1997 Batı Konferansı yarı finallerinde Lakers’ın o sezonki başarısı tehlikeye girmişti. 18 yaşındaki Kobe Bryant art arda potaya bile değmeyen tam dört şut çekti. Biri maçın bitimine iki saniye kala Lakers’ın kaderini değiştirecek bir atıştı. Diğer üç şutsa uzatmalardaydı. Hatta sonuncusunu maçın bitimine dört saniye kala izlemiştik.Dört önemli şut, dördü de panyaya bile değmedi. O maç Kobe’nin kariyerinde bir dönüm noktası mıydı? Kesinlikle.Fakat düşündüğünüz gibi değil. Kobe o anları, “Ulusal kanalda, milyonların önünde boşa giden dört şut attım ve bu oynayacağımız finallere mâl oldu.” diye anlatıyor.Nasıl oluyor da Kobe böylesine zor bir anın etkisinden çıkıp düşüncelerini bu kadar rahat dillendirebiliyor?Son uzun röportajlarının birinde Kobe, “Ayaklarınız yere basmalı. Daha iyisini yapmalısınız. Başarısızlıklar sizi tanımlamaz. Evet, tabii ki o an utanırsınız. Ama sonra herkes o anı unutur. Neden mi? Çünkü hiç kimse bu hayatta sonsuza dek hatırlanacak kadar önemli değil. İnsanların hakkınızda ne düşündüğü sizi endişelendiriyor. Biliyorum, ben de yaşadım. Evet, utanç vericiydi çünkü potaya bile değmeyen dört şut çektim. Ama kendimi aşıp daha iyisini yapmalıydım.”Şimdi sıra hatadan ders çıkarmaya geliyor, yani Kobe’nin durumunda, dört şutu birden nasıl kaçırdığını çözmeye. Lisedeyken Kobe’nin takımı bir sezonda 35 maç yaptı. Tabii üst üste değil, arada toparlanmak ve dinlenmek için bolca zamanları vardı. Fakat eğer play-off’ları saymazsak bir NBA sezonu 82 maçtan oluşur. Yani sürekli seyahat eder ve arka arkaya maça çıkarsınız. Kobe o günleri şöyle anlatıyor::“Artık bacaklarım tutmuyordu. Evet şutlarım isabetliydi ama olması gerekenden kısaydı. Ağırlık çalışmak gibi, bacaklarımı 82 maçlık sezona hazırlayarak beni güçlendirecek farklı antrenmanlar yapmalıydım. Çünkü play-off maçları başladığında bacaklarımı güçlendirmeli ve o topu o potaya sokmalıydım. Şutlarımın potaya bile değmemesinin nedeni bacaklarımı tam olarak kullanamamamdı. O sezon yaşadığım o kondisyonsuzluktan dersimi aldım: Sonraki sene tüm şutlarım potayı sarsacaktı. Bu kadar basitti. Geriye sadece bunun için çalışmaya başlamak kalıyordu.” Kobe için geçmiş, ders çıkarılması gereken bir antrenmandı. Elbette geçmişi bugün olduğu kişiyi tanımlamıyordu. Ancak geleceğini değiştirmek istiyorsa geçmişinden ders almalıydı. Ve bunun farkındaydı.Potansiyelinizin altında kalan bir şey yaptığınızı hissettiğinizde buna neyin yol açtığını düşünün. Nedenini bulun ve aşmak için atılması gereken adımlara odaklanın. En önemlisi de, bu defa neyi geçmişten farklı yapacaksınız?Kendinizden şüphe mi ediyorsunuz? Bu sadece üzerinde çalıştığınız şeyin zor olduğu anlamına gelir. Büyük ve zor işler başarmaya çalışırken kendinden şüphe etmek sürecin doğal bir parçası.Olur da geçmişteki başarısızlıklarınız yüzünden geleceğinizden umudu keserseniz, endişelenmeyin. Kendinden şüphe etmeyi pes etmeniz gerektiğine dair değil uyum sağlamanın, yeniliğin veya en etkili adımları keşfetmeniz gerektiğinin işareti olarak görün. Kendinden şüphe duymak, aslında yolunuza nasıl devam edeceğinizi bulmanız gerektiğini de gösterir, tabii bunu bu şüpheler vazgeçmenize neden olacak kadar büyümeden önce yapmalısınız… Özetle kendinizi aşın, sonraki adımı hesaplayın ve hemen işe koyulun.Böylece geçmişinin kölesi olmak yerine Deepak Chopra’nın da dediği gibi, kendi geleceğinize öncülük edersiniz.Orijinal Yayın Tarihi: 19 Kasım 2023Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazarın kendisine aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.