Etkinliklerden, geriye kalan anılar ve deneyimler bir orkestranın uyumlu performansı gibidir. Her enstrümanın kendi rolü ve zamanlaması vardır, fakat şefin vizyonu ve bilinçaltı büyük önem taşır. İşte bu yüzden, her etkinliğin bende bıraktığı izlenimler, kendi orkestrasını yöneten bir şefin hikâyesini anlatır gibidir.Geçtiğimiz hafta, kariyerimin senfonisinde deneyimlediğim sayısız etkinlikten birini daha tamamladım. Bu hafta, web teknolojilerinin hem Web 3 hem de Web 2 boyutunu kapsıyordu. "MSN/ICQ" sohbetlerinden bu yana geçen 30 yıl, bizi finansal teknolojilerin ve dijital dönüşümün eşiğine getirdi ama insan algısında yüzyıllar kadar değişim yaşandı.Finansal Dünyanın EvrimiFinansal dünya, son 30 yılda inanılmaz bir dönüşüm yaşadı. Milliyet gazetesi arşivlerinden paylaştığım kupürler, bize kısa bir geçmiş yolculuğu sunuyor: Peki, bugün ne kadar farklı bir noktadayız? Finansal teknolojiler, dijital dönüşüm ve küresel entegrasyon, iş yapma şekillerimizi ve para yönetme biçimimizi tamamen değiştirdi. Artık, dünyanın öbür ucundaki birine anında para gönderebiliyor, kripto paralarla sanal dünyada yatırım yapabiliyor veya blockchain teknolojisi sayesinde güvenli ve şeffaf işlemler gerçekleştirebiliyoruz.İstanbul Fintech Week: Finansal Teknolojiler Senfonisiİstanbul Fintech Week etkinliği, 16-17 Nisan tarihleri arasında ve bu yıl beşinci kez düzenlendi. Etkinlikte, finansal teknolojiler, blockchain, kripto paralar ve dijital dönüşüm üzerine konuşmalar yapıldı. Ama bu etkinlik, sıradan bir konferans veya seminer değildi. Her konuşmacı, kendi enstrümanını çalan bir müzisyen gibiydi ve hepsi birlikte finansal teknolojiler senfonisini oluşturuyordu.Etkinlikte öne çıkan bazı alıntılarsa, bu senfoninin notaları gibiydi:“Türkiye’de etkili işleyen rekabetçi bir ekosistem yaratmayı hedefliyoruz. Parasal mimariyi etkileyen her teknolojik gelişme yeni faydaları ve riskleri beraberinde getiriyor. Bu noktada merkez bankaları olarak biz para ve ödemelerin istikrarını ve güvenliğini sağlamaktan sorumluyuz.” / Prof. Dr. Hatice Karahan, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı_“Dijital kimliklerin popülaritesi giderek artıyor ve beş ila 10 yıl içinde devrim niteliğinde gelişmeler yaşanacak… 2030’a gelindiğinde tamamen tokenize olmuş bir pazarın dünya gayri safi milli hasılasının yüzde 10’unu oluşturacağı öngörülüyor.” / Christina Frankopan, UCL Blockchain Merkezi“Günümüz dünyasında teknolojinin insanlığın bilgi birikimini artırmak için değil kolaylık yaratmak adına kullanılmasını doğru bulmuyorum.” / Tarihçi Yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı“Lütfen her türden kaynağı okuyun. Kavramlara hâkim olun. Umutlu olun ancak heyecan ve coşkuyla değil bilgiyle hareket edin.” / Efe Bulduk, FirstBatch (Çeşitli iniş çıkışlar yaşanan kripto para piyasasında yükseliş dönemlerine dair)“Bugün geldiğimiz noktada 1980 ve sonrası doğumlu herhangi bir genç koltuğunun altına laptopunu sıkıştırıp dünyayı dolaşırken bir sanayi şirketinin ortaya koyduğu bir yıllık katma değeri pekâlâ elde edebiliyor.” (WhatsApp örneğinden hareketle) / Prof. Dr. Emre Alkin, Topkapı ÜniversitesiYabancılaşma Teorisi: Orkestrada Kayıp Notalar“Ne kadar “AI”lansak da insanızdır”19’uncu yüzyıl filozofları Karl Marx, Émile Durkheim ve Max Weber, kapitalist sistemin bireyler üzerinde “yabancılaşma