Sadelikten ödün vermeyen kıyafet tercihi, etkileyici sunum yeteneği, 7’den 70’e herkese hitap eden üslubu, çalışanlarına gösterdiği nezaket ve elbette modern zamanın insanına armağan teknoloji harikası Apple ürünleriyle Steve Jobs, 21. yüzyılın belki de en etkili insanlarından biriydi.Öyle ki ölümünün üstünden neredeyse 13 yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlâ dünyanın dört bir yanından rememberingsteve@apple.com’a Steve Jobs’ı anma mesajları geliyor. “Benim ilham kaynağım oldu.”, “Dünyanın gelmiş geçmiş en vizyoner insanıydı.”, “Çağımızın Thomas Edison’uydu.” gibi. Belli ki Jobs, yalnızca Apple’ın yaratıcısı değil. O, nesilleri etkilemeyi başarmış bir vizyoner. Jobs’ın ilham veren içgörülerini sizin için derledik.Talepkâr ve tutkulu olGirişkenliği daha çocuk denecek yaşta Jobs’a şans niteliğinde fırsatlar sunmuş. Bunlardan birini şöyle anlatıyor: “12 yaşımdayken bir gün Hewlett-Packard’ın kurucu ortağı Bill Hewlett’ı aradım. ‘Merhaba, adım Steve Jobs, 12 yaşındayım. Liseye gidiyorum. Frekans sayıcı geliştirmek istiyorum. Sizde kullanabileceğim fazla parçalar var mı acaba?’ diye sordum. Hewlett güldü ve istediğim parçaları göndermeyi kabul etmekle kalmadı, bana o yaz Hewlett-Packard’da (HP) staj teklif etti.”Jobs’a göre, özgüvenli ve girişken olmak kendini gerçekleştirmek için elzem. Bir girişimci, kendisine fayda ve içgörü sağlayabilecek kişilerle iletişime geçmeli. Ulaşılmaz görünseler bile şansını denemeliydi. Jobs’ın ifadesiyle: “Çoğu insan telefonu eline alıp da kendisine yardımcı olabilecek birilerini aramıyor, onlardan talepte bulunmuyor. İşte, bir şeyleri gerçekleştiren insanlarla gerçekleştirme hayalleri kuranlar arasındaki fark tam olarak bu.”Öleceğini unutma56 yıllık yaşamında Jobs, hayatı anlamlı kılmayı araştırmaktan asla vazgeçmedi. Ona göre tatmin edici bir hayat yaşayabilmenin yolu, ölümlü olduğumuzu unutmamaktan geçiyor. Zira kısıtlı olduğu bilinciyle hareket etmek, insanı zamanı en verimli şekilde kullanmaya teşvik eder. Stanford Üniversitesi’nin 2005 yılı mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada Jobs, “Büyük seçimler yapmada bana yardımcı olan en büyük araç, ölümün her an gelebileceğini hatırda tutmak oldu. Çünkü beklenti, ego, başarısızlık, utanç gibi hemen her şey ölüm karşısında önemini yitirir. Geriye sadece gerçekten önemli olanlar kalır.” diyor. Önünde sonunda öleceğimizi bilmek, bizim için en önemli olan şeyi bulup ona odaklanmamızı sağlayacak itici bir güçtür. Jobs’ın tespiti de bu yönde: “Çünkü en nihayetinde öleceğimizi bilmek, bizi kaybedecek şeylerimiz olduğunu düşünme tuzağına düşmekten korur.”2014’te, Lincoln Üniversitesi psikoloji bölümünden Nathan Heflick, theconversation.com’da bir makale yayınladı. Ölüm düşüncesinin hayatı daha verimli yaşamayı sağlayabileceği üzerine yaptığı araştırmaya dayanan bu yazı, Steve’in içgörülerini de destekliyor. Ayrıca makale, insanların kendilerini üzen konular hakkında yazma eğilimini inceleyen bir çalışmadan da söz ediyor. Çalışma, ölüm hakkında yazmanın kanıksadığımız ve hatta düşünmekten kaçındığımız, hayatın bir sonu olduğu düşüncesini belirgin hâle getirdiğini söylüyor. Bu da teoride insanların yaşamın tıpkı bir mücevher gibi kıymetli bir şey olduğunu algılamalarını sağlıyor.Makalede, varoluş meseleleriyle ilgilenen, ölümlülüğü