Uzaktan ve dağıtık çalışma özellikle pandemiden beri iş dünyasının gündeminden düşmüyor. Fakat daha az bilinen bir gerçek var: Pandemiden çok önce de aslında pek çok şirket uzaktan ve dağıtık çalışmaya sıcak bakıyordu. Birçok organizasyonda, belirli pozisyonlarda bu çalışma imkânları halihazırda vardı veya çalışanlar tarafından talep ediliyordu. Ne yazık ki bu denemelerin çoğu olumsuz dönüş alıyordu. Birçok şirketin uzaktan ve dağıtık çalışma pratiklerini ciddi anlamda uygulamaya başlaması ancak pandemiyle mümkün oldu.Birbirleriyle neredeyse eş anlamlı kullanılan bu iki çalışma modeli çok benzer anlamlara sahip olsa da temel bir farkları var. Uzaktan çalışan ekiplerin genellikle bir araya gelebileceği fiziksel bir ofisleri olur. Dağıtık çalışan ekiplerse dünyanın dört bir yanına dağılmış şekilde, ofise bağlı olmadan çalışabiliyor.Uzaktan ve dağıtık çalışma modelleri bir zorunlulukla hayatlarımıza yerleşti. Fakat bu iki sistemin pandemi sonrası dünyada geleceğin çalışma modeli olarak benimsendiğini görüyoruz. Dünyada ve ülkemizde ağırlıklı olarak bu çalışma modellerini uygulayan şirketlerin varlığı ve sundukları avantajlar da bunun güçlü bir kanıtı. Buffer'ın geçtiğimiz yıl paylaştığı bir rapora göre çalışanların yüzde 98’i kariyerlerinin geri kalanında tamamen olmasa da en azından bir süre uzaktan çalışmak istiyor ve uzaktan çalışmayı başkalarına da öneriyor. Uzaktan ve dağıtık çalışmak profesyoneller tarafında genel olarak pozitif yankılanırken en temel avantajlar arasında şunlar dikkat çekiyor:Ofise gitmek için harcanan zaman, para ve efor konusunda tasarruf sağlıyor, bu da iş-yaşam dengesini yakalamada kayda değer bir destek sağlıyor.Yolda vakit kaybetmeyen çalışanlar daha az yoruluyor. Kazandıkları enerjiyi onları gerçekten motive eden pratiklere ayırabiliyorlar.Şirketler tüm dünyadaki yetenek havuzundan daha fazla aday arasından seçim yapabiliyor. Bu da sadece daha iyi çalışanlardan oluşan ekipler yaratmıyor, aynı zamanda çeşitlilik, kapsayıcılık ve kültürel zenginlik açısından olumlu değerler getiriyor.Fiziksel toplantılar gibi geleneksel çalışma yöntemlerine daha verimli alternatifler sunuyor, çalışmaya dair daha iyi yöntemleri keşfetmek için daha fazla imkân açıyor.Peki bunca avantaj sorunsuz bir şekilde mi geliyor? Elbette hayır. Bu noktada hem tam zamanlı hem de yarı zamanlı uzaktan çalışan ekip üyelerinin ve liderlerin düşmemesi gereken tehlike çukurları var. Neyse ki bu sorunların her biri için dünyada başarıyla uygulandığını gördüğümüz çözümler de mevcut. Bu sorunları ve çözümleri kategorilerine göre inceleyebiliriz:Koordinasyon Sorun: İzole veya yalnız hisseden çalışanlar olabilir, saat farkı gibi faktörlerden dolayı koordinasyonda aksamalar yaşanabilir.Çözüm: Uzaktan ve dağıtık çalışırken kimin hangi iş üzerinde çalıştığını görmek ve işbirliği yapmak zor olabilir. Bu yüzden ekipteki işbirliğini kolaylaştıran güçlü araçlar kullanmalısınız. Havalı özelliklere sahip onlarca farklı yazılım ve bunların eğitimleriyle vakit kaybetmek yerine, iş akışlarının hızını artıracak az sayıda ama etkili proje yönetimi araçlarıyla yola çıkmayı öncelikledirebilirsiniz. Bununla birlikte takım ruhunu güçlendiren kural ve ritüellerle uzaktan ve dağıtık çalışma kültürünü ekibe yaydığınızdan emin olmalısınız. Örneğin Türkiye’de ürünlerine dair danışmanlık verdiğimiz küresel yazılım şirketi Atlassian'ın el kitapları, ekip üyelerinin bir arada olmadan da birbirlerini hissetmeleri açısından etkili. Özetle empati ve özverinin ön planda olduğu bir atmosfer yaratmayı önceliklendirmelisiniz.İletişimSorun: Yüz yüze iletişimin jest, mimik ve beden dili gibi önemli unsurları olmadığında yanlış anlaşılmalar meydana gelebilir.