Geçen hafta, aynen eskiden olduğu gibi borsa simsarımı arayıp 10 adet Apple hissesi almak istediğimi ama bunun için bir ön şartım olduğunu söyledim: “Apple benden 20 saat danışmanlık alırsa.” dedim ve ekledim “Sayemde Apple daha iyi ve güçlü hâle gelir, genel değeri artar.”“Tam bir kazan-kazan.”Tabii ki böyle bir konuşma gerçekte yaşanmadı. Zira epey abes olurdu.Peki öyleyse neden benzer teklifler startup’ların başına musallat olup duruyor?Girizgâh Az Çok Şuna BenziyorYakın zamanda bir yatırımcıdan e-posta aldım. Hani bazen dönüp baştan bir kere daha okursunuz ya, onlardandı. Ve ikinci okuyuşumda anladım ki potansiyel bir yatırım havucu gösterip aslında bana hizmet satmaya çalışan bir tanıtım metniydi.Hızımı alamayıp yatırımcı arkadaşlarımın kalbini kırmak istemiyorum, o yüzden peşinen söyleyeyim: Bir yatırımcı, koyduğu paradan başka da bir katma değer yaratmalı ve yaratabilmelidir.Bu katma değer; iş bağlantıları, deneyim aktarımı, elbette tavsiyeler ve kimi zaman da portföyleri dahilinde izledikleri bir plan olabilir. Özel sermaye fonları bu tarz planları çok sık uygular. Çünkü para kazanmayı bilirler. Ve bunun için plan yaparlar.Bir de NewChip var tabii…NewChip bu yılın başında iflas başvurusu yapana kadar girişim ekosisteminin gözbebeği olagelen, ücrete dayalı bir online hızlandırma programıydı. Elbette hikâyenin böyle sonlanmış olması akıllara şu soruyu getiriyor: Onca girişimci hangi katma değer için o ücretleri ödüyordu?NewChip’i gündeme getiriyorum çünkü onlardan da e-posta almıştım ve demin bahsettiğime bayağı benziyorlardı.“Karşınıza Çıkacaklar”Gelen kutuma düşen bir postayı okumak zorunda olmadığımı gösteren favori sinyalim “karşıma çıktı” ifadesi.Neden hâlâ kullanıldığına aklım ermiyor. Gözümde, etrafındaki herkese “kanka” demeye devam edenlerden bir farkları yok.Fakat yine de bilmeyenler için açıklayayım: “Karşıma çıktı”, verilerinizi satmaya hakkı olan ve hatta bazen de olmayan birilerinin oluşturduğu bir listede şirketinizin adını görüp size yazmaya karar verdim demektir.O çerezleri asla kabul etmeyin çocuklar. Asla.Gelen e-posta standart bir yatırımcı konuşmasıyla açılır. Milyonlar, hatta milyarlar havada uçuşur. Çoğu zaman bahsi geçen rakamların yapılan yatırımla alakası bile yoktur. Hele sizinle hiç… Şirketinizin adı, şablon metnin içinde bir iki yere zoraki sıkıştırılır ama ne hikmetse uçup kaçan rakamlarla arasında bir bağ kurulmaz.Yetmezmiş gibi bir de bu rakamların yanına başka şirketlerin isimleri serpiştirilir. Ve bilin bakalım ne eksiktir? Tabii ki aralarındaki bağlantı. Siz de bu mailleri benim gibi iki kere okursanız şuna benzer cümlelerin kalıp hâlinde kullanıldığını görmeye alışırsınız: “X şirketine 10 milyon dolar yatırdık ve geçen sene 300 milyon dolar değerlemeye ulaştı.” Bu üç öğe; yani şirketin adı, ilk devasa rakam ve ikinci devasa rakam arasında, evet, yine bir bağlantı yoktur.Yan yana dizilen sıfırlardan etkilenmeniz beklenir. Kabul etmeliyiz ki hepimiz sıfırlardan etkileniriz.