1998 Dünya Kupası ilk eleme turunda David Beckham, Diego Simeone’nin faulüne karşılık verdiği için kırmızı kart görmüştü ve “Bu işte bir bit yeniği var” tepkileri arşa çıkmıştı. Nitekim daha sonra daha efsanevi futbolcu Beckham’ı oyundan attırmak için aşırı tepki gösterdiğini itiraf edecekti. İngiltere’nin maçı penaltılarla kaybederek Dünya Kupası’ndan elenmesinin ardından David Beckham, “İngiltere’nin en nefret edilen insanı” ilan edildi. Billy Oppenheimer’ın şahsına münhasır haftalık bülteninde de bahsettiği üzere Daily Mirror, İngiliz futbolcunun yüzünü bir dart tahtasının ortasına yerleştirmiş. Bununla da yetinmemiş, Beckham’ın kuklalarını barların önüne asmışlar. Beckham’ın aldığı ölüm tehditlerininse haddi hesabı yok. Beckham, Netflix belgeselinde o günleri şöyle anlatıyor:“Hiç normal değildi. Abartmıyorum, bütün ülke benden nefret ediyordu. İnsanların yüzünüze tükürüdüğünü, sizi aşağıladığını, yanınıza gelip bir şeyler söylediğini düşünün. Bu olay benim hayatımı değiştirdi. Kendimi çok korunmasız ve yalnız hissettim. Nereye gidersem gideyim tacize uğruyordum.” Manchester United’ın ev sahipliği yaptığı Old Trafford da dahil olmak üzere her stadyumda yuhalanan Beckham’ın zihinsel ve fiziksel sağlığı gittikçe kötüleşiyordu. Yemek yemiyor, uyumuyordu. “Berbat bir hâldeydim” diyor. Eşi Victoria’ysa ciddi bir depresyonda olduğunu düşünüyordu. Performansı da doğal olarak düşmüştü. Belgeselde de anlatıldığı üzere, onun hem en büyük hayranı hem de muhtemelen en acımasız eleştirmeni olan babası bile, Beckham’ın şimdiye dek en kötü performansını sergilediğini düşünüyordu. Fakat sonra, Inter Milan’a karşı oynanan bir Şampiyonlar Ligi maçında her şey değişti. Yedek kulübesinden gelen İngiliz futbolcu için tribünlerden şu tezahüratlar yükseliyordu: “Başka David Beckham yok. David Beckham. David Beckham.”Bunu duyan Beckham bir anda kendine geldi. Spikerse, o andan itibaren Beckham’ın “daha büyük bir şevkle oynadığını” söylüyordu.Sahadaki performansı dakikalar içinde değişen Beckham, imzası hâline gelen o ortalarından birini golle taçlandırdı. Ardından bir golün daha asistini yaptı ve Manchester United maçı 2-0 kazandı. Takım aynı sezonda Şampiyonlar Ligi, Premier Lig ve Futbol Birliği Ligi’ni (FA Cup) kazanan ilk takım oldu ve Beckham 2002 Dünya Kupası için İngiltere milli takımının kaptanı seçildi. Rosenthal Etkisi ve Övgünün Gücü İnsanları çalışkanlıkları için takdir etmek, onları daha çok çalışmaya motive eder. Yaratıcılıklarını övmek, yeni şeyler denemeleri ve akıllı riskler almaları için onları cesaretlendirir. İkili ilişkilerdeki becerilerinden dolayı övmekse, daha iyi takım arkadaşları ve liderler olmaları yönünde ilham verir. Bu önermeden yola çıkarak iş dünyasında nasıl fark yaratabiliriz? Örneğin yeni işe başlayan bir çalışanı hak etsin ya da etmesin keyfi olarak takdir etmek, performansını ciddi oranda artırabilir. Bu durumu, Pygmalion, Rosenthal veya beklenti etkisi olarak bilinen olgunun bir işyeri versiyonu gibi düşünün. Yani bir nevi yüksek beklentilerin performans artışına sebep olması. Madalyonun bir de ters tarafı var tabii, buna da Golem etkisi diyoruz. Eminim çalışanlarınızın bu etkiye kapılıp performansının düşmesini istemezsiniz. İlginçtir ki işe yeni başlayan biri olsam, işimi özellikle iyi yapmaya özen göstermediğim anlarda bile biri gelip bana işimi çok iyi yaptığımı söylese doğal olarak vasat sayılabilecek performansımın harika olduğu düşünürüm.Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlanan araştırmaya göre, durum hiç de öyle değil. Araştırmacıların da belirttiği üzere: “Araştırmada katılımcılar iki gruba ayrıldı. Bunlardan rastgele seçilen kişilere, çalışmaları karşılığında para, performans puanları, ödüller ve teşvikler verildi. Bu kişilerin, çalışmaları karşılığı hiçbir takdir ve teşvik almayan kontrol grubuna kıyasla, daha verimli çalışmaya başladığı gözlemlendi.”Daha yolun başındayken hissettiğin “o başarı” gerçek olsun ya da olmasın, gelecekteki başarılara zemin hazırlar. Elimi işe atar atmaz başarılı olmak zorunda değildim, sadece başarılı olduğumu düşünmem gerekiyordu. Bu, özellikle Beckham gibi kariyer yolculuğunda duvara toslayıp mutsuz olanlar için geçerliydi. Journal of Happiness Studies’de yayınlanan bir makaleden bahsetmek istiyorum. Yedi yıl süren saha çalışmasına 900 bin kişinin katılımıyla yapılan bu araştırma, çalışanların huzur ve mutluluk seviyelerinin performanslarını tahmin etmek için iyi bir yöntem olduğunu gösteriyor. Sonuçlar, pozitif ve iyimser çalışanların başarılı olma olasılığının, daha az pozitif ve iyimser olanlara göre dört kat fazla olduğu ortaya koyuyor.Çalışmanın en civcivli kısmına geliyoruz. Mutluluk hâlinden çok daha mutlu olma durumuna geçmek kulağa inanılmaz iyi geliyor, değil mi? Hani Türkçede bir deyim vardır: Attan inip eşeğe binmek. Yani bunu tersine çevirip eşekten inip ata bindiğimizi düşünelim. Kim istemez ki? Bu konuda mutabıkız. Bir de mutsuzluktan, nispeten mutlu hâle geçme durumu var. Yani eşekten inip taya binmek gibi. Bunun da etkisini azımsamamak gerek. Araştırmacılar konuyu şu şekilde anlatıyor:“…Bir ödül kazanma ihtimalinde, mutluluk seviyesi düşükten ortalamaya çıkıyor. Şaşırtıcı bir şekilde, bu etkideki artış, ortalamadan yükseğe geçiştekine kıyasla daha fazla. Etkinin ödül kazanmayla ilişkisi, orta düzeyden olumluya doğru değil, olumsuzdan orta düzeye doğru gidildikçe daha güçlü. Araştırmamız kapsamında yaptığımız saha çalışması neticesinde, ortalama seviyede mutluluğun çoğu faydayı elde etmek için yeterli olduğunu tespit ettik.” İşte burada, gelişigüzel yapılan övgülerin bile önemi ortaya çıkıyor. Kaç tane mutsuz çalışan performansını mucizevi bir şekilde kendi kendine değiştirebilir? Deneyimlerime göre, çok azı. Emin olun böyle bir değişim için yardıma ihtiyaçları var. Cesaretlendirilmeye, onlara vereceğiniz fırsatlara ve kendilerine inanan birilerine… Üstelik onlar kendilerine bile inanmadan önce. Veya sebep ne olursa olsun, kendilerine inanmayı çoktan bırakmış da olabilirler tabii. Orijinal yayın tarihi: 1 Mart 2024Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.(*) Bu yazının çevirisinde Türk okura hitap etmek için birtakım değişiklikler yapılmıştır.