teorisinin” etkilerini farklı açılardan ele alan karakterler… Marx, yabancılaşma teorisinde, kapitalist sistemde insanların ürettikleri ürünler ve kendi emekleri üzerindeki yabancılaşmasını ele aldı. Durkheim, modern toplumda bireylerin geleneksel bağlarından koparak "anomi" (normsuzluk) yaşadığını ve bunun yabancılaşmaya yol açtığını öne sürdü. Weberse, rasyonel bürokrasinin bireyleri bir makinenin dişlileri gibi gördüğünü ve yabancılaşmaya yol açtığını belirtti.Ajanslar, şirketler ve hatta bireyler olarak, sürekli bir şeyler üretiyor, yaratıyor ve sunuyoruz. Fakat bazen, bu yoğun yaratıcılık sürecinde, kendi notalarımızı, kendi sesimizi kaybediyoruz. Yabancılaşma teorisi, işte bu noktada akla düşüyor… Prof. Dr. Haluk Gürgen'in sık sık doktora derslerimde altını çizdiği Immanuel Kant'ın sözlerini hatırlayalım: "İnsan suçludur çünkü 'tembelliği ve korkaklığı' yüzünden kendi adına, kendi aklıyla düşünmeye cesaret edemeyip, başkasının akli rehberliğinde bir ergen gibi yaşamayı tercih etmektedir."Zamanla, Meta da gerçekten bir meta haline geldi, yani bir değer hiyerarşisi oluşturdu. Artık, Meta üzerinden para kazanıyor, reklam veriyor ve analizler yapıyoruz, peki kendi bestemizi mi yaratıyoruz? Yabancılaşma teorisi, iş dünyasında da karşımıza çıkabilir. Uzun çalışma saatleri, yoğun stres ve rekabet, bizi ürettiğimiz hizmetlerden veya ürünlerden uzaklaştırabilir. Kendimizi, bir orkestranın içinde kaybolmuş bir müzisyen gibi hissedebiliriz.Kendi Bestemizi Yaratma ZamanıPeki, orkestra şefsiz kaldığında, kendi bestemizi yaratmak için neler yapabiliriz? İşte bazı öneriler:İşimizi aşkla yapalım, ancak kendi notalarımızı da unutmayalım. Yaratıcılığımıza ve benzersizliğimize odaklanalım. 18.bin'den fazla AI varken yapamamamız bir hata olur. İşimizin anlamını ve etkisini anlamaya çalışalım. Biraz "yavaş çekim"de kendimizi ve işimizi inceleyelim. Sosyal ilişkiler ve destek ağları, orkestramızın diğer müzisyenleri gibidir. Bağlantı ve uyum yaratmaya özen gösterelim. Örneğin; teşekkür edin, yaşadığınızı hatırlayın, derin nefes alın ve hayatınızın iş tarafındaki şapkasını taktığınızı hatırlayın. ,Kendimizi geliştirmeye ve öğrenmeye devam edelim. Kendi Senfonimizi BestelemekYabancılaşma teorisi, bize kendimizi ve işimizi sorgulamamız için bir fırsat sunuyor. Durkheim'ın toplum içindeki bireylerin bağlarını, Weber'in rasyonel bürokrasinin etkilerini ve Marx'ın yabancılaşma teorisini düşünürken, kendi senfonimizi bestelemek için ilham alabiliriz.Etkinlikler, konferanslar veya her türlü içinden geçtiğiniz tüm deneyimler, bu sorgulama sürecinde yol göstericilerimiz olabilir. Teşekkür Etmek ve Yaratıcılığın İzafiyetini HatırlamakHer şeyden önce, bu senfoniyi yaratırken birlikte çalıştığımız ve bize ilham veren herkese teşekkür etmeyi unutmayalım. İşimizin boyutu ne olursa olsun, profesyonellik ve yaratıcılığın izafiyetini hatırlamak önemlidir. Herkesin kendi bakış açısı, kendi "çapı" vardır ve bu çeşitlilik, senfonimizi zenginleştirir.Lütfen işinizin her aşamasında, birlikte çalıştığınız kişilere, müşterilerinize, sizin için çalışan taraflara ve sizi destekleyenlere teşekkür edin. Unutmayın, yaratıcılık izafi olabilir ama profesyonellik ve saygı evrensel değerlerdir. Yarattığımız yapay zekâlara da “rehber” olacaktır.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.