Shaquille O’Neal aklınızdan geçenlerin farkında. Takım elbiseyi üstüne çekmiş şık ve profesyonel görünen bu adamdan ne kadar hoşlansanız da biraz burun kıvırdığınızı tahmin ediyorum. “İş dünyasının başarıdan başarıya koşan yeni dehası olmaya soyunmuş bir sporcu daha” diyorsunuz, değil mi? Ne de olsa yeni moda bu: Spordaki başarısını küresel bir işe dönüştürmek, sahadaki maharetini toplantı odalarında da konuşturmak. Sanki bir noktada da zorunluluk, ne dersiniz?Peki siz buna inanıyor musunuz? Belki de O’Neal’ın iş dünyasına vakit öldürmek için atıldığını düşünüyorsunuz. Adam zaten marka olmuş, tabii ki başka markalarla reklam ve sponsorluk anlaşmaları yapacak. Yapsın da. Ama girişimcilik ve Shaq mı? O deli Fu-Schnickens grubuyla şarkı yapan adam, “Yok daha neler!” dediğinizi duyar gibiyim.O’Neal kafanızda dönen tilkilerin farkında. Üstelik size hak bile veriyor. Üşenmedim, saydım. Konuşmamız boyunca tam 11 kez “Odadaki en zeki adam değilim.” dedi. O’Neal sözlerini, “Buraya insanlara emirler yağdırmaya gelmiyorum. Bir iş yürütmeye çalışmıyorum. Yatırımcı da değilim. Gençken para yatırdığım hiçbir şeyden kazanmadım. Öğrenmem gereken çok şey olduğunu biliyorum ve öğreniyorum.” diye devam ettirdi.Huyu kurusun O’Neal’ın sorunu mütevazılığı: 2,16m boyu ve 147 kg’lık ağırlığıyla Türkçe Şöhretler Geçidi diyebileceğimiz Hall of Fame’de yer alan bu oyuncu dünyanın en tanınmış kişilerinden. Hâlâ “Ben de sizin gibiyim.” deyip duruyor. Daha düne kadar O’Neal’ın stratejisi ünlülerin alışageldiğimiz işlerine benziyordu. Hani şu sponsorluklara, marka yüzü ve çeşitli lisans anlaşmalarının bolca yapıldığı işbirliklerini temel alanlara… Fakat son yıllarda LeBron James’in başı çektiği; Kevin Durant, Patrick Mahomes ve diğerlerinin de devam ettirdiği yeni bir model ortaya çıktı. Artık bize bir şeyler satmaya çalışan, daima güler yüzlü hâllerini gördüğümüz çalışmalara değil, kendi imparatorluğunu kurmuş başarılı girişimciler olarak tasvir edildiklerine şahit oluyoruz. Durant, risk sermayesi şirketi 35 Ventures aracılığıyla Postmates ve Coinbase’in ilk yatırımcılarından biri olmuştu. James’in prodüksiyon şirketi SpringHill da $725 milyon değerlemeye sahip. Bunlarla kıyaslandığında eski kafalı O’Neal, sadece kazanç elde etmeye odaklanıyor gibi görünüyordu.İşin aslı öyle değil. O’Neal’ın sahip olduğu çok sayıda önemli şirkete bakalım: Papa John’s, Five Guys, Krispy Kreme, Auntie Anne’s. Bir de akıllı kapı zili şirketi Ring vardı. 2018’de Amazon bu şirketi $1 milyara satın aldı. 1999’da halka arzından önce Google’ın bile değerinin $100 milyon olduğunu düşününce büyük başarı. O’Neal oto yıkama, sağlıklı yaşam merkezleri ve restoranlarına çok sayıda franchise verdi. Kadın basketbolunun büyük yıldızı Lusia Harris’i konu alan bir belgeselle Oscar kazanan Jersey Legends adlı film yapım şirketi de onun. O’Neal bununla da yetinmedi, pazarlama ajansı Majority’yi kurdu ve neredeyse her ay yeni bir şube açtığı fast food zinciri Big Chicken’ı yarattı.O’Neal yaklaşık $400 milyon servetiyle dünyanın en zengin sporcularından. Miami Barry Üniversitesi’nden Türkçeye “Liderler, Yöneticilik Stillerinde Mizah ve Ciddiyetten Nasıl Yararlanıyor?” diye çevirebileceğimiz “How Leaders Utilize Humor or Seriousness in Leadership Styles” teziyle doktor unvanını alan Büyük Aristo’yu hafife almayın. Authentic Brands Group’un CEO’su Jamie Salter, “Adamın altıncı hissi çok güçlü, bana onun gibi 10 adam daha verseniz…” diyor.