Matruşka misali, tanıdıkça bambaşka ama birbirini tamamlayan yönlerini gösteren Sina Afra, Harvard İşletme Fakültesi ve Westfälische Wilhelms-Universität Münster’de eğitim aldı. 12 yıl boyunca çalıştığı KPMG’nin yönetici ortağı oldu. Bir de eBay hikâyesi var tabii: Önce şirketin Almanya’daki İcra Kurulu’nda yer aldı, ardından da eBay Türkiye temsilcisi oldu. 2011’de Markofoni’yi ve akabinde de Zizigo, Misspera, Modnakasta, Brands Exclusive gibi çeşitli dijital girişimleri kurdu. 2014’te de gayrimenkul girişimi Evtiko’yu hayata geçirdi. 2019’da Türkiye operasyonunu durduran şirket Tiko markasıyla İspanya’da yoluna devam etti. Bu da Afra'ya sivil topluma vakit ayırma fırsatı yarattı. Elbette odağında girişimcilik kültürünü pekiştirmek vardı. Aynı yıl Türkiye Girişimcilik Vakfı’nın ilk çivisini çaktı. Şimdilerdeyse CEO’su olduğu Tiko ve sivil toplum faaliyetlerinin yanı sıra başta Türkiye olmak üzere ABD, Almanya, Hollanda, İngiltere, Güney Afrika ve İsviçre’de pek çok şirkete yatırım yapıyor.Girişimcilik sayısız hatanın yapıldığı, düştüğünüz gibi kalkmayı da iyi bilmeniz gereken bir alan. Afra’nın serüveninde o kadar çok hatası olmuş ki… Bu soruyu sorduğumda iç çekmeden edemedi. Fakat bir tanesi var ki bugün dahi içini sızlatıyor: “Yunanistan’daki şirketimizi kapatırken bir çalışanımız işsiz kalmasın diye onu farklı bir şirketimize geçirdik. Daha o an hata yaptığımı hissediyordum. Girişimcilikte sadece duygularınızla hareket edemezsiniz. Özellikle işe almak veya işten çıkarmak gibi konularda mantıkla hareket etmek gerek.”Afra girişimcilik dünyasında duygulara yer yok derken aslında her konudan bahsetmiyor. Konu ortaklık olduğunda kötü gün dostu bulmak gerek. Sadakat olmadan nasıl yola çıkılır ki? “Deniz süt limanken kaptanlık etmekte ne var? Mesele fırtına çıktığında. İşte o zaman kaptanlığınız belli oluyor.” diyor Afra. Ortaklığın rengi de fırtınalı günlerde ortaya çıkıyor. Girişimci “Zor zamanda yanınızda olan ve sizin de yanında olmaktan erinmeyeceğiniz kişiyle ortaklık edin.” tavsiyesi vermeden de edemiyor.Hazır girişimciliği günü gününe uymayan bir denizde yolculuğa benzetmişken, bu serüvende batıp çıkarken neler hissettiğini de sordum. “İnsan öğrenen bir varlık. Öğrendiği an geriye dönüp yaptığı hataların farkına varıyor. Girişimci olunca da bu ruh hâlinden kaçamıyorsunuz. Exit ettiğim her şirketten çok şey öğrendim. Sonra dönüp ‘Keşke üç-dört ay öncesine geri dönebilsem. Bu işi daha farklı yapardım.’ diye hayıflandım.” diye cevapladı.Kurumsal hayatın da girişimciliğin de kendine has avantajları ve dezavantajları var tabii. Ben Afra’ya işin girişimcilik kısmını sordum. Kısa bir düşündükten sonra girişimciliğin acısını tatlısına bağlayarak söze başladı: “Uzun süre girişimci olunca insan paranoya modunda oluyor. Her an her şey olabilir. Her şeyi düşünmem lazım. Yanlış anlaşılmasın, bu kişisel hayatınızın kalmadığı anlamına gelmiyor. Aksine zamanın üzerinde hürriyetiniz oluyor. İsterseniz gece 10’da, isterseniz sabah, isterseniz cuma, isterseniz pazar. Bu size kalmış.”Tabii kurucuya göre girişimcilik dünyası da “Nerede o eski günler?” tadı vermeye başlamış bile. Küresel ekonomi-politik iklimin girişimcileri darboğaza sürüklediğini söyleyen yatırımcının ekosisteme dair düşünceleri yeni oyuncular için özellikle önemli: “İlk girişimci olduğumda her şey el yordamıyla oluyordu. Şansım yaver gitti. Ekonomik açıdan da iyi bir dönemdi. Şu an girişimciliğe başlasam herhalde devam edemezdim.”Bu yazı, Inc. Türkiye Mart - Nisan 2025 sayısındadır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!