Çözüm: Uzaktan ve dağıtık çalışmayla özdeşleşmiş yazılı iletişimin gücünden yararlanmalısınız. Kritik konularda Slack veya Loom gibi dünya lideri araçların sesli veya görüntülü mesaj gönderme özelliklerinden yararlanabilirsiniz. Z kuşağının tüm dünyaya âdeta duygusal zekâ dersi verdiği görsel imkânları kullanabilirsiniz. Emoji, GIF ve internet mimleri gibi modern yöntemler iletişimimize ruh ve duygu katabilir. Yani ekip içi iletişimi yaratıcı ve heyecan verici hâle getirmek için proaktif çaba göstermelisiniz. Böylece çalışırken fiziksel olarak uzakta olsanız da yan yanaymış gibi hissedebildiğiniz bir ekibiniz olabilir. Ayrıca her türlü iletişimde iyi niyeti merkeze koymak ve etrafında bu anlayışı paylaşan kişilerden oluşan ekipler yaratmak da bir o kadar önemli. Ego yıkıcıdır.GüvenSorun: Uzaktan ve dağıtık çalışma düzenini suistimal eden çalışanlar olabilir, bu da zincirleme bir reaksiyonla tüm ekibe güven ve motivasyon problemi şeklinde yansıyabilir.Çözüm: Tüm dünyada giderek artan “sessiz izin” ve “sessiz istifa” gibi durumlar hem şirketlere hem de çalışanlara zarar veriyor. Uzaktan ve dağıtık çalışan takım liderlerinin ve yöneticilerin kâbusu olan bu kavramlar kayıt dışı izin yapmayı anlatıyor. Yeterince ücretli izin hakkı olmadığını düşünmek, her an ulaşılabilir olma baskısı hissetmek veya sık izin alarak tembel görünmekten çekinmek gibi sebeplerle çalışanların meylettiği bu durum, yakın zamanlı The Harris Poll raporununu sonuçlarıyla daha net okunabiliyor. 18 yaş üstü bin 170 Amerikalı çalışanla gerçekleştirilen araştırmaya göre çalışanların yüzde 28’i işverenlerine haber vermeden sessiz izin yapıyor. Peki çözüm ne? Sorumluluk başta işverenlerde; şeffaflık, açık iletişim ve hoşgörünün hâkim olduğu ekipler yaratmak ve başarıyı ödüllendirmek önceliklendirilmeli. Öyle ki çalışmanın ödüllendirildiği ve ekip üyelerinin kendini daha güvende hissettiği bir uzaktan/dağıtık çalışma düzeninde sistemi suistimal etmek absürt bir seçenek olarak gözükmeli.VerimlilikSorun: Ofis ortamının sunduğu konforlu düzeni evinde veya çalıştığı konumda bulamayan çalışanlar olabilir.Çözüm: Ekipteki herkes çalışma ortamını optimize etme çabasında olmalı, bu çaba ekip liderleri ve yöneticiler tarafından desteklenmeli. Çalışılan mekânın konforlu ve verimli hâle getirilmesi için gerekli fiziksel ekipmanların edinilmesi (masaüstü aksesuarlar, gürültü engelleyici kulaklıklar, konfor sağlayan düzenleyiciler ve motivasyonu artırabilecek her şey) faydalı olacaktır. Bu konuda hem çalışanlar hem de işverenler proaktif çaba içinde olmalı. Düzenli kontrollerle ekip üyelerinin nabzı yoklanmalı, herhangi bir motivasyon eksikliği durumunda gerçekçi beklenti ve hedeflerle duruma müdahale edilmeli. Bu sırada iş dünyasının temel kurallarından biri de unutulmamalı: Ölçemediğimiz şeyi yönetemez, dolayısıyla iyileştiremeyiz. Bu yüzden verimliliği ölçen Tempo gibi zaman/proje yönetimi araçlarıyla ekibin hangi işe ne kadar vakit ayırdığını gözlemlemeli, buna bağlı acı noktaları hızlıca tespit etmeliyiz.Dağıtık ve uzaktan çalışma kültürü iyi benimsenmez veya yönetilmezse sunduğu avantajların dezavantaja dönüşmesi işten bile değil. Bu noktada unutulmaması gereken temel fikir şu: Her konuda olduğu gibi çaba, istikrar ve etkili yönetilen deneme-yanılma tecrübeleri çok değerli. Dağıtık ve uzaktan çalışma konusundaki deneyimli, başarılı ekiplerin hiçbirinin kusursuz olmadığını unutmamak ve potansiyel tehlikeleri göz önünde bulundurarak pratikleri iyileştirmeye devam etmek de bu konudaki süper gücümüz.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.(*) Bu yazının çevirisinde Türk okura hitap etmek için birtakım değişiklikler yapılmıştır.