Demiryolu yatırımlarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisine dair pek çok örnek var. Mesela Güney Kore, demiryolu altyapısını geliştirip, modernize ederek lojistik maliyetlerini yüzde 15’ten yüzde 7’ye düşürmeyi başardı ve lojistik sektörünü küresel rekabetin ön saflarına taşıdı. Benzer bir stratejiyle Türkiye de lojistik altyapısında büyük bir ivme yakalayabilir.Ulaştırma sektörü, ekonomik kalkınmanın lokomotiflerinden biri. Ulaştırma altyapısına yapılan doğru yatırımlar hem ulusal hem de uluslararası ticarette rekabet gücünü artırırken, sürdürülebilir ekonomik büyümenin de temel taşlarını oluşturur. Planlamaysa bu yatırımların başarısını belirleyen kritik bir unsur.Planlama: Başarıya Giden İlk AdımUlaştırma projelerinde başarı, mevcut durumun doğru analiz edilmesi ve ihtiyaçların net bir şekilde tanımlanmasıyla başlar. Ulaştırma projeleri de net hedeflerle başlar. Doğru planlama sadece bir projeyi başarıya taşımakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli pozitif ekonomik etkiler yaratır. İstanbul Ürettiğinin 22 Katını TüketiyorUlaştırma yatırımları planlanırken “üretim-çekim” dengesi göz önünde bulundurulmalı. Bu denge, üreten ve tüketen bölgeler arasındaki hareketi optimize ederek ilave lojistik maliyetlerini düşürmeye yardımcı olur. Örneğin İstanbul il sınırlarında gerçekleşen tarımsal üretimin yaklaşık 22 katı tüketime sahip. Özellikle gıda sektöründe İstanbul’un tüketime odaklanan yapısı, sürdürülebilir gıda politikaları ve lojistik altyapı yatırımlarını öncelikli hâle getiriyor.Lojistik maliyetlerindeki azalma enflasyonu doğrudan etkilemese de maliyetlerin düşmesi fiyatlar üzerinde baskı yaratır. Ayrıca rekabetin artması ve ekonomik büyümeyle enflasyonist baskıların yönetilmesi daha kolay hâle gelir. Ülkemiz jeopolitik konum avantajı gereği uluslararası bir lojistik merkez olma rolüyle de öne çıkıyor. Fakat demiryolu altyapısının yetersizliği, demiryollarının liman ve lojistik merkez entegrasyonundaki eksiklikler giderilmeli.Lojistik Sektörünün Kuvvet Çarpanı Lojistik sektörünün sürdürülebilir büyümesi için demiryolu yatırımları önceliklendirilmeli. Demiryolları düşük maliyetli ve çevre dostu bir taşımacılık seçeneği sunarak ekonomik ve çevresel hedefleri birleştirme potansiyeline sahip. Fakat Türkiye’nin demiryoluyla ihracattaki payı yüzde 1,4’le Avrupa ortalamalarının oldukça altında. AB ülkelerinde bu oran yüzde 17,9. Bu fark Türkiye’nin demiryolu taşımacılığını geliştirmesi gerektiğini açıkça gösteriyor. Bugün Türkiye’nin yük taşımacılığında demiryolunun payı yüzde 4 ve yıllık yaklaşık 40 milyon ton. Bu oranın 2053’te Avrupa ortalamasının da üzerine çıkarak yüzde 21,93’e yükselmesi hedeflendi. Böylece ihracattaki yük taşımacılığında da demiryolunun payı 10 kat artmış olacak.Ekonomik ve Sosyal Refahın Katalizörü Düşük karbon salınımı ve enerji verimliliği, demiryolu ulaşımını geleceğe taşıyan temel unsurların başında geliyor. Avrupa Birliği’nin 2050 hedefleri doğrultusunda karbon salınımını azaltma zorunluluğu, Türkiye’yi demiryolu odaklı yatırımlar yapmaya zorluyor.Diğer taraftan Türkiye’deki ulaştırma yatırımları, yapıldığı bölgenin GSYH’sindeki her $1 artışın Türkiye’nin ekonomisine $4 olarak yansımasını sağlıyor. Bu durum, ulaştırma yatırımların ulusal ekonomik büyüme üzerindeki etkisini gözler önüne seriyor. Türkiye ulaştırma sektöründeki yatırımlarını uzun vadeli bir perspektifle planlamalı ve demiryolu projelerine daha fazla öncelik vermeli. Ayrıca limanlar ve lojistik merkezlerle entegre demiryolu ağları oluştururken, akıllı lojistik sistemleriyle demiryolu operasyonları optimize edilmeli.Bir yandan karbon emisyonunu azaltıcı teknolojilere yatırımlar artırılırken, diğer yandan yeşil ve dijital dönüşüm fonları oluşturularak stratejik demiryolu projeleri desteklenmeli.Zira Türkiye’nin 21’inci yüzyılın yeşil büyüme gösteren küresel gücü olma vizyonu doğrultusunda demiryolu ağı ve lojistik kapasitesini artırması gerekiyor.Bu yazı, Inc. Türkiye Ocak-Şubat 2025 sayısındadır. Abonelere özel çok daha fazla içerik için şimdi size özel tekliflerimizi inceleyin!