İş dünyasındaki başarıları doğuştan sanılan O’Neal, bu konuşmaları duymazlıktan gelip bakın neler diyor: “Ben sadece öğrenmek istiyorum. Çok basit. Sizden daha zeki biriyle konuşurken kendi zihninizi geliştirirsiniz. Böyle insanlarla karşılaştığımda bunu yapıyorum. Çok da zor değil sanki. İnsanlar bunu neden mesele ediyor anlamıyorum.” Bilançodaki her satırı harfiyen incelemese de işinde düşündüğünüzden de bilinçli. Aslına bakarsanız farklı alanlarda birçok girişimi olan birine göre tutarlı bir felsefesi var. O’Neal’ın fırsatlar ve liderliğe dair bakış açısından herkes bir şeyler öğrenebilir. Boyu 2,16m olmayanlar bile.Kalbinin Sesini DinleO’Neal’la yolu kesişen herkes onun “kocaman bir çocuk” olduğunu söylüyor. Konuştuğum dört kişi de aynı hikâyeyi anlattı. O’Neal’ın devasa bedenini sığdırdığı küçücük aracı sürerken herkesi gülmekten yerlere yatırdığını… İflah olmaz şakacılığı spor kariyerinin de temellerini atmış. Bazı koçları onun bu hâllerinden yakınıp duruyor.O’Neal özünde iyi çocuk ama bir kusuru var. Rol yapamıyor. İş dünyasında insanı sınırlayan bir şey gibi görünse de o bunu da fırsata çevirmiş. Yaptığı işlerin tek ortak yanı O’Neal tarafından yapılması. “Bu kadar farklı sektöre bu adam ne katabilir derseniz?” TUTKU. O’Neal, “Bir işe elimi atacaksam şu üç kıstası karşılayabilmeli: Birincisi, karşı konulamaz bir tutku duymalıyım. İkincisi, insanlara fayda sağlayacağına inanmalıyım. Üçüncüsü ve en önemlisi de keyif almalıyım.” diyor.Peki O’Neal’ın yolu, 1963’ten beri riskli müşterilere düşük maliyetli araba sigortası sunan General’la nasıl kesişti? 2015’te American Family Insurance, O’Neal’la potansiyel marka yüzü olması veya ortaklık için görüştüğünde şirket General’ı çoktan bünyesine katmıştı.O’Neal “Parçası olmak istediğim şey buydu. Üniversitedeyken poliçelerine paramın yettiği tek sigorta şirketi General’dı. Sigortanın ne olduğunu bile bilmiyordum. Babam arabamı sigortalatmam gerektiğini söylediğinde poliçeler $300’dı. Öğrencinin cebinde $300 ne gezer? General o poliçeyi bana $29’a verdi. Orada zengin züppelerden çok benim gibi sıradan insanlar vardı. Ürünün ya da hizmetin uygun fiyatlı olması benim için önemli bir kıstas. Herkesin alım gücü aynı değil. Bir zamanlar şu an sahip olduğum hiçbir şeye sahip değildim. İnsanların çoğu gibi…”O’Neal’ın sahip olduğu markalarıyla amacı iş dünyasının seçkinlerini etkilemek değil. Daha ziyade, markalarının müşteriye sunduklarıyla ilgileniyor. General’ı öğrencilik yıllarında hayatına dokunduğu için çok önemsiyor. O’Neal’ın General’ın başarısı üzerindeki etkisini tam olarak ölçmek imkânsız olsa da bildiğimiz bir şey var. 2021’de şirket, O’Neal’ın yıldız tozu ve mizah anlayışından yararlanmak için reklam stratejisini yeniledi. Inside the NBA programının sunucuları Kenny Smith ve Ernie Johnson Jr. da Shaq’ın diğer kankalarıyla birlikte reklamlarda yerini aldı. Big Chicken’ın kuruluşu da O’Neal’ın kariyerinin ilk yıllarına tekabül ediyor. Shaq’ın çocukluğu Almanya, New Jersey ve Teksas’ta geçmiş. Annesi ve eğitim çavuşu üvey babası, onu katı kurallara rağmen sevgi dolu aile ortamında büyütmüş. Kiliseden dönüp ailesiyle vakit