“Selam, nasıl gidiyor?”“Birini kırdıysam özür dilerim.”“Nasıl hissettiğini çok iyi anlıyorum.”Sizce bu ifadelerin ortak noktası nedir? Duygusal zekâsı yüksek insanlar, ilk bakışta olumlu görünen bu ifadelerin sık kullanılmaması gerektiğini bilir. Neden mi? Çünkü bu ifadelerin melek yüzünün ardında şeytan saklıdır.Niyetiniz ne kadar iyi olursa olsun bu cümleler olmadık bir yere çekilmeye çok müsait. Birkaç örnek verelim:Biriyle selamlaşırken “Nasılsın?” ya da “Nasıl gidiyor?” diye sorduğunuzda karşınızdaki kişi asıl niyetinizin bu sorunun cevabını almak olmadığını düşünebilir. (“Patronum bu sabah neler yaşadığımı gerçekten önemsiyor mu? Yoksa sadece selam mı veriyor?”)Hakikaten özür dilemek istediğinizde “Özür dilerim.” veya “Birini kırdıysam özür dilerim.” dersiniz. Ama ne yazık ki artık toplumda bu tür ifadeler üzgün olduğunuzu veya pişmanlık duyduğunuzu anlatmak yerine tam tersi anlamda kabul edilir oldu.Kendinize sorun: Biri size “Nasıl hissettiğini çok iyi biliyorum.” dese, onun gerçekten de sizin içsel varlığınızı, duygularınızı ve o an aklınızdan geçenleri anladığını düşünür müsünüz? Yoksa gerçekten anlayıp anlamadığını merak mı edersiniz?Aşırı düşünenler kulübüne hoş geldiniz. Burası, belki de etrafınızda sık rastladığınız, duygusal zekâsı gelişmiş insanların yaşadığı mecazi bir yer. Ve tahmin ettiğinizden çok daha kalabalık. Yazılarımı sıkı takip eden okurlar bilir, bence insanlar birden fazla boyutta iletişim kurar. Ve eğer hedeflerimize ulaşmak istiyorsak duygulardan asgari düzeyde faydalanmak gerekir. Bunun için de üstesinden gelmemiz gereken en büyük zorluğun dil olduğu fikrini savurunurum.Aslında Duygusal Zekâsı Yüksek İnsanların 9 Alışkanlığı şeklinde Türkçeleştirilebilecek 9 Smart Habits of People With Very High Emotional Intelligence başlıklı ücretsiz e-kitabımda bu tür ifadeler ve alternatiflerinin çok sayıda örneğini paylaşıyorum.Ancak bu konuyu konuştuğum çoğu psikolog, koç ve duygusal zekâsı yüksek herhangi biri, yanlış anlaşılmaların yaygın olduğu konusunda hemfikir olsa da, meseleyi bilimsel olarak ölçmek zordu.Ta ki şimdiye kadar.Open Mind dergisindeki makaleye göre, Berkeley’deki Kaliforniya Üniversitesi’nden bir grup araştırmacı, insanların yaygın kalıpları benzer şekilde mi yoksa ufak farklarla mı anladığını ölçmek için bir çalışma yaptı.Vardıkları sonuç, insanların aynı ifadeden aynı anlamı çıkarma olasılığının düşündüğünüzden çok daha az olduğuydu. Makalenin kıdemli yazarı olan, Berkeley’den psikoloji profesörü Celeste Kidd, araştırmayı haberleştiren Scientific American’a söylediği gibi:İnsanların aynı kelimelerden çıkardıkları anlamların ne derece örtüştüğü uzun zamandır merak konusuydu. Bu oranın gerçekten çok düşük olduğunu gördük. Bu sonuç epey şaşırtıcı olsa da, insanlar arasında yaşanan pek çok anlaşmazlığı da açıklıyor. Bu açıdan bakınca iletişim kopukluklarının neden bu kadar yaygın olduğunu da anlayabiliriz.Kidd ve meslektaşlarının çalışmalarında kullandığı en önemli örneklerden biri penguen sözcüğüydü.Asil olduğu kadar da şapşal ve sevimli de olan bu kuşun adı söylendiğinde hepimizin zihninde aynı resmin oluştuğunu düşünebilirsiniz.Ancak Kidd’in ekibi, penguen kelimesini düşündüklerinde insanların aklına “en az 10 ila 30 farklı konsept” geldiğini tespit etti: Bir penguenin ağırlığından (paytak yürüyüşlerini görenler ağır, iskeletlerini inceleyenler hafif olduğunu düşünebilir), “gürültücü” olup olmadığına veya “ispinoz ya da yunusa” benzeyip benzemediğine kadar…Kidd, Scientific American’a şunları söyledi: “Rastgele seçilen iki kişinin penguenler hakkında aynı fikri paylaşma olasılığı yüzde 12 civarında.”Araştırmacılar başka sözcükler üzerinde de çalışmış. Ancak takdir edersiniz ki penguenden daha akılda kalıcı bir kelime bulmak imkânsız.. Bu nedenle, çok da dikkat etmeden seçilen kelimelerin ima edebileceği sayısız ince ve kasıtsız anlamın son derece farkında olma pratiğine penguen kuralı adını verebiliriz.Bakın, duygusal zekâ karmaşık ve anlaşılması güç bir konudur. Ve geliştirmek için basit, pratik, farklı bağlamlarda kolayca uygulanabilen yollara başvurarak duygusal zekânızın nimetlerinden yararlanmak en faydalı yöntem olabilir.Benim bulduğum en iyi yöntem, kelimeler ağzınızdan çıkmadan önce etraflıca düşünün ve kritik anlarda özgüvenle kullanabileceğiniz ifadeleri önceden seçmek.Zaten araştırmanın da e-kitabımın da ortak amacı bu. İster penguenlerin buz üzerinde paytak yürüdüğünü isterseniz de kaydığını düşünün, (Tabii ki kayıyor, değil mi?) eminim bu sonuçları faydalı bulacaksınız.Orijinal yayın tarihi: 18 Aralık 2023Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.