daha derinlemesine düşünmenin psikoloji üzerinde olumlu etkileri olabileceği hakkında yazan klinik psikolog Irvin Yalom da yer alıyor. Özellikle ölümle yüzleşen insanların, kendilerine koydukları hedef ve değerlere daha sebatkâr olduklarını ve bu sayede kıymeti haiz bir yaşam sürdüklerini savunuyor.Noktaları birleştirGeleceğin önündeki sis perdesinin her zamankinden daha kalın olduğu bir zaman diliminden geçiyoruz. Dünyanın, işimizin, hayatımızın rotasını belirlerken geçmiş tecrübelere bakıyoruz. Geleceği öngörmek için bize rehber olmalarını umarak. Jobs, “Noktaları ileriye değil geriye bakarak birleştirebilirsiniz.” diyor. Geçmişte alınan yanlış kararlar, hatalı yatırımlar, yanlış tercihler belki de sizi bugün olduğunuz yere getiren şeydir. “İçgüdülerinize, kadere, hayata, her neye inanıyorsanız ona güvenin, çünkü bir şekilde geçmişteki noktaların bugünle birleşmesini sağlayacak şey tam olarak odur.” diyor Jobs ve ekliyor, “Bu yaklaşım hayatımda fark yaratmakla kalmadı, aynı zamanda beni hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmadı.”Tecrübe en iyi öğretmendirJobs, hatalarından ders çıkarmayı da bilen bir liderdi. Gerek egosunu törpüleyebilmesi gerekse insan iletişiminde kendini geliştirmeye ayırdığı mesai, onun efsaneleşmesine zemin hazırladı. Bir zamanlar kendi kurduğu şirketten kovulmuş olmasına rağmen küllerinden doğarak elde ettiği başarı ortada: Dünyanın en büyük teknoloji şirketi olan Apple’ı bugünlere, onun vizyonu ve girişimci ruhu taşıdı.Bahsi geçen Apple’dan kovulma hikâyesine gelelim. Dönemin Apple CEO’su John Sculley’nin aktardığına göre, 1980’li yılların ortalarında çıkardıkları, piyasada mouse ve grafik arayüz kullanan ilk bilgisayarlardan olan Macintosh başarısız olmuştu. Hayal kırıklığına uğrayan Steve, başarısızlığın yükünü ürünün fiyatını yüksek tutmakta ısrarcı olan Sculley’i atıyordu. Sculley’e göreyse Macintosh’un satış grafiğini olumsuz etkileyen faktör, ürünün yeterince iyi olmamasıydı. Yönetim kuruluyla yapılan uzun görüşmeler neticesinde Sculley haklı bulundu ve yönetim, Steve Jobs’ın Macintosh departmanı yönetim koltuğunu boşaltmasını istedi. Sculley’nin anlattığına göre Jobs aslında Apple’dan kovulmamış, sadece departman yönetiminden uzaklaştırılmıştı. Fakat Jobs gibi hayallerinin peşinden koşmaktan vazgeçmeyen biri için bu karar, kovulmaktan beter olsa da onu, 21. yüzyılın en etkili figürlerinden biri olmaya hazırladı.Üzerinden yıllar geçtikten sonra yine Stanford’daki konuşmasında Jobs bu olayı ve aldığı dersi şöyle anlatıyordu: “O zaman bunu fark etmemiştim ama Apple’dan kovulmanın başıma gelebilecek en iyi şey oldugu ortaya çıktı. Başarılı olma baskısı, yerini her şeyden daha az emin, yeniden başlayan biri olmanın hafifliğine bıraktı. Hayatımın en yaratıcı dönemlerinden birine girmemi sağladı, eşimle de bu dönemde tanıştım. Kalbimi dinledim. Kalbinizin sesini dinlemek size güven verir. Devam etmemi sağlayan tek şeyin, yaptığım işi sevmek olduğunu anladım.”Kim bilir, belki de Jobs’ı olduğu noktaya taşıyan, başarma dürtüsünü kamçılayan o karar üzerine etraflıca düşünmek, önüne çıkan fırsatı görmek ve yaşadığı bu kötü tecrübeden neler öğrenebileceğini fark etmek olmuştur.Bu yazı, Inc. Türkiye Haziran- Temmuz 2024 sayısında yayınlanmıştır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.