geçirdikleri o anları gülümseyerek hatırlayan Shaq için en güzel zamanlar da sofraya oturup tavuk yedikleri anlar. Çocukluğundan beri bu sıcak atmosferi herkesin tatmasını isteyen O’Neal, CEO Josh Halpern’la restoran zinciri işine girmiş.Halpern “Özgünlük, Shaquille’ın en değer verdiği şeylerden biri. Kendisini yansıtan bir konsept yaratmaya çalıştı. Aynı zamanda şirketimizin en büyük hissedarı. Hangi şubemize giderseniz gidin onun izlerini göreceksiniz.” diyor. Menüye bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Mesela adını O’Neal’ın “Jerome Amca” dediği korumasından alan bir sandviç var. Big & Sloppy adındaki sandviçin isim babası da Inside the NBA sunucularından Charles Barkley. O’Neal şakayla karışık bu sandviç için “Özensiz bir adam için özensiz bir sandviç” diyor. Tam da Barkley’e yayında yönelttiği espiriler gibi…Salter’a göre Big Chicken, birçok açıdan O’Neal’ın markaları içinde en kusursuz ve mükemmel olanı. Salter, “Marka müşteriye eğlence ve kalite sunuyor. Tavuk zaten Shaq’ın en sevdiği yemek. Big Chicken’daki sandviçler hayatınızda yediğiniz en iyi sandviç olacak çünkü Shaq’ın annesinin tarifleri.” diyor. Üstelik fiyatlar herkesin cebine uygun.O’Neal’ın kurduğu ya da yatırım yaptığı şirketlerin hepsi bir yerde hayat hikâyesiyle kesişiyor. Mesela Ring’e yaptığı devasa yatırımı düşünelim. Tek motivasyonu ailesinin güvenliğini sağlamaktı. Authentic Brands ile ortaklık kurmasının sebebi, “Elvis’in mirasının o öldükten sonra da gelir getirmeye devam etmesi gibi”, öldükten sonra ailesine katkı sunmaktı. Oradan bakınca O’Neal’ın tüm iş tercihlerinin kişisel arka planları var gibi duruyor, değil mi? Aslında tüm olay da bu. Sevdiğin işi yapmak. Shaq markası şahsına münhasır olmasaydı bu kadar başarılı olabilir miydi? İki iki daha dört: İşinize inanıyormuş gibi davranmak yerine inandığınız şeyi yaptığınızda başarı daha kolay gelir.Sınırlarının Farkına VarLos Angeles Lakers’da oynadığı günlerde, O’Neal’ın mali danışmanıyla Starbucks’ın kurucusu Howard Schultz’unki aynı kişiymiş. 1998’de maç için Seattle’da olduğu bir gün Schultz onu arayıp, “Shaq geldiğin mahalleye Starbucks açmak ister misin?” diye sormuş. Bu anıyı hatırlarken yüzü gölgelenen O’Neal, “Sorma şekli bana kötü hissettirdi.” diyor ve devam ediyor: “Onu arayıp ‘Siyahiler kahve içmez’ dedim. Ailemde kahve içen bir kişi bile yoktu. Asla tutmazdı. Sonra Schultz teklifi değiştirdi. Bana, hisse ve Los Angeles’ta 10-15 şube açmayı teklif etti. Teklifini kibarca reddettim. Benden sonra Magic Johnson’a gitmiş. O da kabul etmiş.” diyor. 2010’da Starbucks hisselerinin satışından $100 milyon kazanan Johnson, bu parayı hemen diğer işlerine yatırdı. O’Neal iç geçirerek, “Ben de aynısını yapardım.” diyor.Bir musibet bin nasihatten iyidir. Starbucks’ı elinden kaçırmadan önce O’Neal kamera karşısına geçip reklam filmi çekmesi için para aldığı anlaşmalara bel bağlıyordu. Starbucks tecrübesinden sonra ortaklık veya hisse anlaşmaları yapmaya ve yaptığı işlerde pay sahibi olmaya özen gösterdi. Yoğurdu üfleyerek yiyen O’Neal, “Artık her zaman kafası çalışan insanlarla birlikte olmaya çalışıyorum.” diyor.Bir iş insanı olarak O’Neal’ı bu kadar başarılı kılan ne? Belki de hiçbir konuda böbürlenmemesi. Hangi işe elini atsa o işin ehlini bulur getirir ve ona teslim eder. Mesela