anlamıyla karanlık dönemleri nasıl atlatabileceğimizi anlatıyordu. Dinlenmeye, öz şefkate ve küllerinden doğmaya adanmış bir güzelleme diyebileceğim kitap, tam da eksikliğini derinden hissettiğim bir anda beni anlayan, sarıp sarmalayan bir dost oldu. Katherine May’e bir teşekkür yollamadan devam etmeyeyim. Olur da bu satırları okuyorsanız, o zor günlerde keyfimi yerine getirdiğiniz için teşekkür ederim. Fakat bugün Korona vakaları azalmış olsa da unutmayın, karanlık asla tamamen yok olmaz. Neredeyse aralık geldi çattı. Saat 6 olmadan hava kararmaya başlıyor. O kasvetli havaya televizyonlardan gelen bangır bangır felâket haberlerini, üstüne de tuzu ve biberini ekleyin. Yani işinizin stresini... Hâl böyle olunca birçok girişimci kışın gelişini korkuyla bekliyor. Bu cümlelerde kendinizden bir şeyler bulduysanız, o zaman anlamlı ve uygulanabilir tavsiyeler için May’in anlattıklarına geri dönelim. İskandinavlardan öğrenecek çok şey varMay, Substack’de yayınladığı bülteni The Clearing’de kısalan günlerin ve azalan gün ışığının hepimiz gibi kendisinin de ruh hâlini etkilediğini kabul ediyor. “Şu an ekinoks sonrası dönemde olduğumuz için günler daha karanlık. İliklerime kadar hissediyorum.” diyor. Fakat birçoğumuzun aksine May, karanlık kışı yaklaşan bir kıyamet gibi beklemiyor. İskandinavya’da geçirdiği birkaç yılın ardından bu mevsimi atlatılacak bir felâket gözüyle değil daha yavaş ve konforlu bir yaşama elveren bir fırsat gözüyle bakmayı öğrendiğini söylüyor. “Kuzeyin soğuğunda İsveç, Norveç ve İzlanda’da geçirdiğim zamanlar oldukça öğreticiydi. Bölgenin insanı ışığı yalnızca aydınlatma amaçlı kullanmakla kalmıyor, dışarıdaki çetin havayla savaşacak konforlu bir cephe oluşturmak için âdeta sanat eserine çeviriyorlar.” diyor.Her ne kadar İskandinavların kışı harika kılan nice taktiği olsa da May köşe yazısında kışın kasvetini dağıtmak isteyenlerin gözden kaçırdığı bir yönteme odaklanıyor: Yaşadıkları ve çalıştıkları alanı düzenlemek.Eminim çoğunuz, klinik literatürde “yoğun hissedilen kış melankolisi” diye anılan mevsimsel duygu durum bozukluğuyla başa çıkmak için özel ışıklar kullanıldığını duymuşsunuzdur. May melankoliyi dağıtma üzerine bir yaklaşım geliştirmiş: ışıklandırmayla dekorasyona odaklanan ince ve sanatsal öneriler. İşte karanlık kışı ışığıyla ısıtacak birkaç ipucu.1. Yapay ışığa çok yüklenmeyinDoktorunuz tarafından mevsimsel duygu durum bozukluğu teşhisi aldıysanız yazıyı okumaya devam etmeyin. İnternetteki sıradan insanların önerilerini değil doktorunuzun söylediklerini dikkate alın. Fakat sadece kışın kasveti bastıysa May evdeki tüm ışıkları açmanın çare olmayacağını düşünüyor.