Sosyal medya platformları, bireylerin ya da organizasyonların içerik üreterek bir topluluk oluşturmasını ve bu toplulukla etkileşimde bulunmasını sağlar. Belli bir kitleye sahip influencer’lar bu platformlar üzerinden ürün ve markaların tanıtımlarını yapar ve potansiyel müşterilerle girilen etkileşimler aracılığıyla gelir elde eder. Özellikle son zamanlarda yeme-içme sektöründe, sosyal medya sayesinde kendi ürünlerini tanıtan şef influencer’lar dikkat çekmeye başladı. Bu alanda Türkiye’deki ilk influencer’lardan biri sayılan ve “Salt Bae” olarak tanınan Nusret, et üzerine tuz serpme hareketiyle sosyal medyada büyük bir şöhrete kavuşmuş ve dünyanın farklı bölgelerinde açtığı restoranlar, sosyal medyada yaptığı tanıtımlarla global ölçekte tanınan bir marka hâline gelmişti. Nusret’in bu başarısı Türkiye’de şef influencer’ların sayısını hızla artıran bir süreci de beraberinde getirdi.Son zamanlardaysa şef influencer’lar gözlerini havaya dikmiş durumda. Toplumda yaygın olarak bilinen “tek rakibim Türk Hava Yolları (THY)” tabirini belki de fazla ciddiye alarak, THY uçuşlarında THY’nin sunduğu yemekleri yemeyip kendi yemeklerini tanıtmaya başladılar. Gelin gündemde epeyce yer bulan bu olayları pazarlama lensiyle inceleyelim.“Tek rakibim Türk Hava Yolları” Rekabetin yoğun olduğu havayolu sektöründe THY de sosyal medyanın yükselişine uyum sağlayan şirketlerden. Müşteri deneyimini iyileştirmek ve marka değerini artırmak için benzersiz stratejiler geliştiren THY, Lionel Messi ve Kobe Bryant’ın egzotik ülkelerde çektiği selfie’lerle dünya çapında viral olan YouTube videosu gibi, dikkat çekici kampanyalar düzenledi. Shashank Nigam’ın Soar adlı kitabında da vurguladığı gibi, THY Do&Co ile yaptığı işbirliği sayesinde uçak içi yemek servisini zenginleştirdi ve İstanbul’daki lounge hizmetleriyle yolcularına dünya standartlarında bir deneyim sundu. Şirket yolcularına sadece Türk mutfağını değil aynı zamanda dünya mutfağından benzersiz lezzetleri de yüksek kaliteyle sunuyor. Ayrıca başarılı yemek deneyimiyle THY’nin İstanbul’daki lounge’u dünyanın en iyileri arasında. Bu çabalar yüksek hizmet kalitesi, geniş uçuş ağı ve müşteri memnuniyetiyle birleşince şirketin küresel çapta tanınan bir marka olmasını sağladı. Skytrax gibi prestijli ödüllerle güvenilirliğini pekiştiren THY, Brand Finance 2024 raporuna göre Türkiye’nin en değerli markası olarak ilk sırada yerini aldı. Geçtiğimiz haftalarda sosyal medyada sık sık gördüğümüz, uçakta kendi yemeğini yiyen influencer’lara gelirsek, amaçları büyük ölçüde THY’nin ününden yararlanarak kendi markalarını öne çıkarmak. Nitekim “Baruthane Pilavcısı” adıyla sosyal medyada paylaşımlar yapan işletmeci Nedim Şahin, THY uçağında kendi markasına ait pilavı yiyerek bu anları sosyal medya hesaplarından paylaştı. Görüntülerin sosyal medyada yayılması üzerine THY, şirketin marka değerini zedelediği gerekçesiyle Şahin’i kara listeye aldı. Şahin bir yıl boyunca THY’den bilet satın alamayacak. Bu olayın bir benzeri de “Şırdancı Mehmet” olarak tanınan şef influencer’ın THY uçağında kendi şırdanını yiyerek bu anları sosyal medya hesabından paylaşmasıyla yaşanmıştı. THY, marka değerine zarar verdiği gerekçesiyle Mehmet Sur’a da altı ay boyunca bilet satmama kararı almıştı.Influencer’ların THY uçuşlarından belirli bir süre menedilmesi bile sosyal medyada gündem olmalarına vesile olduğundan, onları fazla etkilemeyebilir. Yani, THY uçuşu sırasında yaptıkları reklamın bedeli olarak ödeyecekleri bu ceza çok da caydırıcı olmaz zira alternatif havayollarını kullanabilirler. Fakat THY marka bütünlüğünü korumak ve olumsuz etkileri en aza indirmek