Big Chicken. Shaq ne yapmak istediğini çok iyi biliyordu: İnsanların bir araya gelip ev sıcaklığında yemek yiyebileceği, her keseye uygun bir zincir yaratmak. Tabii iş istemekle bitmiyordu. Big Chicken’ın ilk tanıtıldığı Las Vegas’ta uzun süredir restoran işleten JRS Hospitality’de bu işin hayata geçirilmesine destek olacak kim varsa çağırdı. O’Neal’ın pazarlama stratejileri ve franchise satışlarıyla bizzat ilgilendiğini söyleyen Halpern “Bir problem yaşadığımızda franchise sahiplerini ve tedarikçileri direkt kendisi arıyor.” diyor. O’Neal tüm mütevazılığıyla alkışı kendisinin değil ekibinin hak ettiğini belirterek, “Bu insanlar benden daha zeki. Benim çevremde ‘evet efendim sepet efendimciler’ yok. Hepsine çok güveniyorum ve bana ne zaman ihtiyaçları olursa yanlarında oluyorum.” diyor.İğneyi kendisine batırmayı bildiği gibi çuvaldızı da nasıl kullanacağını iyi bilen O’Neal, “Ben bir hatayı bir kez yaparım. Çalışanlarımın da böyle olmasını isterim.” diyor. Üstelik şirketlerinin yönetim kurulu toplantılarına da düzenli olarak katılıyor. Gerçi O’Neal’ın yarı boyundaki insanlarla dolu toplantı odasına girdiğini ve bir bacağının zor sığacağı sandalyede oturduğunu hayal ettiğinizde biraz komik oluyor.Authentic Brands Group’un ABD Batı Kıyı Şeridi bölgesinin başkanı ve O’Neal’ın uzun yıllardır iş ortağı olan Colin Smeeton, “Kulak vermeyi, her şeyden keyif almayı bilir. Schultz’la yaşadığı şeyler onun için büyük ders oldu. Artık hiçbir şeyi reddetmiyor.” diyor.Halpern da “Oldukça zor sorular sorar. Üzerine çok düşünmediğimiz konuları hemen fark etmekte üstüne yok. Ayrıca, paylaştığımız veri ve bilgileri özümsemekte ve bunlara dayanarak karar vermekte çok iyi. Artık beni hiç şaşırtmıyor.” diyor. Sol üstten başlayarak saat yönünde: O’Neal, Big Chicken konseptini Carnival Cruise Line’da tanıtıyor; Krispy Kreme’in X postundan; O’Neal ve General; Yönetim Kurulu üyesi olduğu Papa John’s pizzalarını dağıtıyor, Original Soupman için çorba dağıtıyor.Salter da O’Neal’a dair başka bir hikâye anlatıyor. Reebok, basketbol kariyerinin başlarında O’Neal’a sponsor olmuş ve emekliliğiyle birlikte zor günler geçirmiş. O’Neal da Salter’ı sık sık Reebok’ı satın alması için darlamış.Tabii 2005’te Adidas, Reebok’ı satın alır almaz markanın benzersiz kimliğine darbe indiriyor. Reebok isminin sönüp gittiğini fark eden O’Neal, General’a uzattığı yardım elini bu markaya da uzatmaktan imtina etmiyor. Her ne kadar Salter, arkadaşına bunun kötü bir fikir olduğunu defalarca söylese de sonunda o da pes ediyor. 2022’de Reebok’ın kaderi de onlarla birlikte değişiyor. Reebok, Shaq’ın izlerini taşıyan birkaç model ve New York’taki pop-up vintage mağazalarıyla spor ayakkabı tutkunlarını çıldırtıyor. Üstüne, DC Comics’le lisans anlaşması yapıyor. Mart 2022’de, Shaq’ın maharetlerini kullanarak Authentic Brands’in Reebok’ı devralmasını sağladı marka yıllardır yakalayamadığı ilgiyi iki yılda elde ediyor. Salter “Tabii ki haklıydı. Bu şimdiye kadar yaptığım en iyi anlaşma. O’Neal en başından beri bunu içten içe biliyordu.” diyor.Kendi Kıymetini Bil2018’de Papa John’s iflasın eşiğindeydi. Hem şirketin kötü giden mali performansı hem de dönemin başkan ve CEO’su John Schnatter’ın bir konferansta kullandığı ırkçı ifadeler onu istifaya sürükledi. Schnatter, her ne kadar kötü gidişatın yükünü ırkçılığı protesto etmek için sahada diz çöken Amerikan Ulusal Futbol Ligi (NFL) oyuncularına yıkmaya çalışsa da gerçek çok daha başkaydı. 