Sürekli bir devinim içindeki günümüz iş çevresi, hem iş modellerinin hem de organizasyon yapılarının yeniden dizaynını gerekli kılıyor. İşte büyük kurumsal şirketlerle startup işbirlikleri tam da bu noktada önemli bir hamle olarak oyuna dahil oluyor. Özellikle kurumsal şirketlerin kronik sorunu olan stratejik miyopluk bu yenilenme sürecine sekte vuran faktörlerden biri. Şirketlerin belli bir bakış açısına saplanıp kalmalarından kaynaklanan bu durum kısaca, orta-uzun vadeli çevresel değişimi görememek olarak tanımlanabilir. Sürekli aynı kaynaklardan, örneğin mevcut işgücünün bilgi birikiminden ya da belli çerçevedeki iş rutinlerinden beslenmek, şirketin bakış açısını zaman içinde kısıtlar. Faaliyet gösterilen sektörü etkileyecek trendleri, değişimin ne yönde hareket ettiğini ve bunun bazı tehditlerin yanında birtakım önemli fırsatlar da getireceğini fark etmek zorlaşır. Son dönemde özellikle taşların yerli yerine çoktan oturmuş olduğunu düşündüğümüz sektörlerde bu taşları yerinden oynatan, oyunun kurallarını değiştiren teknoloji girişimleri, kurumsal şirketlerin mevcut iş modelleri ve düşünme biçimlerini sorgulamalarına yol açtı. Örneğin konaklama ve turizmde oyunu yeniden kuran AirBnB ve Booking.com gibi şirketler, Türkiye dahil bazı ülkelerde regülasyonlarla boğuşmasına rağmen ulaşımda yeni bir dönem başlatan Uber, BlaBlaCar gibi örnekler, bankacılık gibi temeli çok eskiye dayanan bir alanda hikâyeyi yeniden yazan Klarna ya da PayU gibi yüzlerce finansal teknoloji girişimi, kurumsal şirketlere kendilerini yenilemenin, yeni stratejik yaklaşımlar geliştirmenin tam da zamanı olduğunu gösterdi. İşte yakın dönemin en fazla konuşulan ve akademik tarafta da araştırmalara konu olan “kurumsal şirket ve startup işbirlikleri” başlığı böylece gündeme taşındı.Operasyonel İşlemler ve Kaynak Yapısında DönüşümAslında Pfizer-BionTech, Nasa-SpaceX, Microsoft-OpenAI gibi örnekler, söz ettiğimiz işbirliklerinin çarpıcı hikâyelerinden. Çok ses getiren bu örneklerin ötesinde, farklı boyutlarda farklı yaklaşımlarla kurulan işbirlikleri tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça ilginç ve önemli vakalar olarak karşımıza çıkıyor. Bunun en kapsamlı örneklerinden biri de Denizbank ve Emirates NBD oldu. Bankanın Türkiye ayağında bu amaçla kurulmuş olan NeoHub, teknoloji girişimlerine odaklanan ve bu girişimlere hem yatırım yapmayı hem de hızlandırıcı olanakları sunmayı mümkün kılan bir yapı. Banka aynı zamanda NeoHub’daki teknoloji girişimleriyle ortak çalışarak yeni nesil bankacılık hizmetleri alanında çözüm üretmeyi hedefliyor. Böylece teknolojiyle tamamen değişen finansal hizmetler alanında etkin bir oyuncu olmayı ve rekabetçi pozisyonunu güçlendirmeyi amaçlıyor. İş modelinin temel bileşenleri olan değer önerisi, operasyonel işlemler ve kaynak yapısı, bu işbirlikleriyle önemli bir dönüşüm geçiriyor. Bu dönüşümün odağındaysa özellikle son zamanlarda dijitalleşme ve sürdürülebilirlik öne çıkıyor. Örneğin, üretim ve depolama süreçlerinin dijital teknolojilerle anlık planlanması ve takibi, müşteri verisinin yapay zekâ algoritmalarıyla değerlendirilmesi ve böylece odaklı pazarlama faaliyetleriyle müşteri ilişkileri yönetim süreçlerinin daha etkin yönetimi, bu alanda çalışan girişimlerin geliştirdiği çözümlerle mümkün oluyor. Burada bir diğer güzel örnek de Borusan CAT’in girişimlerle birlikte geliştirdiği dijital çözümler sayesinde özellikle müşteri ilişkilerinde daha fazla temas noktasıyla iş modelini farklılaştırması. Firma aynı zamanda yine teknoloji girişimleriyle yaptığı işbirlikleri sayesinde projelerinde kullandığı materyalleri yeniden kullanılabilir malzemelere çevirmek üzere çalışmalar yapıyor.