için influencer’ların kendi ürünlerini tanıttıkları bu olaylara hızlı ve kararlı bir şekilde yanıt vererek, marka imajını koruma çabalarını sürdürüyor. Bu durum aslında sadece THY’ye mahsus da değil. Dünyadaki birçok havayolu şirketi influencer pazarlamasının avantajlarını kullanırken benzer sorunlarla karşılaşıyor. Dünyadan ÖrneklerHavayolu şirketlerinin marka imajını koruma ve izinsiz tanıtım faaliyetlerini önleme konusunda oldukça hassas davranıyor. Örneğin American Airlines uçuşu sırasında ortaya çıkan ve uygunsuz davranan bir influencer’a da benzer bir yaptırım uyguladı. Qantas buna benzer olayların yaşanmasını önlemek için yolcuların izinsiz fotoğraf veya video çekmelerini yasakladı. Jetstar Havayolları da uçuş sırasında uygunsuz davranan bir çiftin videosunun sosyal medyada yayılmasıyla ikiliye ceza verip bu davranışlara karşı sıfır tolerans politikası uyguladığını belirtti. Havayolları, marka imajlarını korumak ve izinsiz tanıtımları önlemek için sadece uyarıcı olmanın dışında çeşitli proaktif stratejiler de geliştiriyor. Mesela Emirates, influencer ve marka işbirliklerini resmi anlaşmalar çerçevesinde düzenler ve işbirliği programlarıyla tanıtımların kontrol altında gerçekleştirilmesini sağlar. Yani yolculara marka tanıtım politikaları hakkında bilgi vererek sosyal medyada yapılan paylaşımları aktif olarak takip eder. Singapore Airlines yüksek hizmet standartları ve marka imajı koruma politikalarıyla izinsiz tanıtımları engellemek amacıyla personeline düzenli eğitimler veriyor. Delta Airlines ise yolcularına uçuştan önce sosyal medya kullanım politikalarını iletiyor. Resmi influencer programları ve kolay erişilebilir geribildirim mekanizmaları sayesinde izinsiz oluşturulan içerikleri hızlıca kaldırabiliyor. British Airways de benzer şekilde içerik onay süreçleri ve yolcu bilgilendirme kampanyalarıyla izinsiz tanıtımların önüne geçmeye çalışıyor. Lufthansa’nın politikasıysa, uçuş sırasında kabin ekibinin her zaman fotoğraf çekimini ve video kaydını yasaklama yetkisine sahip olduğu yönünde. Son olarak American Airlines, iş seyahati yapan yolcuları hedefleyen pazarlama kampanyası “The World’s Greatest Flyers Fly American” sayesinde yolcuların uçak içindeki davranışlarının diğerlerinin ruh hâlini ve genel müşteri deneyimini nasıl etkilediğini gösteren reklamı ile yolcuları eğitmeye çalışmıştı. THY’nin influencer’larla yaşadığı bu olaylar marka imajının korunması ve izinsiz tanıtımların önlenmesi açısından örnek teşkil ediyor. Bu olaylarla ilgili sosyal medyada yapılan yorumlar incelendiğinde, şirketin mevcut ve potansiyel yolcularının şef influencer’larla ilgili olaylardan rahatsız olduğu söylenebilir. Şirket gerekli önlemleri almazsa gelecekte daha fazla influencer’ın uçuşlarda benzer davranışları sergileyeceği konusundaki yorumlar dikkat çekiyor. Bu nedenle, THY’nin marka imajını korumak için proaktif olması kaçınılmaz. Dünya genelindeki örneklere bakıldığında, havayolu şirketlerinin bu durumlarla başa çıkmak için sıkı kurallar belirlediği ve yolcuları bilgilendirdiği görülüyor. THY bu tür durumlara hızlı ve kararlı yanıt vermesinin yanı sıra proaktif stratejiler de benimseyerek marka bütünlüğünü koruyabilir ve hatta bu durumu yolcuları eğiten ve bilgilendiren yaratıcı bir reklam kampanyasına dönüştürebilir. Uçuş öncesi bilgilendirme videolarında ve sosyal medya kanallarında marka tanıtım politikaları hakkında bilgilendirmeler yapabilir. Bu kampanyalar, THY’nin yolcuları ile ortak değer yaratarak marka politikalarının anlaşılmasına yardımcı olurken marka sadakatini de artırabilir. Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.