Karbon emisyon oranlarının baş sorumluları arasında havayolları geliyor. Eleştiriler asla dinmiyor. Dolayısıyla son yıllarda havayolları çevresel sürdürülebilirliği ön planda tutan yenilikçi yaklaşımlar benimsiyor. Bu yaklaşımların başında gelen karbon dengeleme (karbon ofsetleme) programlarının amacı uçuş sırasında ortaya çıkan karbon emisyonlarını, çevresel projelere destek vererek telafi etmek.Nasıl mı? Örneğin, bazı havayolları yolcularına, uçuş sırasında oluşan karbon miktarını hesaplayıp, bu miktarı ormanlandırma projelerine ya da yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yaparak dengelemeleri için seçenekler sunuyor. Bu sayede, her bir uçuşun çevresel etkisi azaltılıyor ve sürdürülebilir bir geleceğe doğru önemli adımlar atılıyor.Top hem havayollarında hem yolcudaMesela Türk Hava Yolları, “Co2mission” platformuyla tam olarak bunu yapıyor. Yolcular bilet satın alırken veya direkt bu siteye girerek dengelemeleri gereken karbon emisyon miktarını hesaplayabiliyor. Bunun için seyahat tarihlerini, kalkış ve varış havalimanlarını seçmeleri yeterli. Uçuş mesafesi, uçak türü, yakıt tüketimi gibi farklı değişkenler göz önünde bulundurularak bir hesaplama yapılıyor. Bu hesaplama doğrultusunda yolcular diledikleri miktarları diledikleri projelere bağışlayabiliyor. Lufthansa’nın “Compansaid” platformu da oldukça benzer.Bunların yanı sıra Southwest Airlines, JetBlue, Japan Airlines, Air Canada, Finnair, Alaska Airlines, Iberia, British Airways ve daha birçok havayolu da iklim teknolojisi şirketi CHOOOSE’la işbirliği yaparak yolcularına karbon emisyonlarını dengeleme imkânı sunuyor. CHOOOSE’la el sıkışanlar arasına Pegasus Hava Yolları da katıldı. Yeni websitesiyle, yolcularına uçuşların çevresel etkilerini azaltma konusunda daha etkin bir rol almaları ve sürdürülebilir çevre çözümlerine katkıda bulunmaları için olanak sağlıyor.Karbon dengeleme kapsamında desteklenen projeler, genellikle güneş ve rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve ormanların korunması veya yeniden dikilmesi gibi alanlarda yoğunlaşıyor.Mesela Türk Hava Yolları’nın Gezin Güneş Enerjisi Projesi, Büyükdüz Hidroelektrik Santrali ve Bares II Rüzgâr Enerji Projesi yenilenebilir enerji kaynaklarına; Singapur Hava Yolları’nın Katingan Mentaya Projesi’yse yağmur ormanlarına ve nesli tükenmekte olan hayvanlara odaklanıyor.İklim zirvesine özel jetle gitmekKarbon dengeleme programları gün geçtikçe daha fazla havayolunun gündemine giriyor ve bu alanda yapılan çalışmalar tüm dünyada çeşitleniyor. Ancak bu programların etkinliği ve sürdürülebilirliği üzerine tartışmaları sonlandırmış değil. Temel eleştiri, karbon dengeleme programlarının emisyonları azaltmaya değil, yalnızca telafi etmeye odaklanması üzerinden şekilleniyor. Sanırım emisyonu azaltmak yakın zamanda pek mümkün olmayacak zira kimse uçak kullanmaktan geri durmuyor. Daha birkaç gün önce Dubai’de gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP28’in katılımcılarının ülkeye uçakla gidişi ve muazzam bir karbon ayakizi üretmesi abesle iştigal karşılanıp aktivistlerin protestolarına konu oldu.Bu eleştirilere bir yandan katılıyorum. Şöyle ki, hızlı ve etkili bir ulaşım seçeneği olması, uzun mesafeleri kısa sürede aşabilmesi, hava taşımacılığını hayatımızın ayrılmaz bir unsuru hâline getirdi. Ancak atmosferdeki karbon ayak izlerinin önemli bir kısmını oluşturan bu büyük endüstrinin çevreye zararlı etkilerini artık göz ardı edemeyiz. Bu sorumluluğu sadece havayollarına bırakmayıp biz de seyahatlerimizde daha çevreci seçimler yaparak, bu dönüşümün bir parçası olabiliriz.Her ne kadar bu tür yeşil dönüşümlerde ana hedef, emisyonları azaltmak ve doğaya verilen zararı en aza indirmek olsa da ben bu girişimlerin şu an için havacılığın çevresel etkileriyle mücadelede önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Bu tür karbon dengeleme girişimleri hem havayolları hem de biz yolcular için çevresel zararı azaltma yönünde önemli bir fırsat sunuyor.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.