“Ne kadar parlak olursa olsun yapay ışık, yapay ışıktır.” diyor. Yüksek watlı ampuller ya da devasa avizeler yerine daha sıcak ışıklı lambalar kullanabilirsiniz. May’in bir diğer önerisi de şöyle: “Yılın bu zamanlarında karanlığın kökünü kazımaya çalışmayın. Gün ışığının doğasına karşı gelmeyin, karanlık köşelerde konforlu aydınlık alanlar yaratmaya çalışın.”May, güneş ışığından faydalanabileceğimiz kadar faydalanmaya çalışmamızı tavsiye ediyor ve şöyle bir anektod paylaşıyor: “Yakın bir arkadaşım doğal ışığı yakalayabildiği kısacık anlardan mahrum kalmamak için her kış eşyaların yerini değiştiriyor. Biraz abarttığının farkındayım. Fakat siz de en azından sandalyenizi ikindi güneşini gören bir yere çekebilirsiniz.”2. Mumlara bakışınızı değiştirinHer ne kadar Amerikalılar mumları kutladıkları, kötü hissettikleri ve kendilerini şımartmak istedikleri anlarda kullansa da İskandinavlar öyle düşünmüyor. May bu farkı şu şekilde kaleme almış: “İskandinavya’ya her gidişimde mumların bambaşka şekillerde kullanıldığını görüyorum. İskandinavlar için mumlar özel ve romantik anlara has değil. Aksine, gündelik ev hayatının tam içinden bir parça. Gri sabahlar ve donuk öğleden sonralarında içimizi ısıtsın diye erkenden yakılıyor. Aydınlatmada değil, kontrastıyla buz mavisi göğün soğuğunu kırıp insanın içini ısıtan bir atmosfer yaratmakta kullanılıyorlar. Ben de mumları İskandinavlar gibi kullanmaya başladım. Size de öneriyorum.” 3. Farklı renkler ekleyinDoğaya bakın. Hiç bir yeri aydınlatmak için gökkuşağına boyadığını gördünüz mü? Beyaz ve yeşilin arasından başını gösteren kırmızı meyveleriyle kara gömülmüş bir orman düşünün. Ortamdaki huzuru kartpostalına bakınca bile hissedebilirsiniz. May, evinizi kış boyunca canlı tutmak için doğayı içeriye davet etmeyi öneriyor: “Evinizde farklı renklerde eşyalar olsun, mesela sıcak kırmızılar ve sarılar. Ayrıca yemyeşil yapraklarıyla gözalan bir dekorasyon için yılbaşını beklemeye gerek yok. Şu anda yaşadığım Kent’te yılın bu zamanlarında şerbetçi otu toplama adeti var. Şu anda pek çok şömine rafı taptaze, yemyeşil şerbetçi otu fidanlarıyla süslenmiş durumda. Bu gibi süsler loş günleri aydınlatmak için gün ışığı olmadığında ortama parlaklık katacak süsler olarak iyi bir seçenek.” 4. Dışarıyı ışıklandırınGrinçler kusura bakmasın. May de yılbaşı süslemesine erken başlayıp geç kaldıranlardanmış. Işıklara olan düşkünlüğünü şöyle itiraf ediyor: “Son birkaç yıldır, daha kasımda bahçeyi Noel ışıklarıyla donatıyor, şubattaki Meryem Yortusu’na kadar da indirmiyorum. Çünkü paşa gönlüm öyle istiyor. Kim, ne diyecek kısmını pek takmıyorum artık.”Bonus: Ruh halinizi değiştirmek için çevrenizi değiştirinSiz de bir şeyleri takmayabilirsiniz. İçinde bulunduğumuz mekânın ruh hâlimizi ne kadar derinden etkilediğini hepimiz biliyoruz. Kâr hedeflerinden asla şaşmayan aç gözlü şirketler bile, iş ofisin konfor ve estetiğine gelince kesenin ağzını açıyor. İnsanların benzer şartlardaki iki otel odasından rahat görünene daha fazla para ödemesinin sebebi de bu.Kışın kasvetini yenmek, daha mutlu ve üretken hissetmek için çevrenizde yapacağınız küçük değişiklerin gücünü hafife almayın. Dışarısı ne kadar soğuk ve karanlık olursa olsun yine de deneyin.Orijinal Yayın Tarihi: 13 Kasım 2023Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.