Haftada dört gün çalışmanın faydaları önemsenmeyecek gibi değil - üstelik hem işverenler hem de çalışanlar açısından geçerli.Bu ifade, merkezleri ABD, Kanada, İngiltere ve İrlanda’da yer alan farklı şirketlerin denemeye başladığı bir pilot uygulamanın analizine dayanıyor: Mesaiye haftada yalnızca dört gün ayırmaya. Bu programı kâr amacı gütmeyen 4 Day Week Global yürütüyor ve söylediklerine göre bir yılın sonunda, çalışanların haftalık ortalama çalışma süresi 38 saatten 33 saate gerilemiş, ki bu seviye altıncı ayda varılan seviyenin tam bir saat altındaymış.4 Day Week Global CEO’su Dale Whelehan “En sık karşılaştığımız kaygılardan biri, uygulamanın yeniliğinden doğan heyecanın söneceği ve performansın düşeceği oluyor.” diyor ve ekliyor: “Oysa bir yılın sonunda görüyoruz ki faydalar artmaya devam ediyor.”Son araştırma, yılın başlarında İngiltere’de yapılan olumlu bir denemeye, Amerikalı çalışanların artan ilgisine ve henüz hiçbiri onaylanmamış olsa da pilot programı ABD’de uygulamayı hedefleyen birden fazla yasa tasarısına dayanıyor.Araştırmaya göre çalışanların yalnızca dört gün mesai yaparak verimlilik artırabilmesinin yolu, uygulamayı sürdürmelerinden geçiyor. Heyecanını yitiren çalışanların verimliliğinin düşeceğinden endişe eden işverenler açısından bakınca, bu oldukça güzel bir haber.Öte yandan, çalışmanın yürütülmesinde araştırmacılara yardım eden Boston College Profesörü Juliet Schor, iş yükü planlamasına dikkat çekiyor: “Mesai saatlerinin azaltılması, çalışanların iş yoğunluğunun artırılması ve beş günlük işi bu zaman dilimine sıkıştırması anlamına gelmiyor.”Bir yıllık deneme süresi boyunca çalışanların fiziksel ve zihinsel sağlıkları ile iş-yaşam dengesinin iyileştiğini de unutmamak gerek. Her ne kadar tükenmişlik sendromu ve iş tatmini ilk altı aylık döneme kıyasla kötüleşmiş olsa da, her iki konu da deneme öncesine göre daha iyi noktalara evrildi.Raporda yer alan ilginç bir veri daha var: Altı aylık deneye katılan Kuzey Amerikalı şirketlerin hiçbiri beş gün mesai yaptıkları düzene dönmeyi planlamıyor. Ancak bu şirketlerin temel olarak hem uzaktan hem de kısmen uzaktan çalışanlardan oluştuğunu ve pek çoğunun profesyonel hizmetler ve pazarlama sektöründen olduğunu belirtmekte fayda var.Bu çalışanlar üretkenliklerinde muazzam bir artış olduğunu söylüyor. Fakat önemli bir başka sonuç daha var: Çalışanların yüzde 32’si işi bırakma ihtimallerinin deneme öncesine kıyasla daha düşük olduğunu belirtiyor. Yaklaşık üçte biri, beş gün mesai yaptıkları sisteme dönmeleri karşılığında yüzde 26 ila 50 arası bir maaş artışı beklerken, yüzde 13,8’lik bir kesimse kendilerini daha uzun mesaiyeye döndürmeye hiçbir zammın yetmeyeceğini söylüyor.Peki, bu oranlar neden önemli? Çünkü Amerikan Bağımsız İşletmeler Ulusal Federasyonu’na göre küçük işletmelerin açık pozisyonları nitelikli çalışanlarla doldurmaları aylar sürebiliyor. Özellikle maaş konusu, yetenekleri kendine çekmek isteyen küçük şirketlerin elini büyük rakipler karşısında zayıflatıyor. Ancak bu araştırma gösteriyor ki kısa mesai süresi çalışanları ikna etmek için değerli bir koz olabilir.Pilot programa katılan Florida merkezli pazarlama şirketi Search Engine Journal deneme öncesinde en yakındıkları konunun tükenmişlik sendromu ve çalışan sirkülasyonu olduğunu söylüyor. Ancak CEO Jenise Uehara’nın belirttiğine göre mesai takvimindeki değişim sirkülasyona ayırdıkları enerjiyi, verimliliğe kanalize etmelerini mümkün kılmış: “Çalışanların iş-yaşam dengesini destekleyen bir vaka çalışması ortaya koyabilmek bizi çok mutlu ediyor.”Orijinal yayın tarihi : 26 Temmuz 2023Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.