Şirket Kültürleri ve İş Yapma Biçimlerinde Karşılıklı DevrimGirişimlerle işbirlikleri, iş yapma biçimi ve kültürde de önemli bir dönüşüm yaratıyor. Şirketler, bu işbirliği süreçlerinde girişimlerin çevik ve yalın iş yapma biçimini yakından gözlemliyor. Bu sayede birlikte süreç geliştirme ve yönetme tecrübesi ediniyorlar. Tabii, aynı zamanda girişimler de kurumsalların iş yapma biçimini, karmaşık süreçlere yaklaşımlarını aynı şekilde yakından gözlemleyerek büyüme sürecinde karşılaşabilecekleri durumlara daha hazırlıklı hâle geliyor. Yine çok sayıda örnekte gözlemlenen bir durum da startup’larla işbirliğinin kurumsal şirketlere yeni pratikler ve farklı bakış açıları kazandırması. Hatta, şirketler böylece “açık-inovasyon” modelini benimseyerek eş zamanlı yürüyen çok sayıda projeyi gündeme alabiliyor. Peki, kurumsal şirketler bu işbirliklerini nasıl yapıyor? En sık gördüğümüz yaklaşımlardan biri az önce adını geçirdiğimiz “açık inovasyon” modeli. Burada firmalar çözmek ya da iyileştirmek istedikleri bir sorunla veya alanla ilgili çağrıda bulunarak çözüm önerisi sunlan girişimleri radara almaya çalışıyor. Bir başka yaklaşımsa, şirketlerin kendi bünyelerinde kurdukları hızlandırıcı ve kuluçka merkezleri yoluyla girişimlere ev sahipliği yapmaları. Örneğin son dönemde Türkiye’de hemen her banka, ödeme teknolojilerinden yatırım hizmetlerine kadar çeşitli yenilikçi çözümlere odaklanan girişimleri kuluçka merkezleri ve hızlandırıcılarına kabul ediyor. Böylece yüksek potansiyelli işbirliklerini erken aşamalarda yapılandırmaya başlıyorlar.“Kazan-Kazan” Formülüİşbirlikleri için başka bir yaklaşımsa, Türkçede Kurumsal Girişim Sermayesi olarak kullandığımız, Corporate Venture Capital şirketler (CVC) kurmak ve çeşitli alanlarda işbirliği potansiyeli görülen girişimlere erken aşamalarda yatırım yapmak. Böylece, hem bu girişimlerin üzerinde çalıştıkları çözümleri geliştirmeleri için kaynak sağlanıyor hem de yatırım yapan firmanın söz konusu teknolojiyi kullanım önceliği mümkün oluyor. CVC’ler, aktif işbirliklerinin yanı sıra şirketlere yeni girişimlerden oluşan ve yüksek getiri sağlama potansiyeli olan bir portföy oluşturma şansı da veriyor. Startup’larla ilişkilerine “kazan-kazan” düşüncesiyle yaklaşan ve bu yönde iç mekanizmalar kurgulayan şirketler, etkinliği yüksek işbirlikleri hayata geçiriyor. Ve tekrar vurgulayalım, kurumsal şirketler yeni girişimlerle işbirliği sürecinde edindiği yetkinlikler sayesinde dayanıklılık ve çeviklik kazanma konusunda oldukça hızlı yol kat ediyor. Kısacası rekabet artık tek aktörlü sistemlerin değil, kolektif oyunların alanında şekilleniyor. Ve kurumsalların yanında teknoloji girişimlerinin de bu kolektif yapının oyun kurucuları arasında yerini çoktan aldığı görülüyor.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.