“Kafein krizim geldi.” “Ay bir kahve içmeden güne başlayamıyorum.” “Dur bir kahve içeyim de kendime geleyim.” cümlelerinin nesnesi sağlıklı yaşam gurularımız ve biraz da abartmayı seven influencer’larımız sayesinde yerini matcha’ya bırakmıştı. Fakat kahvenin tahtını yerinden edecek gibi görünen matcha’ya da gümrük vergisi yolda. Her gün kahve içiyor musunuz? Cevap evetse tebrikler, siz de karga kahvaltısını etmeden kupasını kapan 224 milyon Amerikalıdan farksızsınız. Ben de sizden biriydim. Ta ki beş ay önce bir sabah uyanıp “Şu kahveyi içmeye devam edersem ben de insan değilim.” diyene kadar. Her sabah soğuk demleme yöntemiyle önceden hazırladığım kocaman, zift gibi bir kupa kahveyi içerek güne başlardım. Suyla seyreltmek gerekiyormuş ama kim uğraşır… O işler öyle olmuyormuş meğersem. Ben beni zımba gibi yapan kahvemi keyifle yudumlarken bedenim yardım çığlıkları atıyormuş. Kolumdaki akıllı bilekliğimde kahve sonrası kalp atış ritmimi gördükçe korkudan bilekliği çıkardım. Yüzleşmekten kaçtım diyelim. “Hocam bunları neden anlatıyorsun?” diyorsanız söyleyim. Ben artık kahveyi bıraktım. Sadece yeşil çay içiyorum. Sakın yanlış anlaşılmasın, kahveyle arama koyduğum mesafe ithalatına getirilen yüzde 10’luk temel gümrük vergisiyle alakalı değil. Birkaç aydır da gözümü matcha’ya dikmiştim. Bilmeyeniniz yoktur ama varsa diye yazıyorum. Matcha daha az güneş ışığına maruz kalarak yetiştirilen ve son aşamada incecik öğütülen özel bir yeşil çay türü. Üstelik bu güzel içeceğin kafein oranı da hatrı sayılır seviyede. Tek fark klasik kahve gibi içer içmez afyonunuzu patlatmıyor. El ayak titremesine son. Onun yerine gün içerisinde kanınıza yavaş yavaş karışarak ihtiyaç duyduğunuz kafeini size sunuyor. Pek çok insan bu yüzden matcha’yı rutinine ekledi. Haberiniz yoksa söyleyeyim: Dünyamız matcha kıtlığına gebe. Japon çayı üreticileri ve satıcılarını zor durumda. Dünya çapındaki matcha markaları da bu dertten mustarip. Tedarik zincirindeki bu sıkıntı, ABD’de matcha ithal eden ya da satışını yapan şirketler için hem zorluk hem de fırsatlar yarattı.Bilimsel verilerle konuşmak isterim ama Amerikalıların kaçı matcha müptelası bilmiyorum. Tek bildiğin her geçen gün popülaritesi artıyor. Horizon Grand View Research’ün araştırmasına göre ABD’deki matcha pazarının yıllık ortalama büyüme oranı yüzde 8,3. Geçen yıl yaklaşık $479 milyon gelir elde edilen bu pazarın 2030 itibarıyla $763 milyona ulaşması bekleniyor.Başta matcha olmak üzere çeşitli çaylar satan, New York merkezli Kettl’in kurucusu Zach Mangan’a göre matcha uzun süredir gönüllere taht kuruyor. Mangan “Matcha asıl süksesini 1980’lerde, Häagen-Dazs’ın matcha aromalı dondurma üretmeye karar vermesiyle yakaladı. Bunun için Japonya’nın Uji bölgesine giden şirket yetkilileri birçok tedarikçiyle görüştü. O dönemin şartlarını düşününce ne zor iş.” diyor.Matcha’nın kaderini yeniden yazan ikinci hamle de 2006’da, matcha tozuyla hazırlanan yeşil çaylı latteyi menüsüne ekleyen Starbucks’tan geldi. Fakat sosyal medya çıktı, mertlik bozuldu. Matcha’nın dünyasını da TikTok değiştirdi. Hem de tüm bu değişim son bir yıl içerisinde oldu. TikTok’ta influencer’lar MatchaTok etiketi altında matcha latte yapmanın farklı yollarını, en popüler markaları ve matcha’ya dair aklınıza dahi gelmeyecek her şeyi paylaşmaya başladı. Eh, dananın kuyruğu da öyle koptu. Olanlar oldu. Japonya’nın popüler matcha markalarının stokları tükendi tükenecek. Diğer markalarsa insanların kutularca stok yaparak matcha’nın yaygın olmadığı pazarlarda ürünü pahalıya satmasını, yani arbitraj yapmasını önlemek için kısıtlamalar getirdi. (Yatırım tavsiyesi vermek gibi olmasın ama aylardır Amerikan doları, Japon yeni karşısında oldukça güçlü. Bu da fırsatçı yatırımcıların gözünden kaçmadı.)Arbitrajdan ağzı yanan Mangan “İnsanlar geliyor bizden matcha’ları aldıkça alıyor. Sonra gidip başka ülkelerde satıyor. Bir akıllı onlar değil. Önce gelenler tüm stoğu süpürdüğünden artık büyük mağazalardan sadece bir kutu matcha alabiliyorsunuz.” diyor.Nisan ayı matcha’nın hasat döneminin başlangıcı. Mangan’a sorarsanız pazar bu dönemde kendi kendini dengeleyecek. Fakat talebin yakın zamanda azalacağına pek ihtimal vermiyor. Aksine yüksek kalmaya devam edeceğini ama Japonya’daki üreticilerin perakende politikalarında değişikliğe gideceğini öngörüyor.Kurucuya göre stokları korumak için satışlara sınırlama getirme kalıcı bir kural olacak.Mangan bugüne kadar işleyen sistemi bakın nasıl anlatıyor: “Eskiden alıcılar Japonya’daki herhangi bir matcha dükkaânına gidip ‘Elinizde ne varsa sarın.’ dediğinde bizimkiler ‘Hemen verelim, abim.’ moduna giriyordu. ‘Neden böyle yaptınız?’ diye sorulduğunda da ‘Yasak geldi de uymadık mı?’ diye sitem ediyorlardı. Şimdi hiç kimse endişelenmesin. Çözüm kapıda.”Matcha tutkusu cihanın dört bir yanında aldı başını gidiyor. New York’taki iki şubesine ek olarak kısa süre önce Los Angeles’ta bir mağaza daha açan Kettl, bu yıl içinde dördüncü şubesini Brooklyn’de açmayı planlıyor.Aklımdaki asıl soru: ABD Başkanı Trump’ın gümrük rüzgârları matcha kıtlığını nasıl etkileyecek? Yeni hasat kapıda. Satın almaya da kota getirildi. Kıtlık hafifleyebilir. En azından ya da daha yönetilebilir hâle gelebilir.Fakat Trump’ın gümrük vergileri artarak devam ederse maliyetler daha da artacak. Zaten matcha başlı başına lüks. Seremoni kalitesindeki bazı matcha çeşitlerinin gramının yaklaşık $1’a satıldığını biliyor musunuz?Orijinal yayın tarihi: 16 Nisan 2025 Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.