Türkiye’de geçtiğimiz sene 325 yatırım turunda $722 milyon yatırım yapıldı. Bunun $500 milyonu tek başına Getir’e ait. Hisseye dönüştürülebilir borçları ve kripto yatırımları dahil ettiğimizdeyse toplam yatırım $889 milyon oluyor. Bu rakamlar ne anlama geliyor derseniz şöyle anlatayım. Pandemi dönemindeki para bolluğu dönemi bitti. Yalnızca Türkiye’de değil, tüm dünyada aşağı yönlü bir trend gözlemliyoruz: Yatırımlar, satın almalar, yeni unicorn sayıları… Peki farklı bir şey yok mu derseniz tabii ki var. Diğer çoğu ülke pandemi öncesine göre düşüşteyken Türkiye pandemi öncesine göre çok daha üst bir seviyede yatırım topladı. Bunun sebebiyse Türkiye’de son dönemde yaşanan gelişmeler diyebiliriz: Kuruluş izni alan 250’nin üzerinde GSYF, 8 aktif paya dayalı kitle fonlama platformu ve 54 kurumsal girişim sermayesi fonu ekosisteme dahil oldu. Bu yeni yatırımcılar Türkiye girişim ekosistemini pandemi öncesinden daha üst bir seviyeye çıkardı. Özellikle tohum ve tohum öncesi aşamada girişimciden çok yatırımcı var desek abartmış olmayız. Tohumlar Fidana, Fidanlar AğacaTürkiye’nin şu anki durumunu anlamak için önce bir girişimin evrelerini iyi anlamak gerekiyor. Girişimleri dev ağaçlara dönüşecek tohumlar olarak düşünürsek, bir ağacın farklı dönemlerini de iyi kavramak önemli: Tohum dönemi, fidan dönemi, ağaç dönemi, meyve dönemi, kereste dönemi. Meyve dönemini, bir girişimi satmayıp kâr dağıtımına ortak olmak olarak, kereste döneminiyse girişimi başka birinin satın alması olarak değerlendirebiliriz. Türkiye’de şu anda tohum dönemi için bolca su (yatırım) var, yüzlerce tohumu ağaç olur mu, meyve verir mi demeden suluyoruz. Fidan döneminde sıkıntılar başlıyor, bazı fidanlar “Bu toprakta sen çok büyümezsin, gel bizim topraklarda dev bir ağaca dönüş.” düşüncesiyle bir bir başka topraklara taşınıyor. Bazıları oralarda gerçekten ağaca dönüşüyor. Fidan döneminde gitmeyi reddedip ben burada ağaç olacağım diyenlerin bir kısmı büyük, bir kısmı küçük bir ağaç olurken, bir kısmı da ağaç olamadan kuruyup gidiyor.Şu anda tüm ekosistem tohumlara odaklanmış durumda. Bu da büyük bir risk teşkil ediyor zira fidan, ağaç ve meyve dönemleri çok fazla analiz edilmeden Silikon Vadisi’nin meşhur “spray & pray” modeliyle bolca para dağıtılıyor. Fakat bu, tüm tohumları ortaya saçıp meyve yemeyi beklemeye benziyor. Yatırımcılar suladıkları tohumların bir çoğunun dev ağaçlara dönüşmediğini gördüğünde bu durum ekosistemde zincirleme bir reaksiyon yaratacaktır. Yatırımcı musluğu kesecek, girişimci yeni girişim çıkaramayacaktır. ÇözümGirişim ekosistemine ekosistem denmesinin temel nedenlerinden biri, birbirini besleyen farklı organizmalar barındırması ve döngüsel olarak sürdürülebilir bir yapıda olması gerekliliğidir. Yani girişimler büyüyecek, yatırımcılar yatırım yapacak, yatırımcılar ve girişimciler çıkış yapacak, sonra ekosisteme daha da büyük paydaşlar olarak tekrar dahil olacak ve bu döngü bu şekilde devam edecek. Elbette bu ekosistemde hızlandırma programları, mentorler, müşteriler, kuluçka merkezleri gibi organizmalar da var. Onların da bu döngüde hayatta kalması gerekiyor. En kritik organizmalardan biri olan yatırımcıya bakacak olursak, onların da yatırım kriterini değiştirmesi gerekiyor. En basit kriter “Bu girişim başka bir ülkede en az bir satış yapabilir mi?” olmalı. Lokal pazara odaklanmış, globali hiç test etmemiş hiçbir girişim yatırım almamalı. Neden mi? Lokal pazara odaklanan girişimler/tohumlar istisnalar hariç fidan olarak kalıyor, büyük bir ağaca dönüşemiyor. Bu kriterle hareket edildiğinde daha az yatırım görme olasılığımız var ama bir girişimin henüz fidanken iyi yeşerdiğini görünce, fidandan ağaca dönüş aşamasına odaklanmış yatırımcı sayımız da artmaya başlar. Bu da fidanken başka topraklara gidenlerin sayısını azaltırken yerel pazarda bu aşamada yatırım yapan (yani fidanı sulayan) yatırımcı sayısını artırır. Özetlemek gerekirse döngüyü doğru bir şekilde sürdürülebilir hâle getirmek istiyorsak, önce yatırımcı “globali test etmiş” girişimciye yatırım yapacak ve bu konuda kesin kararlı olacak. Sonra girişimci “Globali test etmediğim takdirde gerçek bir startup olamam.” diye düşünerek küresel pazara uygun ürün geliştirecek. Bunu başarabilirsek 325 yatırım turunda toplam $722 milyon değil, 100 yatırım turunda $5 milyarları görmeye başlarız. Şu anda biraz tersi yönde gidiyoruz, beş yıl sonra ₺10 milyon ciroya ulaşacağım diyen girişime bile yatırım yapılıyor. Lokal bir işletme için bu rakamlar her ne kadar etkileyici gözükse de bir startup için aslında çok çok düşük seviyede. O yüzden de fidanlarımızın çoğu ağaç olamadan kuruyor. 2024’te bunu tersine çevirmek bizim elimizde.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.