2018 boyunca pizza zincirinin geliri düştükçe düştü. Marka krizdeydi. Şirket kendini O’Neal’ın kollarına atmak için o yaz bir teklifle gitti: Sevilen ve herkesçe tanınan birine ihtiyaçları vardı. ABD’de, O’Neal’dan daha çok sevilip sayılan Afro-Amerikalı başka ünlü olabilir miydi? O’Neal her şeyin farkındaydı, bu yüzden şirketin hisselerinin bir kısmını istedi. Shaq Smeeton’a “İnsanlara bir markaya yeniden inanmaları için bir neden vermeliyiz. Eğer bu riski alacaksam ve yönetim kurulundaki ilk azınlık olacaksam en üst seviyede yer almalıyım. Söz hakkımın olduğu bir yere paramı yatırmak istedim.” demiş. Smeeton, bunun büyük bir adım olduğunu söylüyor. “Üstelik Big Chicken markasını henüz yeni kurmuştu.” diyor.Mart 2019’da O’Neal Papa John’s’un yönetim kuruluna katıldı. Tabii ki buraya da damgasını vurması uzun sürmedi. Menüye Shaq markasını taşıyan Shaq-a-Roni adlı bir pizza ekledi. Bu süper boy pepperoni pizzanın satışlarından elde edilen gelir yetersiz hizmet alan toplulukları desteklemek için kullanılacaktı. Satılan her Shaq-a-Roni’den $1 Papa John’s Vakfı’na aktarılıyor ve bu vakıf da parayı açlıkla mücadele, gıda israfını azaltma ve benzer amaçlarla faaliyet gösteren yerel kuruluşlara dağıtıyordu. O’Neal hem bazı franchise’ları kendi yönetmeye hem de reklamlarda oynamaya başladı. Artık Papa John’s’un marka yüzü oydu, kimsenin aklına John Schnatter’ın S’si gelmiyordu. 2019’un son çeyreğinde şirketin geliri yüzde üç arttı. 2021’in üçüncü çeyreğindeyse kasada tüm zamanların en yüksek rakamı, yani $513 milyon vardı. O’Neal geleli daha iki yıl bile olmamıştı.Papa John’s’un başkanı ve CEO’su Rob Lynch, “Shaquille, insanlarla nasıl iletişim kurması gerektiğini çok iyi biliyor. Bu tarzı markamızı, kurum kültürümüzü ve franchise sistemimizi güçlendirmek için hep beraber çalıştığımız yönetim kurulu ve liderlik ekibimize de can suyu oldu. Girişimcilik bu adamın kanında var.” diyor. Parasını alıp köşesine çekilebilirdi ama o bu işin nereye varabileceğinin farkındaydı: Kendisi için iyi şeyler yaparken şirketin iyileşmesine katkı sağlamak.İyi EğlencelerO’Neal hayat hikâyesini anlatadursun, fotoğrafçılar onun en doğal hâllerini yakalamak için etrafında fır dönüyor, makyözler şakaklarına küçük dokunuşlarla karşılık veriyor ve bir görevli içi yemekle dolu tabaklar uzatıyordu. O’Neal’ı Atlanta’da, ortağı olduğu Carnival Cruise Line için gün boyu süren video çekimi yaparken yakaladım.Carnival gemisinde romantik yolculuğa çıkacak çiftleri, Shaq’ın tüm heybetiyle gülümsediği videosu karşılayacaktı. (Kendisi Carnival’ın eğlence sorumlusu.) Poz vermek için durmakla bir muhabirin sorularını yanıtlamak arasında gidip gelen O’Neal telefonuna uzandı. Ace of Base, Alanis Morissette ve Sinéad O’Connor gibi 90’ların pop şarkılarından oluşan “Beyazları moda sokan” çalma listesini açarak kalabalık ekibi hemen gevşetti.