2008'den bu yana Helsinki’yi girişimciler, yatırımcılar ve teknoloji meraklılarıyla dolduran Slush'ın bu yılki açılış oturumunda Nvidia kurucularından Chris Malachowsky sahnedeydi. 1993'teki kuruluşundan bu yana istikrarlı şekilde büyüyerek bugün dünyanın en değerli şirketi hâline gelen GPU üreticisi, 30 yılı aşan girişimcilik yolculuğunda her zaman doğru kararlar vermediklerini ama yanlış kararlardan doğru çıkarımları yaparak büyümeyi başardıklarını anlattı.Karbon dönüştürme konusunda çalışmalar yapan elektrokimya şirketi Twelve'in bilimden sorumlu başkanı ve kurucu ortağı Etosha Cave'in sorularını cevaplayan Malachowsky, ilk ürünlerinin başarısız olduğunu çünkü müşterinin sorununu değil, müşterinin müşterisinin sorununu çözmeye odaklanma hatasına düştüklerini anlattı. Bu sorunun üstesinden gelirken sadece iyi teknoloji üretmenin değil, onu doğru kişiler için üretmenin önemli olduğunu idrak ettiklerini ve ancak bu idrakın ardından doğru büyüme rotasına oturduklarını anlattı.Diğer yandan yalnızca müşterinin değil birlikte çalıştığı insanların ihtiyaçlarını gözetmenin de büyüme için kritik olduğunu, yine deneyimleri üzerinden aktardı. Hikâye, yaklaşık 15-20 kişiyi işten çıkardıkları bir dönemde yaşadıkları ciddi bir verimlilik artışıyla ilgili. Malachowsky bunu, ekipte fazlalık olan insanların, çalışkan üyeler üzerine bir yük bindirdiğini, şirketi ve kültürü sahiplenen ekip üyelerinin, işlerin aksamasına engel olmak için hem kendi görevlerini hem de “yük olanların” işlerini üstlendiklerini, bunun da nihayetinde bir verimlilik kaybına yol açtığını paylaştı. Bu “temizlikten” sonra şirket kültürü hakkındaki fikirleri de daha berrak hâle gelmiş. Ekibe alacakları kişilerin teknik açıdan bilgili ve donanımlı olmasının yanı sıra iş dışında da beraber vakit geçirmek isteyecekleri insanlar olmasına dikkat etmeye karar vermişler. Malachowsky bu kararı, birlikte tartışarak fikir geliştirebilecekleri bir ortam yaratma ihtiyacına bağlıyor. Güvendiğimiz ve yanında rahat hissettiğimiz insanların fikirlerini dinlemeye ve birlikte daha fazlasını başarmaya daha yatkın olduğumuzu, dolayısıyla uyumlu bir ekip, birim ya da şirket açısından hem kısa hem uzun vadede başarı için bunun olmazsa olmaz olduğunu anlatıyor. Sektörde 30 yılı deviren kurucu, güven unsurunu bir spor göndermesiyle somutlaştırıyor: “Elbette yıldız oyuncularla çalışmak isteriz. Ama daha önemlisi, maçın son iki dakikasında oyundan kopmayacak, kanının son damlasına kadar savaşacak oyuncularla ilerlemeyi tercih ederiz. Çünkü bu tek bir maç değil, son derece uzun soluklu bir oyun.”Uzun vadeli başarı konusunda paylaştığı bir başka başlık da akılda kalıcıydı. Şirketi kurarken önce dünyanın en büyük GPU üreticisi, sonra da en büyük teknoloji üreticisi olma hedefini benimsediklerini ve ürün geliştirmeden yetenek alımına tüm kararlarını ve yatırımlarını bu hedef doğrultusunda şekillendirdiklerini söylüyor. Malachowsky kahvenin bedava olduğu bir kafede atılan Nvidia fikrinin bu denli uzun soluklu oluşunu bu prensibe bağlıyor. Girişimcilere ve gençlere tavsiyesi sorulduğunda da aynı şeyi tekrarlıyor: “Büyük düşünmezseniz büyük işlere imza atamazsınız.”Tabii ki büyük işler hatasız başarılmıyor. Ama Malachowsky bu konuda son derece rahat ve hatalardan öğrenmenin her şeyden değerli olduğunu söylüyor: “İyi muhakeme deneyimle gelişir. Ama deneyimi geliştiren de çoğu zaman kötü muhakemelerdir.” diyerek bakış açısını ortaya koyuyor.