“Paradan Fazlasını Yatırıyoruz” Çarpıtmasıİşte size şüpheli bir manzara. Hâlihazırda para içinde yüzen, milyonlardan milyarlara savrulan ve “büyüme, “ölçek”, “şirket varlıkları” ya da “gelir” demeden konuşamayan biri olmadığınız sürece, hemen hemen her e-postada yer alan “paradan fazlasını yatırıyoruz” çarpıtması gözünüze batacaktır.“Sizinki gibi girişimlere yatırım yapmakla kalmıyor, aynı zamanda dünyanın en inovatif “ŞEYİNİ” de sunuyoruz.” gibi… Bu şey, çoğu zaman satmaya çalıştıkları hizmetlerden oluşur.Ama hemen şunu sorabilirsiniz: “Daha az önce iyi bir yatırımcının paranın yanı sıra katma değer de sağlayacağını söylemiş miydin?” ve hatta “Zaten yatırım yaptıkları şirketin çıkarlarını gözetmek yatırımcının da faydasına değil mi?” diyebilirsiniz.Elbette öyle.Ama gelin, borsacımla yaptığım hayali konuşmayı bir hatırlayalım. Bugünün fiyatlarıyla baktığımızda vereceğim 20 saatlik danışmanlığın ücreti 10 adet Apple hissesinden çok daha yüksek olacaktır. Apple bir şekilde batsa (ki batmayacak), öncesinde yaptığım tek şey indirimli tarife üzerinden danışmanlık vermiş olmak olur. Başarılı olursa da (ki olacak, ben ister yardım edeyim ister etmeyeyim), hem danışmanlıktan hem de hisse artışından para kazanmış olurum.Bu açıdan bakınca bu insanların neden olabildiğince girişimcinin “karşısına çıkmaya” çalıştığını anlamak kolaylaşıyor. Başarıya ulaşıp ulaşmamanız umurlarında mı? Pek değil. En iyi ihtimalle onda biri biraz umursuyordur.Ve o on kişiden biri ben olabilirim!Söz konusu insanların canımı bu kadar sıkmasının sebebi girişim ekosisteminin daha fazla paraya ve nitelikli danışmanlığa ne kadar ihtiyacı olduğunu bilmem. Tam da bu yüzden birçok girişimci, “para + yardım” formülünü “2 al 1 öde” şeklinde paketleyen programlara kaydoluyor.Büyüme aşamasındaki bir dizi startup’a danışmanlık veriyorum. Danışmanlık ücretimin bir adet Apple hissesinden çok etmesinin nedeni doğru deneyim ve doğru uygulamanın birleşiminin hakiki bir fark yaratıyor olması. Çalıştığım girişimlerin çoğunun beni tavsiye eden VC’lerden ya da melek yatırımcılardan gelmesinin sebebi de bu.Ama artık girişimlere yatırım yapmıyorum. En azından para koyarak yapmıyorum. Eskiden yapıyordum. Bu işten çıkmamın iki sebebi var. Birincisi, bir şeyler inşa etmeye ve işi yakından takip etmeye o kadar meyilliyim ki yatırım yaptığım şirketlere gereğinden fazla dahil oluyordum. Bu da ne onların ne benim yararıma oluyordu. Tamamen benim suçum yani. İkincisiyse, kendimi gitgide daha büyük bir çıkar çatışmasının içinde bulmamdı.Kendi içinde son derece değerli olan hizmetlere para ödemeyi seçebilirsiniz, bunda hiçbir sakınca yok. Ya da yatırım, yani para almayı tercih edebilirsiniz ki bunda da problem yok. Ama dönüp dolaşıp kendisinden yatırım aldığınız kişilerin verdiği hizmete para ödüyorsanız orada bir sorun olduğu da açık.Bu durumda, hem paranızdan hem de şirket varlığınızdan olmuş oluyorsunuz. Hele bir de bu hizmetler verdiğiniz parayı hak etmiyorsa vay hâlinize…Orijinal yayın tarihi: 11 Ağustos 2023Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.