(Keşke Nothing Compares 2 U çalarken dudaklarını kıpırdatarak içinden söylemeye çalıştığı o anları sizlere gösterebilsem…) Carnival reklamının provasını tek seferde başarıyla tamamlıyor ve biter bitmez havaya yumruğunu sallayarak “Reklam dediğin böyle çekilir. Tek seferde. Kazaam’dan bu yana çok yol katetmedim mi?” diyor. Hayatının en güzel anlarını yaşıyor gibi görünüyor. Smeeton, “Bırak eğlensin. Başarısının sırrı eğlenmesinde saklı.” diyor. Belli ki eskiden O’Neal’ı dizginlemeye çalışan Smeeton ne yapmaması gerektiğini çok iyi öğrenmiş. O’Neal’ın DJ’lik işinden bahsederek, tutkularının peşinden gitmesine izin verilmesinin olumlu sonuçlar doğurduğunu söylüyor. O’Neal DJ Diesel olarak mekânlarda çalmak ve Carnival Cruise videosunda göremeyeceğiniz şekilde gevşemek için düzenli olarak müzik festivallerine gidiyor ve müzik kulüplerine katılıyor. DJ’likten para kazanmıyor. Üstelik bazen astarı da yüzünü geçiyormuş. Yine de tüm bu tecrübeye değer. O’Neal, “Karşılarına çıktığımda insanların çığlıklarını duymayı özlüyorum. DJ’lik bana bunu tekrar veren tek şey. Sahneye çıktıktan sonra diğer işlere dönmem için gereken motivasyonu buluyorum.” diyor.Bu konserlerin Shaq markasına hizmet ettiğini düşünen Smeeton “Ona bunun zaman kaybı olacağını, yok yere yorulacağını söyledim. Yine yanıldım. Yaptığı en akıllıca iş oldu. Hayran kitlesini genişletti. Artık farklı kesimlerden insanlara da hitap ediyor. İşte karşınızda kendini tanıyan ve neye ihtiyacı olduğunu bilen bir adam.” diyor.Shaquille O’Neal’ı anlamak için önemli olan bu. Shaq’ın Tao’su diyelim. Kendin olabilmenin dayanılmaz hafifliği. O’Neal’ın bu denli özgün olmasının ve değişen ünlü girişimciliği dünyasında yoluna devam edebilmesinin nedenleri var: Eğlenceli mizacı ve hepimizin içindeki o kendisi olmaktan keyif alan insanların yanında olma isteği. O’Neal, annesinin evde yaptığı tavuğu tüketicilerle buluşturmak gibi son derece enteresan bir fikirle gelebilir. Ya da “Beni de Elvis gibi sonsuza dek yaşatın.” diyebilir. Durun durun. Son derece içten bir coşku ve merakla, bastırılamaz bir Shaq’lıkla “Nerede o eski sigortalar?” diyerek karşınıza çıkıp sizi de buna inandırabilir. Konuşurken bana zihninde fink atan yeni tilkilerden bahsetti: “Tadını kaybetmeyen sakız.” Bana biraz tuhaf geldi ama eminim O’Neal yakın zamanda tadını kaybetmeyen sakız fabrikasıyla karşımıza çıkar. Adamda şeytan tüyü var, herkesi peşinden sürüklüyor. Smeeton, “O türünün tek örneği. Shaq’la aynı havayı solumak istemeyen bir kişi bile bulamazsınız.” diyor.Nadiren sakinleştiği bir anı yakalayıp nihai amacının ne olduğunu sordum. Tüm bunlarla nereye varacak? Ne inşa etmeye çalışıyor? O’Neal “Yeterince param, malım mülküm var. Erişebileceğim son raddeyi görmek istiyorum.” diyor ve bir nefes molası düşünüp “Telaşım yok. Tüm fırsatları görüyor ve eğleniyorum. Gidip daha fazla eğlence bulup daha çok eğleneceğim. İçimden gelen bu. Ben böyleyim, elimden gelen de bu.”O’Neal büyük bir girişimci olduğunu düşünmüyor olabilir. Peki bir girişimciyi girişimci yapan nedir? Açık fikirli ve meraklı olmak, kendi içindeki cevheri görebilmek, zorlukların ardındaki fırsatları tespit edebilmek ve her daim ekibinin yanında olup onları daha iyiye götürmek değil midir? Girişimci diye, etrafındakilere yolculuğun parçası olma ilhamını verenden başka kime deriz ki? Girişimci, karşısına çıkan fırsatları yakalayan ve bunları daha fazlasını yaratmak için kullanan birinden başka nedir ki? Bu yazı, Inc. Türkiye Haziran- Temmuz 2024 sayısında yayınlanmıştır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.