“Bam. Yine arka elime oynayacak, tabii ki zayıf noktamı biliyor. Bam. Bir sayı daha geliyor. Tam tahmin ettiğim gibi. Bam. Off, kaybetmekten nefret ediyorum.”Maç sırasında kafamın içinde yankılanan sesle tanışın.Küçüklüğümden beri tenis oynuyorum. Ama oyunum asıl ABD’de, Nick Bollettieri’nin akademisinde geçirdiğim bir ayda gelişti. Yan kortta Martina Hingis antrenman yapıyordu ve ben Florida güneşi altında büyük hayaller kuruyordum. Günde beş saat topa vuruyor, üstüne bir saat de sınıfta zihinsel dayanıklılık çalışıyorduk.“Zihinsel antrenman mı? Hem de sınıfta? Üstelik topa bile vurmadan? Daha neler… Tenis dediğin bildiğimiz gibi topa vurmaktan ibaret değil mi?” O an bunların Amerikan dünyasına ait bir abartı olduğunu düşünmüştüm.Sonra elbette gerçekle tanıştım: Kortta geçirdiğin sürenin sadece yüzde 15-20’sinde gerçekten topa vuruyorsun. Peki geri kalan zaman? Düşünüyorsun, muhakeme yapıyorsun, top sektiriyorsun, sayılar arasında koşturuyorsun. Tenis efsanesi Martina Navrátilová boşuna dememiş: “Tenis yüzde 90 zihinsel bir oyun.” Profesyonel seviyede herkes fiziksel olarak zaten çok iyi durumda. Asıl farkı yaratan, zihinin ta kendisi.İşte o an kafamda bir şeyler değişti. Tavsiyem şu: Maçı, seti, hatta puanı düşünme. Sadece o an önündeki topa odaklan. Strateji sonra gelir ama topa vuracağın anda aklında başka hiçbir şey olmamalı.Son zamanlarda bu bakış açısını kort dışında da kullanıyorum. Hızlı startup dünyasında, tıpkı maçta olduğu gibi sürekli bir şeyler üstüne üstüne geliyor (Merhaba çocuklar ve aile hayatı!) Ama o toplantıda, o paylaşım anında, o sunumda, tamamen orada olmalısın.E bu anda olmak değil mi? Biliyorum, bu kelimeyi biraz fazla duyduk. Ama tenis bana bunun sadece bir trend olmadığını, hayatın en güçlü taktiklerinden biri olduğunu da öğretti. Microsoft verilerine göre zamanımızın yüzde 70’ini toplantılara ve e-postalara harcıyoruz. Hâl böyleyken, gerçekten anda olabilmek her zamankinden daha kıymetli.O sebeple, bugün önünüze çıkan fırsatı en iyi şekilde değerlendirebilmeniz için odaklanmanızı, şimdi ve burada olabilmenizi dilerim.Köşe yazarları tarafından burada paylaşılan görüşler, incturkiye.com’a değil, yazara aittir.Çok daha fazlası için Inc. Türkiye bültenlerine kaydolun.